So you tell me Çeviri Türkçe
6,624 parallel translation
So you tell me, Marcel, what else is there?
Söyle bana Marcel yapacak başka ne var?
And your allies would not have been able to escape through the catacombs without assistance, so you tell me who aided you, who this traitor is.
Dostların içeriden birinin yardımı olmadan mezarlıktan kaçamazdı. Bana size kimin yardım ettiğini, bu hainin kim olduğunu söyle.
So you tell me, and I'll make you a deal.
Bana söylersen seninle bir anlaşma yaparım.
So the next time that you want to come in here and tell me what I'm doing wrong you are welcome to keep it to yourself.
Bir dahaki sefere kapımı çalıp da bana neyi yanlış yaptığımı söylemek istersen kendine saklaman çok daha iyi olur.
~ Oh. So tell me, you haven't dragged me up here simply for the, erm... what is this confounded thing?
Öyleyse beni buraya sürükleme nedeninizin...
But I literally need you to tell me I'm not seeing what I'm seeing so that when I am deposed by the defense
Ama gerçekten neyi görüp görmediğini bize söylemen gerekiyor böylece savunmayı halledeyim.
Tell me if you like the general idea so I can take a few risks.
Genel fikri beğendiysen bana söyle. Böylece birkaç riske kalkışabilirim.
So whoever you were with, you need to tell me, so we can get'em on record.
Her kimle isen bunu söylemen gerek ki biz de onu takip edelim.
So you're calling me in from my job to tell me that my son didn't do anything?
Yani, oğlumun bir şey yapmadığını bana söylemek için mi beni işten arıyorsunuz?
So you can trust me when I tell you I catch you two doing that again..
Bana güvenin, bunu bir daha yaptığınızı..... yakalarsam bunun bir...
I have a lot I'm dealing with right now, so unless you want me to vent my frustration by frying the crap outta you, tell me : where's my partner?
Şu anda başım çok kalabalık seni lime lime ederek cevap almamı istemiyorsan söyle ortağım nerede?
So unless you want a bullet to the head, "old drinking buddy", you're gonna tell me who you are.
Eğer kafanın ortasına mermiyi yemek istemiyorsan kim olduğunu söyleyeceksin.
So... Why didn't you tell me before?
Peki daha önce neden söylemedin?
So, tell me, if you win at the State Titles next week, you might be selected for the Olympic squad, yes?
Söyleyin bakayım, eğer gelecek haftaki milli takım seçmelerinde kazanırsanız, olimpiyat takımına seçilebilirsiniz, değil mi?
Okay, well, I don't have time for this, so tell me what you found out, or I'm gonna go.
Tamam, peki, ı Bunun için zamanımız var, bu yüzden öğrendim söyle, yoksa gideceksin ı'm yok.
So I want you to keep an eye on Ursel, tell me what you see and hear.
Bu yüzden gözünün Ursel'in üzerinde olmasını her gördüğünü işittiğini söylemeni istiyorum.
Do you tell me this so I might sympathize with him as you do incessantly?
Bunu bana tıpkı senin mütemadiyen yaptığın gibi sempati duymam için mi anlatıyorsun?
If you wanna tell me, "I told you so," how about you say it in person?
Bana "sana söylemiştim" demek istiyorsan yüzüme söyleyebilirsin.
You want to tell me what had you so upset?
Seni bu kadar üzen ne, söylemek ister misin?
So can you tell me now?
Bana artık söyleyecek misin?
So tell me, what do you want to talk about?
- Ne hakkında konuşmak istersin?
So you had to tell me in the end.
- Sonunda kim olduğunu söyledin.
So is there anything I should know or that you want to tell me, or do I need to go round up a few dozen more people?
Söylemek istediğin ya da bilmem gereken başka bir şey var mı yoksa bir kaç düzine daha insan mı toplamalıyım?
So tell me... Why did you steal the bottles?
Söyle bakalım neden hırsızlık yaptın?
So that's what you want me to tell him, the moment he wakes up?
Yani uyandığında ona ilk bunu söylememi mi istiyorsunuz?
So tell me, dr. Snow, do you think I'm being too paranoid, Or not paranoid enough?
Söyleyin Dr. Snow, sizce çok mu paranoyak davranıyorum yoksa yeterince paranoyak değil miyim?
You want me to go to my boss and tell them to stop a high-profile murder trial because the morgue medium said so?
Patronuma gidip, kamuoyunca iyi bilinen bir davayı sırf medyumun teki... -... söyledi diye durdurmasını mı isteyeyim?
You want me to go grab Jane so you can tell us all at once?
Jane'i gidip çağırayım mı, böylece sende bir kerede anlatmış olursun?
So, you want to tell me why you need a tactical vest to watch your son?
Neden oğlunu izlerken yeleğe ihtiyacın olduğunu söylemek ister misin?
So, Brandon, tell me about yourself. What do you like to do?
Ee Brandon kendinden bahset.
So you're gonna tell me how you and Ghost handle this shit now?
Şimdi bana Ghost'la birlikte işlerle nasıl baş edeceğiniz anlatacak mısın?
Or maybe Caspere was into so much dirt, there's no telling which side the ax came from, because let me tell you, there was some fucked-up psychology at work in that place before it was a murder scene.
Belki de Caspere o kadar çok pisliğe batmıştı ki kimin saldırdığını anlamak mümkün değildir. Çünkü sana bir şey diyeyim, orası daha cinayet mahali olmadan önce çok boktan bir psikolojinin ürünüydü.
Did you tell me that he surfed at night so his nemesis Gonzo wouldn't sabotage his board again before the big competition?
Büyük yarıştan önce ezeli rakibi Gonzo tahtasını sabote etmesin diye geceleri mi sörf yapıyordu?
Why didn't you tell me punching someone would hurt so much?
Birini yumruklamanın bu kadar acıtacağını neden söylemedin?
So tell me. How did you get this amazing band for our reception?
Söylesene, düğünümüz için bu harika grubu nasıl ayarladın?
I would tell you again you have mistaken me for someone else... but you seem so goddamn excited, I hate to ruin your fun, Leo.
Tekrardan söyleyeyim, beni başka birisiyle karıştırıyorsun ama çocuklar gibi heyecanlanmışsın, ve senin bu eğlenceni baltalamak hoşuma gitmiyor, Leo.
- Okay, so why don't you tell me where this happened?
Tamam, bu olay nerede oldu?
So quickly tell me everything about you.
Öyleyse kendi hakkında her şeyi hızlıca anlat.
So you're trying to tell me you actually think we can get out of here.
Yani bana buradan gerçekten kaçabileceğimizi söylüyorsun.
This is your op, Morse, so tell me... how do you want to proceed?
Bu senin operasyonun Morse, söyle bana nasıl devam etmesini istiyorsun?
Can you tell me why you're so upset right now?
Neden bu kadar sinirli olduğunu söyleyebilir misin?
So your friend, can you tell me what she's on?
Arkadaşın, neyin etkisinde söyleyebilir misin?
Tell me you na...
Bana adını sö...
So tell me, Dottie, are you that someone?
Söyle bana Dottie, sen öyle biri misin?
So there's nothing you can tell me about these?
Bunlar hakkında bana söyleyebileceğin hiçbir şey yok yani?
So you gonna tell me why you're here? Or is the suspense supposed to kill me?
Bana buraya neden geldiğini söyleyecek misin yoksa beni öldürecek olan bu belirsizlik mi?
So you want me to tell my future stepbrother that he can't come over to our house?
Yani müstakbel kayın biraderime evimize gelemeyeceğini mi söylememi istiyorsun?
So tell me, Mr. Cole... will you help me?
Söyleyin bana, Bay Cole bana yardım edecek misiniz?
So you're trying to tell me that, at the end of the day, that's who you see yourself with?
Yani bana söylemeye çalıştığın şey, günün sonunda, kendini birlikte gördüğün kişi o mu?
So tell me, were you in Magda and Petra's room on the night in question?
O gece Magda ve Petra'nın odasında mıydın?
You need to tell me where it is so I can find it.
Nerede olduğunu söyle ki yerini bulabileyim.
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you can 39
so you see 221
so you know him 19
so you're saying 94
so you're staying 16
so you're not mad 16
so you're okay 21
so you 433
so you're right 22
so you say 133
so you see 221
so you know him 19
so you're saying 94
so you're staying 16
so you're not mad 16
so you're okay 21
so you 433
so you're right 22
so you say 133