Same time Çeviri Türkçe
10,304 parallel translation
The most likely explanation for the public appearance of the only artifact which would get both of us in the same place at the same time...
Aynı yerde aynı zamanda bizi bir araya getirecek tek eserin bu olmasının tek açıklaması...
The Keating family goes back to the 17th century, same time as the glyph in the motel.
Keating ailesi on yedinci yüzyıla kadar gidiyor oteldeki glifle aynı zamana.
They were going through a move of their own at the same time as yours.
O hafta boyunca onlar da sizin gibi taşınma sürecinden geçiyordu.
You can be a hero and an outlaw at the same time.
Aynı anda hem kahraman hem de kanunsuz olabilirsin.
All right, since this time crystal exists in both possibilities, and since it's impossible that I didn't nail this, I'm probably about to press this button in both possibilities at exactly the same time.
Bu zaman kristali iki olasılıkta da olduğu için ve bunda başarısız olmam imkansız olduğu için iki olasılıkta da aynı anda bu düğmeye basacağım.
I ate lunch at the same time every day, even when I didn't have any food, even though I had no idea what time it was.
Yemek olmasa bile, saatin kaç olduğunu bilmesem bile her gün aynı saatte öğle yemeği yiyordum.
We arrived at the same time.
- Hastaneye aynı anda geldik.
Last year, around this same time, I read this story about this family in Florida.
Geçen yıl bu zamanlarda Florida'daki bir aileyle ilgili bir haber okumuştum.
I get it, you can't refurbish every room at the same time, but how about trying to start with hiring some hot waitstaff?
Bütün odaları aynı anda yenileyemiyorsun onu anladım ama daha seksi çalışanlar almaya başla bari.
I mean, suddenly I'm experiencing a level of freedom I've never known, but at the same time,
birdenbire daha önce var olduğunu bile bilmediğim seviyede... ama aynı zamanda daha önce hiç bu kadar korkmamıştım da.
Did you have contact with Susan around that same time?
Aynı dönemde siz de Susan ile iletişime geçtiniz mi?
I was pulled back from death, And then there she was, pushed toward it In almost the same time and place.
Ölümden geri döndüm, ve o oradaydı, ölüme gidiyordu neredeyse aynı zaman ve yerdeydi.
Same time tomorrow?
Yarın aynı saatte?
Dean, we don't always do the exact same thing at the exact same time.
Dean her zaman aynı şeyleri aynı zaman yapmayız.
And they all exist at the same time, giving us endless alternatives to what we have here.
Hepsinin aynı anda varlığını sürdürüyor olması burada yaşadıklarımızın sonsuz alternatiflerini çıkarıyor karşımıza.
He showed up around the same time as when I got my powers.
Güçlerimi kazandığım zamanda ortaya çıktı.
At the same time...
Aynı zamanda...
- At the Johansson's, the same time as Emil.
- Emil'le aynı zamanda Johanssonlar'daymış. Aynen.
Gustav, you were foster children at the same time at Inger and Filip Johannson's house.
Gustav, sen de aynı zamanlarda Inger ve Filip Johansson'un evinde kalıyordun.
Well, no, but his cousin worked at 31 same time as Rice.
Şey, hayır, ama kuzeni 31'se Rice'la beraber çalışmış.
And yeah, I run away when I see you heading towards the mailboxes the same time as me...
Ayrıca benimle aynı anda posta kutusuna doğru gittiğini gördüğümde, ben uzaklaşacağım.
I hooked up with Suzanna around the same time
Çaylak olduğum sıralar,
They have no air Have all been made at the same time.
Hepsini aynı dönemde çizmişler gibi görünmüyor.
~ And at the same time...
- Ancak aynı zamanda...
~ At the same time what?
- Ancak aynı zamanda ne?
But for the Group's two important people to have an accident on the same day at the same time, isn't it a little doubtful? But really...
Bu arada, iki yöneticinin de aynı kaza da ölmesi birazcık tuhaf değil mi?
"How do you expect to be first lady and senator for Virginia at the same time?"
"Hem First Lady, hemde aynı zamanda Virginia senatörü olmayı başarabilecekmisiniz?"
It feels like there's something else going on, something pulling you forward and... And surrounding you at the same time.
Sanki başka bir şeyler varmış gibi aynı anda seni hem ileri iten hem de çevreleyen bir şey varmış gibi gelir.
I need to figure out a way of removing the arktech from both of their brains at the exact same time.
O parçaları aynı anda çıkarmanın bir yolunu bulmam gerek.
Okay. Well, we have two doctors, so we could do two surgeries at the same time.
Tamam, iki doktorumuz olduğuna göre iki ameliyatı da aynı anda yapabiliriz.
You can't protect me and the town at the same time.
Hem beni hem de şehri aynı anda koruyamazsın.
Same time next week.
- Haftaya aynı saatte.
We just can't have it at the same time.
Sadece farklı zamanlarda olacak bu.
Everyone at the same time.
Herkes aynı anda.
At about the same time, I was investigating a man who'd thrown his wife in the Splugen Pass in the Swiss Alps.
Aynı zamanlarda ben de, karısını İsviçre Alpleri'ndeki Splungen Geçidi'nden aşağı atan bir adam hakkında araştırma yapıyordum.
But in that same time my cousin Kal-El had grown up and revealed himself to your world... as Superman.
O zaman dilimi içerisinde kuzenim Kal-El büyümüş ve dünyaya Süpermen olarak kendini göstermişti.
When Amy really likes a guy, she gets nervous and tucks her hair behind both ears at the same time.
Amy bir çocuktan cidden hoşlandığı zaman saçını iki kulağının arkasına da aynı anda tıkıştırır.
I'm at his truck and in his blog at the same time.
Aynı anda hem kamyonunda hem blogundayım.
But at the same time, you know, you can't help but consider that if you're about to let him know that, you know, you're potentially becoming the enemy.
Ama aynı zamanda... Potansiyel olarak onun... düşmanına dönüştüğümüzü ona düşündürüyor muyuz... diye de aklımızdan geçiyor.
Disappeared 6 years ago. Same time the murders began.
- Cinayetlerin başlamasıyla aynı zaman.
They moved in here about the same time as I did.
Ben buraya taşındığımda taşındılar.
Set him on fire four days ago, same time you got out of prison.
- Öldürdüler. Dört gün önce yaktılar onu. Sen hapisten çıktığın gün.
At the same time, being intelligent businesspeople, there is an element in their thinking,
Bu sıralarda iş adamlarının bu işe ilgisi oldu. Onlarda şöyle bir algı oluştu...
We got footage of a truck that's there at the same time, same place.
Aynı yer ve aynı zamanda orada duran kamyonete ait görüntüler var.
Same place every time?
Her seferinde aynı yerde mi?
Am I crazy, or is that the same dress you were wearing the last time I saw you?
Ben delirdim mi yoksa seni son gördüğümde de mi... bu elbiseyi giyiyordun?
And it's time I do the same thing.
Benim de aynı şeyi yapma vaktim geldi.
Another salvo in the ongoing cultural dispute over same-sex marriage in America, this time involving a gay couple in Idaho who were turned down by a wedding planner.
Amerika'da eşcinsel evlilik üzerine devam eden tartışmada yeni bir gündem maddesi. Bu seferki, bir düğün organizatörü tarafından geri çevrilen Idaholu gey bir çift hakkında.
That's not the same painting that was here the first time we visited.
Bu sizi ilk ziyaret ettiğimizde gördüğümüz tablo değil.
I got the good news... If we were both married at the same time here.
Eğer ikimiz aynı zamanda burada evlenirsek.
I've had some time to think about it and... Amanda doesn't make the same distinctions that you and I do.
Bunu düşünmek için zamanım oldu ve Amanda ikimizin yaptığı gibi bir ayrım yapmadı.
same time next week 44
same time tomorrow 50
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
same time tomorrow 50
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time's up 595
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33