Solid gold Çeviri Türkçe
271 parallel translation
Now, the solid gold pieces weigh... Let's say, a pound each.
Şimdi, gerçek altın taneleri, diyelim ki her biri yarım kilo ağırlığında.
The buckle's solid gold.
Toka ise som altından.
- Solid gold is old Fezziwig.
- İhtiyar Fezziwig, saf altın.
- Solid gold, through and through.
- Saf altın, su katılmamış.
Solid gold too.
Hem de som altın.
- You're sure the setting is solid gold?
- Som altın olduğuna emin misin?
Solid gold.
Hem de som altından.
Solid gold.
Som altından.
I'll say. This is solid gold.
Vay be, gerçek altın.
Bracelets, solid gold. Where are your pearls and gold bracelets?
Senin incilerin, bileziklerin nerede?
Solid gold... dipped.
Som altın mı, kaplama mı?
This is solid gold!
Bu som altın!
Because today I'm givin'away solid gold watches for one dollar each.
Ama bugün tanesi 1 dolara som altın saat dağıtıyorum.
That's right, my friends. A solid gold watch for one buck.
Çok doğru dostlarım, 1 dolara som altın bir saat.
If we could only sell them salvation for a buck - solid gold, with an ivory top and a built-in compass.
Keşke kurtuluş, 1 dolara satılabilseydi. Som altından, fildişi işlemeli, yanında da pusulasıyla.
Sarah, you don't suppose by any chance those watches could really be solid gold?
Sarah, acaba saatler gerçekten som altın olabilir mi?
A solid gold watch for one buck.
Bir dolara som altın saat.
Sarah... should you be able to bend a solid gold watch?
Sarah, som altın bir saat bükülebilir mi dersin?
Like a solid gold watch for a dollar?
- Bir dolarlık som altın saat almak gibi mi?
I am not in the market for a one-dollar solid gold watch.
Bir dolara som altın saat alacak biri değilim ben.
That's why you buy solid gold watches for a dollar.
O yüzden de bir dolara som altın saat satın alıyorsun.
It's solid gold.
Saf altındır.
this trophy is solid gold and fully inscribed.
Bayanlar ve baylar, bu parça som altından olup üzeri yazıyla işlenmiştir.
A story of a mighty bell made of solid gold.
Som altından yapılmış büyük bir çanın hikayesini.
A thane whose entire fortune consists of two gold pieces must believe in the offer of a bell of solid gold.
Bütün serveti iki tane altından ibaret olan bir asilzadenin som altından bir çan teklifine inanması gerekir.
- Solid gold?
- Som altın mı?
- Solid gold.
- Som altın.
Solid gold.
Saf altın.
This cradle... pearls, rubies, and pure, solid gold.
Bu beşik- - sedefler, yakutlar, ve kusursuz som altın.
Solid gold.
Som altın.
- That's a solid gold watch.
- O saat saf altın kaplamadır.
Tonight, he gave me a solid gold bracelet from a very expensive store in Chicago.
Chicago'daki pahalı bir mağazadan alınan altın bir bileklik verdi bana.
Thank you, Mr Johnson, and thank you for the solid gold charm bracelet!
Teşekkürler Bay Johnson ve som altın bileklik için de teşekkür ederim!
Well... put down solid gold.
Pekala. Som altın olarak kayda geç.
$ 300 million, in solid gold.
300 milyon dolarlık som altın.
Is it all gold? A solid gold... printing press?
Som altından bir baskı... 3 milyon dolar.
Why not make it a solid gold one while you're wishing?
Neden istemeye başlamışken som altın bir tane istemiyorsun?
Solid gold over bronze, Jess.
Bronz üzerine katı altın Jess.
Frankly, I could never understand why a girl like that, who could afford every servant in New York makes all her own meals... on a solid gold stove.
Doğrusu, aşçılar tutabilecek bir kız niye altın sobada yemek pişirsin.
this bracelet of solid gold.
Saf altından bir bilezik.
Solid gold.
Som altın bu.
Them beaver pelts are solid gold.
Onlar postları som altın olan kunduz kürkleridir.
But she would throw her eyes to heaven, and then she would hug me and laugh when I told her she made the finest jam in the entire world, and that one day a prince would come along and taste her jam and carry her off to a castle of solid gold.
Ama o gözlerini yukarı kaydırır dünyanın en güzel reçelini yaptığını ve bir gün bir prensin gelip reçelini tadarak onu som altından şatosuna götüreceğini söylediğimde bana sarılıp gülerdi.
Solid-gold top. No, I don't think that'll do.
Hayır, beğenmedim.
I don't want a new car, a fur coat... or a trip to Hawaii on a solid-gold yacht.
Yeni bir araba, bir kürk, ya da som altından bir yatla Hawaii turu istemiyorum.
That's a solid-gold dress, I believe.
Som altından bir elbise, sanırım!
This was truly amazing because the gold leaf was a solid wall 2, 000 atoms thick.
Mulan'ı bulup geri getireceğim. Büyük... Büyük Taş Ejder olduğumu belirttim mi?
You know, I could be walking right past a solid block of gold and if I touch it, spaghetti right on my hand.
Büyük bir altın külçesinin yanından geçsem ve geçerken ona dokunsam bir anda spagettiye dönüşür.
I give you three solid-gold hits.
Kesin hit olacak 3 şarkı getirdim.
They make one in solid gold.
Saf altın çakmakları varmış.
- Solid silver spoons, gold, everything.
- Saf gümüş kaşıklar, altın, her şey.