So pretty Çeviri Türkçe
6,357 parallel translation
Oh, you're so pretty.
Oh, çok tatlısın..
You are so pretty and so out of my league.
Sen çok güzelsin ve hiç harcım değilsin.
So pretty to smell... And she'll probably never talk to me again Because I'm so stupid!
O kadar güzel kokuyor ki ve büyük ihtimalle bir daha benimle konuşmayacak çünkü ben salağın tekiyim!
Ooh, I didn't know blood was so pretty.
Kanın bu kadar güzel olduğunu bilmezdim.
Oh, it's so pretty! What's up, guys?
N'aber çocuklar?
Right. You are so pretty for your age.
Yaşına göre çok güzelsin.
So pretty much the perfect end to the perfect day.
Mükemmel bir güne mükemmel bir son yani.
How can you be so pretty?
Nasıl bu kadar sevimli olabiliyorsun?
But let me tell you something, by the time I get there, the fun is over and what I see is not so pretty.
Ama size şunu söyleyeyim, oraya geldiğimde, eğlence bitmiş çoktan bitmiş oluyor ve gördüğüm manzara da hiç hoş olmuyor.
It's so pretty.
Çok güzel.
Montmartre looks so pretty in pictures, and the Louvre, and the Luxembourg Gardens.
Montmartre resimlerde çok güzel görünüyor... Sonra Louvre var, Lüksemburg Bahçeleri...
- They are so pretty.
- Çok hoşlar.
So I am doing pretty well.
Yani gayet iyi yaşıyorum.
I'm feeling pretty good right now, but... in a month or so, I'm going to take a turn for the worse.
Şu an kendimi gayet iyi hissediyorum ama bir aya kalmaz kötüleşmeye başlarım.
I have the gift of being able to fall asleep pretty much anywhere, so...
Hemen hemen her yerde uykuya dalabileceğim. Evet.
She was beating me, like, 155 to 90, but I'm pretty sure she cheats, so, you know...
Beni 155'e 90 yenmişti ama hile yaptığına eminim.
So who here actually feels like they are under surveillance pretty regularly?
Jacob Appelbaum - Oocupy Wall Street güvenlik eğitimi Kim düzenli olarak izlendiği hissine kapılıyor?
Uh... so. Yeah, they're um... they're pretty solidly aware.
Evet, oldukça eminler.
Um, now I'm pretty sure I can remember my number so... if you memorise it then you text me, we can go for a curry...
Numaramı hatırlayabiliyorum sanırım eğer ezberleyip bana mesaj atarsanız, bir şeyler yemeye...
Oh, she's so pretty.
- Çok tatlı gözüküyor.
Inmates can get pretty creative concealing their contraband, so let's just be sure to check every hem, edge, seam...
Mahkumlar kaçak mallarını saklarken oldukça yaratıcı olabiliyorlar. Bu yüzden her yeri kontrol ettiğimizden emin olalım, kenar, köşe...
So take a good look at him,'cause when he leaves this prison, you will never see his pretty face again.
Yani ona iyi bak, çünkü o bu hapishaneden ayrıldığında, onun güzel yüzünü bir daha asla göremeyeceksin.
Everybody there is pretty weirded out by me, so I just figure that they're gonna have to just get used to it.
Oradaki herkes bana oldukça garip bakıyordu. Ben de alışacaklarını düşündüm.
So, uh, Preston's is a pretty high-end men's clothing line.
Preston çok yüksek kalitede bir erkek giyim markası.
So, uh, for a high-tech company, the security is pretty...
Bir yüksek teknoloji şirketi için güvenliğiniz...
It's an LED head torch. I got 15, so that's pretty much everyone covered, I reckon.
15 tane aldım, neredeyse herkese yeter sanırım.
Besides not believing that you closed a penetrating abdominal trauma without so much as a first aid kit? Pretty sure you weren't looking for stevia in my coffee.
İlk yardım kiti olmadan bir açık bir karın travmasını tedavi etmene inanmayışımın dışında kahvemde tatlandırıcı aramadığını anlamam zor olmadı.
Look, I've gotten to know the guy pretty well now, and I convinced him to go to AA before the trial, so he's been sober a few months, and he's out of town.
Bakın, adamı epey iyi tanıdım. Duruşmadan önce, onu Adsız Alkolikler'e gitmeye ikna ettim. Yani adam birkaç aydır ayık vaziyette, üstelik şehir dışında.
! Yeah, no, I'm pretty sure I would notice them if they were here, so we gonna need high-def sat images of the area to pinpoint their location at around a 10-mile radius with a latitude of 44 and a longitude of 18.
Burada olsalar fark ederdim herhalde, yani yerlerini bulabilmemiz için 44. enlem ve 18. boylam arasındaki 16 kilometrelik bölgenin yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerine ihtiyacımız olacak.
So I'd say adulthood is looking pretty sweet.
Yani yetişkin halin çok sevimli görünecek diyebilirim.
You're pretty tough. He owned a few cats so I transformed into one and snuck out.
Birkaç kedi vardı ben de kediye dönüşüp aralarına karıştım.
And you're a very pretty girl, and so you'll look great on camera.
Ve çok güzel bir kızsın ve kamera karşsında çok güzel görünüyorsun.
So these strippers are pretty hot, then?
Bu stiprizciler baya seksi, öyleyse değil mi?
I mean, she's so pretty. You're so pretty.
Ona ayarlayabileceğim birini biliyor musun?
Why are the pretty ones always so crazy?
Dış görünüşü iyi olanlar neden her zaman çatlak oluyor?
So, you, uh... you're a pretty big fan, huh?
- Demek büyük bir hayransın?
It's pretty gross, so maybe just while we're together, you could keep the old chewer shut?
Ama çok iğrenç. Belki sadece biz beraberken yemek yerken ağzını kapalı tutabilir misin?
So whatever's going on in our personal life seems pretty ridiculous by comparison, right?
Yani özel hayatımızda olan şeyleri buraya yansıtmak oldukça saçma değil mi?
So we got a pretty good idea what we're gonna find on the other side?
- Aynen. Öteki tarafta neler bulacağımızı çok iyi biliyoruz yani?
So, six hours later we stumble out to the beach, and Bryson insists on having the pretty girl, - of course, the redhead. - Ooh.
Altı saat sonra kumsala gittik ve Bryson kızıl saçlı kız ile yakınlaşmak için ısrar ediyordu.
And, guess what, the river's running way high... so I think we're in for a pretty sweet ride, guys.
Hepinizi giydireceğim. Nehir çok güçlü. Tahminimce çok güzel bir yolculuk bizi bekliyor.
- Wow. So, as you can see, that's pretty phenomenal returns.
Gördüğünüz gibi bu oldukça fevkalade bir kazanç.
Well, she was a pretty girl, but there was so much more to her.
Yani hoş bir kızdı ama çok daha fazlası var.
Still, it felt pretty good, so...
Yine de, çok iyi geldi.
Yeah, so I think that pretty much sums it up right there.
Evet, sanırım bu durumu özetliyor.
"that pretty-boy director is locked out, along with everyone else, until I say so."
"O sevimli yönetmen ve diğerleri ben diyene kadar hiçbir şey yapmayacak."
So. You on pace to be emotacon last video release. That's pretty cool.
Emotacon'un son videosunda olacaksın, bu çok güzel.
It's pretty rough so... I be gentle.
Bu çok kabaca, bu yüzden daha nazik olacağım.
- So, this is not going to be pretty?
- Eve gelince pek güzel olmayacak o zaman.
I'm pretty good with sayings, so I make these cards for my sister, but I think maybe you could use one.
Sözlerle aram oldukça iyidir Bu kartları kız kardeşim için hazırladım ama sanırım sana da bir tane verebilirim.
I'm pretty sure I swallowed all my credit cards, so I'm gonna go deal with that.
Pekala, eminim bütün kredi kartlarımı yemişimdir gidip onlarla uğraşacağım.
pretty 763
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty one 24
pretty lady 91
pretty bad 77
pretty nice 37
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty amazing 49
pretty impressive 59
pretty big 22
pretty well 90
pretty lady 91
pretty bad 77
pretty nice 37
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty amazing 49
pretty impressive 59
pretty big 22
pretty well 90