She told me Çeviri Türkçe
8,096 parallel translation
She told me what you did. And you had her sent to a labor camp.
Bana yaptıklarını anlattı ama sen onu çalışma kampına gönderdin.
She told me to go and serve my country.
Bana gidip ülkeme hizmet etmemi söyledi.
She told me that she's paid you 400 guineas to be your... To be your pupil.
Taleben olabilmek için sana 400 gine verdiğini söyledi.
Yes. She told me to go sleep with my drinking buddies.
Ha. "Nerede sürttüysen git orada uyu." dedi.
She told me everything.
Bana her şeyi anlattı.
At least that's what she told me.
En azından bana öyle söyledi.
She told me she could take care of herself.
Kendi başının çaresine bakabileceğini söyledi.
What? But then I talked to Carol and she told me more about your situation, and I realized, I might've... you know, just... misjudged you, so-so I'm sorry.
- Ama sonra Carol'la konuştum ve durumundan bahsetti bana ve anladım ki seni yani seni yanlış değerlendirmişim, özür dilerim.
She told me.
Kendi söyledi.
But she told me I could stay at his old church.
-... onun kilisesinde kalabileceğimi söyledi
One compliment about her hair, and she told me you gave Louis the bad news an hour ago.
Saçıyla ilgili bir iltifat, ve bana Louis'e kötü haberi verdiğini bir saat önce söyledi.
She told me to dig into the real story.
Beni asıl olaya götürdüğünü söyledi.
She told me all about John.
Bana John'la olan her şeyi anlatıtı.
She told me that she and Todd are doing it left and right.
Todd'la beraber sağlı sollu yapıyor olduklarını söyledi.
At the end of her life, she told me... she said, " Phil... get out there, meet other women, find your smile.
Son nefesinde bana dedi ki... Dedi ki, " Phil dışarı çık, başka kadınlarla tanış, mutluluğunu bul.
She told me about the threats.
Tehditleri söyledi bana.
She called me yesterday, and she told me.
- Dün arayıp söyledi.
You know, my mom would never let me be in a band or anything because she hates show business, but she told me that once I moved out,
Annem gösteri dünyasından nefret ettiği için bir gruba girmeme izin vermedi. Ama taşındıktan sonra ne istersem yapabileceğimi söyledi.
She told me to expect you.
Geleceğini haber verdi.
My... my wife died, and Bridget found out, and she told me about her boyfriend, and she started showing up for extra help.
Eşim ölmüştü. Bridget bunu öğrenmiş. Sonra bana erkek arkadaşından bahsetti.
She told me he was a surgeon back wherever he came from, and... he removed the fibroids but left some scars all over the place.
Bana onun geldiği yerde cerrah olduğunu söyledi. Ve tümörleri çıkardı. Ama her yerde izler bıraktı.
She hugged me, she told me she loved me. She said, "i have to disconnect from you."
Bana sarıldı, beni sevdiğini söyledi ve "seninle iletişimimi kesmek zorundayım" dedi.
When I was 13, she told me she'd wished I'd died instead.
Ben 13 yaşındayken "Keşke onun yerine sen ölseydin," dedi.
She told me about the baby.
Bana bebekten bahsetti.
I ordered some new comforters for the rooms and she told me I was being extravagant. What happened?
Odalar için yeni yorgan sipariş ettim, savurganlık yaptığımı söyledi.
She told me that Suger be keeping his cash in a safe house in Bayview Heights.
Suger'ın parasını Bayview Heights'da güvenli bir evde tuttuğunu söylemişti.
Um... Well, she... she told me that she wasn't into her husband.
Kocasına pek düşkün olmadığını söylemişti.
- She told me she stole Sam!
- Bana Sam'i çaldığını söyledi!
She told me all she needs is pants.
Bana tek ihtiyacının pantolon olduğunu söyledi.
She called me and told me all about it.
Bana herşeyi anlattı.
Told me she couldn't protect you.
Seni koruyamadığını söyledi bana.
She told Chris about me.
- Chris'e benden bahsetmiş.
The last call she made was to a cab company, who told me that they picked her up from Waring's house at 10 : 15 and drove her home.
En son bir taksi durağını aramış onu Waring'in evinden 10 : 15'te alıp evine bırakmışlar.
Nothing that she hadn't already told me yesterday.
- Dün bana söylediklerinden farklı bir şey yok.
Helen once told me that when she reads obituaries, she's looking for whether the person loved and was loved.
Helen bir keresinde ölüm ilanlarını okurken,... kişinin sevdiğine mi yoksa sevildiğine mi baktığını söylemişti.
Okay, I'm gonna tell you the same thing I told my mom when she'd tell me to stop shooting hoops outside because it was raining.
Şu an aynen yağmur yağdığı için basketbol oynamama karışan anneme söylediğim şeyi söyleyeceğim.
She said that she would kill me if I told anyone.
Birine söylersem beni öldüreceğini söylemişti.
I told Mary not to... Not to take her without telling me where she was going.
Mary'e söylemiştim bana nereye gittiğini söylemeden bebeği götürmeyecekti.
I know she had a source, but she never told me.
Kaynağı olduğunu biliyorum ama bana hiç söylemedi.
He put me back in the car and told her she could find her own way home.
Beni geri arabaya bindirip anneme "eve tek başına dön" demişti.
She contacted me after you kidnapped her, told me everything she saw.
Onu kaçırdıktan sonra benimle irtibata geçti gördüğü her şeyi anlattı.
She once told me that if anything happened to her,
Eğer ona bir şey olursa...
When I told mine, she pretty much disowned me.
Ben anneme hamile olduğumu söylediğimde beni evlatlıktan reddetti.
She never told me and now I have a daughter and she's here and she's 25 years old and she thinks she can sing.
Bana hiç söylemedi ve şimdi bir kızım var. Buraya geldi, 25 yaşında ve şarkı söyleyebildiğini sanıyor.
When Sophie and I told you she wished for me to read her story, you seemed unhappy.
- Neden? Nasil? Sophie'yle, ona benim masal okumami istedigini söyledigimiz zaman üzülmüs gibiydin.
She was poisoned. Veil told me.
Veil'in dediğine göre zehirlenmiş.
And you chose not to bring this encounter to my attention. - He told me she tried to bribe him, but he rejected it. - Why?
Sen de bu karşılaşmadan beni haberdar etmemeyi seçtin.
I need you to tell me anything she told you, anything,'cause I need to get some leverage on her.
En ufak şeyleri de, çünkü ona karşı bana bir koz lazım.
Um, Susie told me to get her ready so that she can be released to her family.
- Susie, bana hazır olduğunu söyledi, böylece ailesine teslim edilebilir.
I just couldn't believe that she would leave without saying goodbye, but the police told me they checked it out and said my sister gave her notice at work.
Veda etmeden gideceğine inanamıyorum, ama polisler kontrol ettiklerini... ve kardeşimin iş yerine bildiride bulunduğunu söylediler.
- My wife, uh... has told me about how important you are to Maura, how much she relies on your counsel.
- Karım.. Maura için ne kadar önemli olduğunuzu, fikirlerinize ne kadar önem verdiğini söylemişti.
she told me everything 40
she told me that 29
she told you 103
she told you that 61
she told us 16
told me 50
told me what 77
mexico 335
metro 61
merci 624
she told me that 29
she told you 103
she told you that 61
she told us 16
told me 50
told me what 77
mexico 335
metro 61
merci 624