So you Çeviri Türkçe
466,603 parallel translation
Wait, so you think this is gonna be a proposal?
Nasıl yani... Sence bana evlenme mi teklif edecek?
So you've always stood up for the less fortunate, the unloved, the little guy, and that's why your family is on their way up here right now.
O yüzden hep zor durumdakilere yardım ettin. Sevilmeyenlere, küçük adama. O yüzden ailen birazdan burada olacak.
So you gotta have that machine in your chest forever, like me with that cop's bullet?
O alet sonsuza dek göğsünde mi kalacak? Bendeki polis kurşunu gibi mi?
So you're using drugs in the middle of the day.
Gün ortasında uyuşturucu kullanıyorsun.
It is so you. I'm probably not gonna go to the dance.
Büyük ihtimalle dansa bile gelmeyeceğim.
You planned to leave me so you could go off with him?
Onunla kaçabilmek için beni terk mi edecektin?
Sweetheart, you've made me so proud.
Güzelim, beni çok gururlandırdın.
You've made everybody so proud.
Herkesi çok gururlandırdın.
So, the beautiful young maiden, that's you, and the handsome rogue, that's me, made a deal.
Sonra güzel bir genç kız, bu sensin yakışıklı bir haydutla, bu da benim, anlaşma yaptı.
So am I. I'll meet you at the wall.
Ben de öyleyimdir. Duvarın orada buluşuruz.
Now, it may have seemed like you won, but you gotta take into account that my hair is actually longer than yours now, so we gotta factor in wind resistance.
Sen kazanmışsın gibi görünüyor olabilir ama şunu da hesaba katmalısın ki benim saçım seninkinden uzun. Yani rüzgar faktörü de etkiledi tabii.
Have you ever seen anything so beautiful?
Daha önce bu kadar güzel bir şey gördün mü?
I'm glad you think so, raps,'cause this welcoming ceremony is just the beginning.
Böyle düşünmene sevindim çünkü bu karşılama töreni sadece başlangıç.
So nice to meet you.
Seninle tanıştığıma çok sevindim.
So as long as you're with me, that answer's always gonna be yes.
O yüzden, sen benimle olduğun sürece cevabım her zaman evet olacak.
I don't understand why you are so upset, sweetheart.
Neden bu kadar üzgün olduğunu anlamıyorum, tatlım.
So, what did you want to show me?
Ee, bana ne gösterecektin?
So dad, mom said you wanted to talk.
Pekala baba, annem benimle konuşmak istediğini söyledi.
Hey, fitzherbert, I need to get this done before the coronation, so do you mind throwing your pity party someplace else?
Hey, Fitzherbert, izin verirsen elbiseyi törene yetiştirmeye çalışıyorum. Acınaklı partini başka bir yerde yapsan diyorum.
You left so quickly after breakfast I...
Kahvaltıdan çok çabuk ayrıldın, ben...
I was so much like you.
Babanla tanışmadan önce ben de senin gibiydim.
So, you sure you can handle yourself?
Kendi başına halledebileceğinden emin misin?
There is so much more to me than you think.
Bu benim için sandığından daha önemli.
So does this mean you're thinking of doing another cruise?
- Yine mi gemiye gideceksin?
You said nothing happens here without my say-so.
Burada ben izin vermeden çivi çakılmayacaktı.
And you'll be pleased to know we'll be building a footbridge so the homeless guy who likes yelling at the river can still access the part of the river he's most furious at.
İyi haberi de vereyim, bir köprü yaptırıyorum. Böylece nehre bağıran evsiz adam, nehrin en çok kızdığı bölümüne kolayca ulaşabilecek.
I will, but not because you said so.
Tamam ama sen dedin diye değil.
You would think that, being so far uptown.
Merkezden olduğunuz için öyle düşünebilirsiniz.
They've had a P.I. following you around for months, taping you so I could learn your voice.
Aylardır peşinde özel dedektif var. Sesini öğrenebileyim diye.
Oh, so that's why you run a hot dog cart- - because you're a mouth expert!
Ah, demek bu yüzden sosisli arabası işletiyorsun. Ağız uzmanı olduğun için.
[Kimmy] So Black History Month is every other month and you're not allowed to walk?
İki ayda bir Siyahi Tarihi Ayı var ve yürümen yasak, öyle mi?
You're just scaring people so they'll keep watching.
Reyting için bizi korkutuyorsun.
If you liked me so much, why didn't you hire me?
Beğendiyseniz niye işe almadınız?
Well, it's good to see you, but I'm kinda on the clock, so let me do my pitch real quick.
Seni görmek harika. Ama şu anda çalışıyorum. Hemen tanıtım yapayım.
So... you've got her in your van.
Kızı arabaya attın.
Huh... So I guess there's two things I know more about than you.
En azından iki konuda senden daha fazla bilgi sahibiymişim.
Ooh, I am so proud of you, going from dud to stud like this!
Seninle gurur duyuyorum, rezildin, vezir oldun!
So all you Xan-Heads out there, please give a warm welcome to Kimmy Schmidt.
Bizi izleyen tüm Xan kafalılar, karşınızda Kimmy Schmidt.
I'm gonna miss you so much, Lillian's friend.
Seni çok özleyeceğim Lillian'ın arkadaşı.
Did you know that Ritz Crackers have seven holes so that they don't get air bubbles during baking?
Ritzkrakerlerinde kabarmasın diye yedi delik olduğunu biliyor muydun?
So I was thinking that maybe afterwards, you could... come over?
Düşünüyordum da belki daha sonra bize gelebilirsin.
If you ask them to turn the music off so that it was silent, that would be nice.
Müziği kapattırıp sessizlik sağlasan bu güzel olabilirdi.
I have to get Casey so many white shirts, you know, for her Clayton uniform.
Casey'ye bir sürü beyaz gömlek almalıyım. Clayton üniforması için.
What, for having so much shame about Sam's autism that you never mentioned it at work?
Sam'in otizminden utandığın ve işte hiç söz etmediğin için mi? Evet.
So I could do all the kids hairdos for free, you know.
Tüm kızların saçını ücret talep etmeden yapabilirim.
I mean, a silent dance, it's just so... you know, it's sad.
Sessiz dans mı? Bu bence üzücü bir şey.
We put our customers first, so I'm going to help you out.
- Müşteri önceliklidir, o yüzden...
So why are you standing out here all alone, Sam Gardner?
Neden burada tek başınasın Sam Gardner?
But just so that you'll feel a little more prepared.
Bak, bu sadece kendini biraz tecrübeli hissetmen için.
But so that you can understand me better and practice, this time I will speak in Spanish.
Ama beni daha iyi anlayıp pratik yapabilmen için, bu sefer İspanyolca konuşacağım.
So, you came here just to tell me that?
Bana sadece bunu söylemek için mi geldin?
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22