English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ R ] / Really well

Really well Çeviri Türkçe

13,842 parallel translation
Wow, your English is getting really well.
Vay, İngilizcen çok iyi olmuş.
Do you remember him really well?
Onu iyi hatırlıyor musun?
Tell her she's doing really well.
Çok iyi iş çıkardığını söyle.
So, things are working out really well for the gang here.
Bizim çete için işler gerçekten iyi gidiyor.
Well, no, I mean, stuff has been going really well between us.
İlişkimiz gerçekten de çok iyi gidiyor.
- No, we, we get along really well.
- Hayır, gayet iyi geçiniyoruz.
You've had an operation but you're doing really well.
Bir ameliyat geçirdin ama durumun gayet iyi.
That's going really well.
- Gerçekten iyi gidiyor.
I sing really well!
Gerçekten iyi söylerim!
You sang really well...
Çok iyi söyledin...
It's a childrens'book but it doesn't really well, what I mean is it doesn't really have a story at the moment.
Çocuk kitabı ama yani şu anda bir hikayesi yok.
You're one of the smartest people I've ever met and so gentle and so kind, and I feel like we work really well together, so just, you know, have Shana check in on my class and I'll be back ASAP.
Ben de senden hoşlanıyorum. Tanıdığım en zeki adamsın ayrıca kibar ve centilmensin ve birlikte gerçekten iyi çalıştığımızı hissediyorum yani Shana sınıfımı kontrol etsin ve hemen geleceğim.
You did really well, Stefan. This is amazing.
İyi iş çıkardın Stefan.Bu harika.
- Well, ma'am, normally I would give the customer the benefit of the doubt, but the fact is, I really don't like your attitude.
Hanımefendi, normalde müşteri her zaman haklıdır derim ama işin aslı şu ki tavrınızı hiç sevmedim.
Well, he sent me this feature script he's been working on, and he really wanted me to show it to this producer on that movie I shot last June.
Bana üzerinde çalıştığı özel bir senaryo metnini gönderdi. Geçen Haziran'da çektiğim filmdeki yapımcıya göstermemi çok istedi.
Well, I never really said it like that, but...
- Hiç de öyle söylemedim ama...
Well, it's come to my attention that you guys don't really want me here.
Beni burada istemediğinizi gayet iyi biliyorum.
- Well, I'm not really sure
- Ne demek istediğini anlamış değilim.
Well, that sounds like a really cool technique.
Güzel bir taktiğe benziyor.
Well, I guess it doesn't really matter.
Sanırım artık önemli değil.
Yeah well, listen, if it was really that important, you would have gotten here earlier.
O kadar önemli idiyse, daha önce gelmeliydin.
Well, look. I really think we may have one of the guys that assaulted you last summer.
Pekâlâ, bak, geçen yaz sana saldıran heriflerden birisini yakalamış olabiliriz.
Look, I know we don't really know each other all that well or anything, but...
Şey bak, birbirimizi tam anlamıyla pek, iyi tanımıyoruz ama...
Well, I don't really...
- Aslında ben...
Okay, well, I should get going, but I really appreciate the bet, so...
Pekâlâ, gitmem gerek fakat bahis için gerçekten teşekkür ederim...
They patted me on the back, said it was my trial by fire. And I laughed with them. But, you know, it never really sat well with me.
Sırtımı sıvazladılar, avukatlığa giriş sınavındı dediler ben de onlarla güldüm ama aslında hiç hoşuma gitmemişti.
Well, we really appreciate it.
Gerçekten teşekkür ederiz.
Oh, no, I really don't... Uh, well... pffft...
Hayır, gerçekten yapa...
I'm from... well, all over, really.
Ben de... gerçekte her yerdenim.
Well, that's a really bad idea.
Bu çok kötü bir fikir.
Well, well... uh, Mike and I aren't really hanging out that much lately.
- Son zamanlarda Mike'la çok takılmıyoruz.
Well, I know you're finishing your Global Health paper today and you've been working really hard on it.
Şey, senin şu... Dünya Sağlığı Raporunu bitirdiğini biliyorum bunun için çok çalıştın.
Well, I'm really not...
Sahi mi?
Well, you're wrong about us. Really?
- Ne diyeyim, yanılıyorsunuz.
Well, it's just math really.
İşin aslı matematik.
Let's see how well-covered her ass really is.
Onun kıçının ne kadar iyi örtülü olduğunu görelim.
Well, I never really did get the hang of human constructs of time.
İnsanların zaman kavramını pek anlamıyorum.
Well, that's very thoughtful of you, Vernon but there's really no need.
Çok düşüncelisin Vernon ama gerçekten hiç gerek yok.
Well, it's really not a problem.
Gerçekten hiç sıkıntı değil.
well, I really ought to...
Ben, gitmeli...
Well, I really shouldn't.
- Gelmesem daha iyi.
Well, I have really big plans today.
Bugün büyük planlarım var.
Okay, Keith, well, I don't really know why my dad's wallet would've fallen out of the pants he says he was removing if you just kissed, so I'm starting to feel like I can't really trust any of you people.
Tamam, Keith, gerçekten bilmiyorum eğer onunla sadece öpüştüysen neden babamın cüzdanı pantolonundan düştü siz insanlara gerçekten güvenmemeye başladım.
Okay, well, I wouldn't really talk about healthy choices if I were you, considering you just had sex with a complete stranger, probably unprotected.
Tamam, sağlıklı kararlar hakkında seninle konuşmak istemiyorum, daha az önce tanımadığın biriyle korunmasız seks yaptın.
Uh, well, you know, I think I've got a really good shot of doing that with this gig.
Biliyor musun bence bu iş ilerlemek için elime geçen büyük bir fırsat.
- Well, I'm really excited that we're taking the day off tomorrow. - Mmm. - And I think after my masterpiece pizza, we're gonna have to go on a run at some point.
Sadece tatil olduğu ıçın mutluyum ama sanırım efsane pizzamdan sonra koşuya... çıkmamız gerekecek.
So I never really got to know him very well.
Bu yüzden onu hiçbir zaman çok iyi tanıyamadım.
I said, "Well, it's really very simple."
"Çok basit" dedim.
Well, I really thought you would be on my side.
Gerçekten benim tarafımda olduğunu sanıyordum.
Well, uh... listen, I'm really sorry.
Bak, çok özür dilerim.
Well, I wasn't really going for decorative, exactly.
Pek de dekoratif yapmaya çalışmıyordum aslında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]