Show time Çeviri Türkçe
2,944 parallel translation
We need the holidays to show time is still moving.
Zamanın akmaya devam ettiğini göstermek için, bayramlara ihtiyacımız var.
It's show time.
şov zamanı.
All right, it's show time.
Tamam, Şov zamanı.
And now, get ready for show time.
Ve şimdi, gösteriye hazır olun. Ne oldu?
There's no time to take off her suit. You have to... show me how to use the rebreather.
Kıyafet için vakit yok bana tüpü nasıl kullanacağımı öğret.
Did you have a nice time? Yeah, we've got some photos to show you.
- Evet, sana göstereceğimiz birkaç fotoğrafımız var.
Let me show you what we've been talking about all this time.
Size konuşurken, etrafı gezdirmek istiyorum.
I'm trying to show a good time, not ruining their fucking life..
Onların eğlencesini mahvetmekten çok iyi bir zaman geçirdiğimizi göstermeye çalışıyorum,
My granddad told me a long time ago, tough times don't build character. Tough times show character.
Dedem uzun zaman önce demişti ki... zor zamanlar karakterini oluşturmaz karakterini gösterir.
I've got to leave, it's time for the show
Şimdi gitmem lazım, gösteri zamanı
This is the time to show them everything.
Bu onlara kendinizi göstermek için bir fırsat.
Whenever I call, you can show up, at any time of day.
Ne zaman seni arasam geliyorsun. Günün her saatinde.
Every time I'd show up, she'd start some new drama, even if I didn't bring along a lady friend.
Ne zaman gelmek istesem, yeni bir drama sergiliyordu. Bir bayan arkadaşımı bile getiremedim.
No, sit down. But this time wanted to show daddy that you had built something private that would have his and the world's respect.
Ama bu zaman ne yapabildigini babana göstermek istedin onun ve dünyanin saygisini kazandiracak özel birseyler insaa ettin?
I'd like to show you some American toys so next time you come, you can bring me some.
Sana birkaç tane Amerikan oyuncağı göstereyim. Böylece bir dahaki gelişince biraz getirebilirsin.
I'll show you "fucked my mother." - [Duke] Time!
Şimdi sana göstereceğim "Ananı siktim." i.
Soldiers... you have undergone rigorous training... and now it's time to show your strength.
Askerlerim. Çetin eğitimlerden geçtiniz. Şimdi bunun karşılığını vereceksiniz.
I rush across town to make this deal, and Greyson doesn't bother to show up on time?
Bu anlaşma için şehrin öte yanından gazlayıp geliyorum, Greyson bu zahmete bile girmiyor.
There's a small-time show this weekend.
Bu hafta sonu ufak bir dövüş var.
We spend the time working on Mary Elizabeth's fanzine... aboutmusicand The Rocky Horror Picture Show.
Zamanı Mary Elizabeth'in müzik ve Rocky Horror Picture Show üstüne çıkardığı dergi için çalışarak geçiriyoruz.
The renegade will not save a single soul. It will only show a matter of time, before they find us.
Bizi bulmaları an meselesi
Well, you can show him another time.
- Ona başka bir zaman gösterirsin. Olur mu?
Now, we have exactly one hour and 47 minutes to drive 92 miles to the airport if he's gonna make it in time for the show tonight.
Eğer akşamki yarışmaya katılacaksa uçağımıza yetişmek için 150 kilometrelik yolu bir saat 47 dakikada geçmemiz lazım.
So, you gonna show me a good time, Eddie, or what?
Çok güzel vakit geçirdim Eddie Evet
So, I think we can show just about everybody that comes on down a really good time.
Sanırım sadece herkesin burada çok iyi zaman geçirdiğini göstermeliyiz.
Jennifer... she was using FaceTime with her phone to show a rash that suddenly broke out on her body.
Jennifer... Telefonuyla Face Time kullanıyordu. Vücudunda aniden oluşan kabarcığı göstermek için
I mean, I dance to have a good time, have a laugh, show off.
Ben iyi vakit geçirmek, gülmek, hava atmak için dans ederim.
With me it's always been my time to shine and my big chance to show'em all but... Dancing with a partner, it's all about... It's all about sharing the moment.
Tek başımayken, hep benim ışıldama vaktimdi ve onlara her şeyi gösterme fırsatı benimdi ama partnerinle dans ederken, her şey her şey anı paylaşmakla ilgili.
Why, time comes, you show your ass? You play for some baby reason.
Ne zaman götünü kaldırıp oyuna dönsen çocukça bir sağduyuyla oynuyorsun.
That if she doesn't show, shame on this prison broad for missing herself out on a good time.
Çıkıp gelmeyecek olursa da bu hatunun kendi ayıbı.
Since I'm a one-man show around here, I think I'll forgive myself this one time...
Burada işleri tek başıma hallettiğim için,.. ... sanırım kendimi bu seferlik affedeceğim.
And all of a sudden you show up here... this time of night... because you heard that I made tamales at the house?
Şimdi birden karşıma çıkıyorsun hem de bu saatte. Evde tamale yaptığımı duydun diye mi?
It's show-time!
Şov zamanı!
You come to that launch site at 5 : 00 p.m., you take my hand and I'll show you who can't time travel.
5'te kalkış alanına gel, elimi tut ve zamanda yolculuk yapılıyor muymuş gör.
Streaming live, it's time to "Check Your Morals At The Door",'cause it's the "Lax Morales show."
Canlı yayındayız. Ahlaki değerlerinizi kapıda bırakma zamanı geldi. Çünkü Lax Morales Show başlıyor.
It's time for me to step up and show the big boys what the ultimate Spider-Man can do.
Bir adım öne çıkıp en üst düzey Örümcek Adam'ın neler yapabileceğini büyük adamlara gösterme vakti geldi.
We've been talking a lot about the markets. Waiting for the sweet spot. Waiting for our time to make our move, take our show global.
Pazara açıImaktan çok söz ediyorduk doğru zamanı kolluyorduk gösterimizi küreselleştirmek için adım atacaktık.
- You better show up this time.
- Bu sefer gelsen iyi olur.
Lola, maybe it's time for you to show Aidan what you're modeling tonight.
Lola, bu akşam neye mankenlik yapacağını Aidan'a göstermelisin.
Because, every time we show something.
Çünkü her bir şey gösterdiğimizde.
Girls love rebels, and it's time to show them who we really are.
Kızlar asiliği sever, onlara gerçek yüzümüzü göstermenin zamanı geldi.
I've only done it three times, and one time the girl didn't show up. I gotta tell Jillian about this.
- 3 Kez yaptım, 1 kez başarısız oldum
I know how to show a girl a good time.
Bir kızı eğlendirmeyi iyi bilirim.
He show you a good time, mama?
İyi zaman geçirdiniz mi, hayatım?
The Green Hornet was at that time showing on TV in Hong Kong, only the people were calling it The Kato Show.
Green Hornet dizisi o zamam Hong Kong'ta Tv'de oynuyordu. Tek farkı dizinin ismi Kato Show idi.
I'm game if you are, as long as you don't show me up like you did the last time.
Ben varım sen de varsan, tabi son seferki gibi beni utandırmadığın sürece.
♪ I won't show... Your daughter-in-law said Nathan wanted you out of the house by the time he returned, but he...
Gelininiz Nathan dödüğü zaman evden gitmek zorunda kalacağınızı söyledi, ama...
I'm glad you said that, because I was thinking I could take some time off from the morning show and look into things.
Bunu söylemene sevindim, çünkü ben de sabah programına biraz ara verip bu olayla ilgilenmek istiyordum.
♪ Last time I saw him, he had holes in his shoes ♪ I'll show you the trailers.
Sana karavanı göstereyim.
Dear God, in regards to my sister, while I might not show it all the time, I love her.
Sevgili Tanrım, kardeşime gelirsek her an belli etmesem de onu seviyorum.
Show you a good time.
İyi zaman geçirmek ne demekmiş göstereyim.
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time's up 595
time is 18
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time's up 595
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18