Somewhere along the line Çeviri Türkçe
142 parallel translation
[Ivan] There must have been a leak somewhere along the line.
Bir yerlerde bir sızıntı olmalı.
You sure that somewhere along the line in your various dealings... you might not have met him and then forgotten?
Başka işlerinizi yaparken onunla tanışıp sonra da unutmadığınızdan emin misiniz?
Somewhere along the line, doesn't someone get intelligent... and realize that your children have to grow up their own way?
Aklı başına gelip de çocukları kendi haline bırakan yok mu yani?
Somewhere along the line, they gotta learn to read and write.
Bu arada, okumayı, yazmayı öğrenmeliler.
But somewhere along the line it gets changed around into somethin'bad.
Ama bir yerden sonra bazı şeyler kötüye gitmeye başlar.
Somewhere along the line, there's been a deviation from the norm.
Bir yerlerde, normlardan sapma oluşturuyorum.
Somewhere along the line she got rolled.
Bir ara soyulmuştur.
I'm not too schooled in these things, but I know somewhere along the line, your little hand's gonna find its way into my pocket.
Bu konularda deneyimli değilim. ... ama bir ara minik ellerinin cüzdanıma uzanacağını biliyorum.
Somewhere along the line, you even get to liking the whole idea.
Bir an gelir bu durum hoşuna bile gider.
Governor, somewhere along the line of history, this bloody chain reaction has got to stop.
Şef, tarih boyunca süregelen, bu kanlı zincirleme reaksiyon durdurulmalıdır.
So you know that somebody's makin bundles somewhere along the line.
Ve bizleri de işten sepetlediler.
Tim, I don't know how you got involved in all this, but somewhere along the line, you had to decide whether you were gonna be a killer or not.
Tim, bunlara nasıl karıştın bilmiyorum ama bir ara katil olup olmadığına dair karar vermek zorundasın.
She's crazy about me, but somewhere along the line, I've fallen out of love with her.
O bana hala aşık. Ama benim ona karşı olan sevgim artık tükendi.
Oh, somewhere along the line I just... I just started going through the motions of my life.
Hayatımın bir noktasında ben kendimi akışa bırakmaya karar verdim.
Somewhere along the line I just lost interest.
Yıllar içinde ilgimi kaybettim.
Somewhere along the line you just forgot that.
Bunu arada sırada unutuyorsun.
You got your value system all screwed up somewhere along the line.
Değer yargılarında büyük bir arıza var.
Somewhere along the line old doc just suddenly threw a piston.
Yaşlı doktor sadece her bir yandan pistonu itelemiş.
Somewhere along the line, it slipped away.
Geçen zaman içinde bu duygu yok oldu.
A show comes into Boston... crippled, limping, struggling, gasping for air, trying to find its own life... and then, somewhere along the line, a miracle occurs.
Oyun Boston'a gelir... sakattır, aksıyordur, mücadele ediyordur, nefes almaya çalışıyordur, hayat bulmak istiyordur... ve sonra bir yerde bir mucize gerçekleşir.
I bet Frank thought he'd just dump you two somewhere along the line and run the Gauntlet with a nice, light boat.
Bence, Frank yol üzerinde bir yerde sizden kurtulacaktı. Ve Gauntlet'i hafif bir botla geçecekti.
You drop every defense and it's all mirrors reflecting each other's feelings deeper and deeper... until, somewhere along the line... your souls mix and it's a feeling so profound it makes you hurt.
Bütün savunmanız düşer ve birbirinizin duygularını gittikçe daha derinlere yansıtan aynalara dönüşürsünüz. Sonra bir yerlerde ruhlarınız birbirine karışır ve o kadar yoğun bir duygudur ki, acı çekersiniz.
He got a very strict Southern Baptist upbringing. Somewhere along the line they fell short.
Katı bir dini eğitim görmesine karşın, bir noktada hata yapmışlar.
Somewhere along the line....
Sonra bir gün- -
Somewhere along the line I discovered I was in love with her.
Sonra bir gün ona âşık olduğumu fark ettim.
I don't know who started it first, Delenn but somewhere along the line... they both decided that their way was the right way, the only way.
Kimin başlattığını bilmiyorum ama bir yerlerde ikisi de kendi inançlarının doğru ve tek yol olduğuna karar verdiler.
Somewhere along the line... as they make a mountain of your parts and pieces... you will die.
Aralarda bir yerlerde iç organlarından kestikleri parçalarla oluşturdukları tepe yükselirken öleceksin.
Somewhere along the line, Sheridan went bad.
Bu çizgi boyunca, Sheridan bir yerIerde ipi kopardı.
Somewhere along the line, I disappeared.
O ince çizgide bir yerde kayboldum.
But somewhere along the line, you lost your way.
Ama bir yerlerde, yolunuzu kaybetmişsiniz.
Somewhere along the line, I got used to being alone.
Zamanla yalnızlığa da alışıyorsun.
And because it was humans made me, somewhere along the line, a coupla wires got crossed in my head.
ve yapan insanlar, başıma bir çok dert verdi.
Somewhere along the line, I became frightened of you.
Ve bir aşamadan sonra senden korktum.
Somewhere along the line...
Ve bir sekiIde...
I took the spineless, corporate route, and somewhere along the line I forgot that I had a choice.
Dipsiz şirket yoluna girdim ve bu süreç içinde seçme şansım olduğunu unuttum.
Somewhere along the line, someone will talk.
Bu aşamada birileri konuşacaktı.
Because somewhere along the line I started to realise... I was no longer the youngest or prettiest girl in the room.
artık odadaki en genç ve güzel kız olmadığımı anlamaya başladım.
My dreams seem more real to me than what I actually remember happening over there. lt's like... lt's like somewhere along the line I got brainwashed or something and... I'm just, like, all scrambled up.
Rüyalarım, orada gerçekten olduğunu hatırladıklarımdan daha gerçek gibi geliyor. Sanki... Sanki bir noktada beynim yıkanmış ya da onun gibi bir şey ve...
Somewhere along the line it will get easier.
Bir süre sonra daha da kolaylaşıyor.
See, somewhere along the line, I veered off into the abyss... but I've managed to claw my way back.
Bak, yolda bir yerde, uçuruma sürüklendim ama tırnaklarımla geri çıkmasını da bildim.
Where I actually... said to a journalist somewhere along the line... that I had written about Janis Joplin.
Janis Joplin ile ilgili yazdığımı söyleyerek... boşboğazlık yapmıştım.
Somewhere along the line. He made a choice.
Hayatında bir yerlerde bir seçim yaptı.
Somewhere along the line, I started hurting the people closest to me.
Görünüşe göre, bana en yakında olan insanları incitmeye başladım.
Maybe somewhere along the line you just forgot who you were... before you become one.
Belki yolun bir yerinde bu duruma gelmeden önce nasıl biri olduğunu bile unutmuştun.
YEAH, SOMEWHERE ALONG THE LINE I JUST FORGOT ALL THE GOOD THINGS.
Tercih hakkım varsa...
It's kind of hard for me to tell you this but I'm afraid there's been a misunderstanding somewhere down along the line.
Bunu size söylemek benim için çok zor fakat korkarım baştan beri bir yerlerde yanlış anlama oldu.
'It would be a simple matter to move the children'but someone somewhere along the bureaucratic line is saying no.'
'Uçaklar çocukları çıkarmak için iyi bir yol olabilir. 'Ama bir yerlerde bazı kişiler, bürokrasi "hayır" diyor.'
'Lt would be a simple matter to move the children'but someone somewhere along the bureaucratic line is saying no.'
'uçaklar çocukları çıkarmak için iyi bir yol olabilir'ama biryerlerde bazı kişiler, bürokrasi "hayır" diyor.'
Somewhere along the line, you just lose the butterflies.
- Yaşlanmanın en kötü tarafı da bu. Yaşın ilerledikçe, bir yerde o pır pırı kaybediyorsun.
And as for my part, I've realized that somewhere along the way we crossed a line... where... pulling down your pants in public is really no longer that funny.
Bana gelince, fark ettim ki toplum içinde pantolonunu indirmekle çizgiyi biraz aştım ve bu artık komik olmaktan çıktı.
He was there - the warhead damage should be somewhere along this line.
Kurban oradaymış. Savaş başlığının verdiği hasar bu hat üzerinde olmalı.