English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Spare us

Spare us Çeviri Türkçe

387 parallel translation
Spare us your jokes
Esprilerini kendine sakla.
Spare us this last. This last?
Evliliğimizden geriye biraz dürüstlük kalsın hiç değilse.
Spare us.
Düş yakamızdan.
- Spare us your moral judgments.
- Ahlak yargılarını kendine sakla. - Evet.
Spare us your asides!
Lütfen yorumlarınızı bize söyleyin!
Whether to spare us the enemy uniform to make us forget or to get to know the man?
Yoksa düşman üniformasını görmemek bize bunu unutturuyor ya da onu tanıma isteği mi uyandırıyordu?
Spare us the details, Colonel.
Detayları boş verin, Albay.
Mr. Tatum, could you spare us a few moments, please?
Bay Tatum, bize birkaç saniyenizi ayırabilir misiniz lütfen?
Could you spare us a moment?
Bir dakika bakabilir misin?
I would've done it tonight, only I wanted to spare us the humiliation in Mr. Vinton's presence.
Bunu bu gece yapacaktım, ancak Mr. Vinton'ın huzurunda kendimizi küçük düşürülmekten kurtarmak istedim.
We thank thee, O, Lord, our God, that in thy infinite mercy thou hast again seen fit to spare us.
Sonsuz merhametinle bizi tekrar bağışlayan sana şükrediyoruz Tanrım.
Please spare us!
Lütfen bırakın bizi!
Spare us!
Bırakın bizi!
Can you spare us a moment?
Biraz görüşebilir miyiz?
Shut not thy merciful ears to thy prayers... but spare us, God most mighty.
Bağışlayan kulakların bu dualara kapalı olmasın. Bunu bizden esirgeme Tanrım, en kudretli olan...
If you could spare us a few eggs, we'd be glad to pay for them.
Eğer birkaç yumurta verebilirseniz, memnuniyetle bedelini öderiz.
It will spare us both embarrassment.
Bu ikimizide utançtan kurtarmış olacak.
Father in heaven, spare us from these men of great evil, who live by terror and bloodshed, and whose only law is the law of the gun.
Father in heaven, terör ve kanla yaşayan bu adamların kötülüklerinden bizi koru, onların tek kanunu silahın kanunudur.
Please spare us.
Lütfen bizim canımızı bağışlayın.
Spare us the jokes, Palmer, I don't have Colonel Ross's sense of humour.
Şakalarını sakla, Palmer, Albay Ross'un mizah anlayışı bende yoktur.
If you spare us, I can help you.
Canımızı bağışlarsanız size yardım edebilirim.
Can you all spare us some drinking water?
Bize biraz içecek su verebilir misiniz?
Spare us your jokes.
İşin gücün soytarılık.
You can spare us your stupid superstition!
Hele ki bugün gibi kutsal bir günde! Aptalca batıl inançlarını kendine sakla!
Just spare us our horses this time.
Ama bu kez atlarımızı bize bırakın.
I won't take it. Spare us the protection fee for 10 days
Para almayacağım, Onun yerine 10 gün haraç ödemeyelim!
Perhaps it will understand and spare us from all these apparitions.
Belki ( Okyanus ) bizi anlar ve o can sıkıcı hayaletlerden kurtarır.
Spare us!
Acıyın bize!
She needs to come along on Sunday to spare us from nagging!
O da evde kalsın dedim. Böylece Pazar akşamı bizimle yemeğe gelebilir.
Spare us the soap opera.
TV dramlarına dönüştün.
Do spare us your impoverished witticisms, Mr Pierce.
Zavallı şakalarınızı bizimle paylaşın, Bay Pierce.
Please spare us your cheap sarcasm.
Lütfen ucuz alaylarınız dan kurtulalım.
- Spare us your examples.
- Senin örneklerin bize uymaz.
Spare us the fancy pirouettes! I see you've allowed for the captions.
Uçağı tek bacaklı balerine bırak üst yazılar için yer ayırdığını görüyorum.
Can't you spare us both that unpleasant experience?
Neden bizi bu nahoş durumdan kurtarmıyorsun?
Persuade him to spare us all and give himself up.
Belki onu teslim olmaya ikna edersen hepimizin hayatı kurtulur.
Too slow for us nowadays because the faster we're carried, the less time we have to spare.
Günümüzde bizim için çok yavaş, çünkü ulaşımımız çok daha hızlı idareli kullanmamız gereken, daha az zamanımız var.
Sergeant Murdock, I want you to locate suitable quarters for all of us, and see that the spare canteens and the packs are placed in whatever quarters you choose for me.
Çavuş Murdock, herkezi uygun bir yere yerleştirmeni istiyorum... ve yedek erzak paketlerini gör... onları benim adıma seçtiğin uygun bir yere koy.
Forgive my slow-wittedness, Skipper... but are thee asking us to spare this sweet-smelling toad?
Benim kıt akıllıIığımı bağışlayın, Kaptan, fakat bu tatlı kokulu kurbağayı esirgememizi mi istiyorsun?
He's going to spare no effort to get us out of this country quickly.
Bizi, bu ülkeden en kısa sürede çıkarmak için, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaktır.
And I was wondering if you had anything you could spare for us.
Bize bağışlayabileceğin bir şey var mıydı diye merak ediyordum.
I can't spare anyone to take you back to Fort Linton. You're riding with us, too.
Hiçkimseyi seninle birlikte Fort Linton'a göndermiyorum.
- They didn't spare us.
- Bizi es geçmediler.
Spare us!
Eğer bunları söyleyeceksen, biliyorum!
The county magistrate has to come and... Tell us himself that he will cut our provisions lfyou still act so stubborn, we'll break in We're ordered to spare no mercy for you guys one step further and I'll kill her
önce bölge hakimi gelip... vergileri indireceğini söylemeli böyle davranırsanız, zor kullanırız hiç merhamet göstermememiz emredildi bir adım atarsanız, kız ölür
This will allow us three seconds to spare in which to revive him.
Onu yeniden yaşama döndürmek için bize üç saniye kalacaktır.
- Spare us the details.
Size nasıl anlatsam, kendisi...
GIVE US A FAG OR I'LL GO SPARE.
Bir sigara versene.
"Shut not thy merciful ears to our prayer " but spare us, Lord most holy, " O God most mighty,
Merhametli kulaklarını dualarımıza kapatma ve bizi koru yüce Tanrım her şeye kadir Tanrım..... sonsuz adaletin tek sahibi ulu kurtarıcımız son saatimizde senden uzak düşmenin acısını bize yaşatma.
Can you spare us 2 francs?
Bana iki frank verebilir misiniz?
You let us warm ourselves... any spare food we pay you twice the cost for the trouble!
Biraz ısınmamıza izin ver, ve fazla yemek varsa ederinin iki katını veririz!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]