English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / Tear it up

Tear it up Çeviri Türkçe

325 parallel translation
I want you to tear it up.
Onu yırtıp atmanı istiyorum.
I wish I could tear it up now before anybody reads it, but I can't.
Hiç kimse okumadan yırtıp atmayı isterdim, ama bunu yapamam.
I didn't say I wouldn't tear it up.
Yırtmayacağım demedim.
I could still tear it up.
Yine de yırtabilirsiniz.
Oh, well, then tear it up.
Ah, aç o zaman.
Tear it up. - He goes to prison if he doesn't get it.
- Eline geçmezse hapse girermiş.
They put it on the bill, I tear it up. Very convenient.
Hesabıma yazarlar, ben yırtıp atarım.
- I'll tear it up.
- Yırtıyorum.
- Tear it up.
- Yırt gitsin.
- As adjutant, I'll tear it up!
- İdareci olarak, yırtıp atıcam!
Take it back, George Merry, and tear it up.
Bunu al, George Merry, ve yırt.
Tear it up, Mark, no hard feelings.
Yırtıp at, Mark, gücenmek yok.
I have a paper addressed to you, sir. Tear it up.
- Size yollanmış bir kağıdım var efendim.
It didn't need any fixing. Tear it up.
- Hiç düzeltilmeye ihtiyacı yoktu.
Tear it up, rails and ties.
Rayları da, traversleri de sökün.
Read it and tear it up.
- Oku, sonra da yırt at.
~ ~ [girl singing] I'd tear it up.
Ben izin verirdim.
If that's for me, tear it up.
Banaysa, atlat gitsin.
– Get my shirt... and tear it up and wrap up my right arm.
– Gömleğimi al... ağlamayı kes ve sağ kolumu sar.
I promise I'll tear it up.
Söz veriyorum yırtıp atacağım.
- Just tear it up?
- Unutayım gitsin mi?
Tell me, without witnesses, that Costello wasn't here that night, and I'll tear it up.
Bana, o gece Costello'nun burada olmadığını söyle, ve ben de yırtıp atayım.
Shall I tear it up?
Yırtayım mı?
Yes, tear it up, do.
Evet, yırt.
I'll tear it up, I promise.
Yırtacağım, söz.
I might as well tear it up!
Yırtıp atmak istiyorum!
- Tear it up?
- Yırtıp atmak mı?
Then I can tear it up.
O halde yırtabilirim.
- I won't tear it up.
- Gözyaşı dökmeyeceğim.
Oh, just tear it up.
Oh, yırt at yeter.
You can tear it up if you want to.
İsterseniz yırtıp atabilirsiniz.
I'll tear it up.
Söz veriyorum.
I think if that report would jeopardize your career and make you unhappy, then, by all means, tear it up.
Eğer bu kariyerini mahvedecek ve seni de mutsuz yapacaksa, o zaman onu yok et.
Tear it up!
Onu parçalayacağım!
I hate writing. Besides, she'd just tear it up.
Yazmaktan nefret ederm.
Tear it up.
Parçala.
Tear it up?
Parçalayım mı?
You better beat it or they'll tear you down and put up offices.
Sizi yıkıp yerinize bürolar dikmeden gidin buralardan.
Woot weep, woot fight, woot fast, woot tear thyself, woot drink up poison, eat a crocodile? I'll do it!
Ağlayacak mısın, dövüşecek misin, oruç mu tutacaksın, kendini mi parçalayacaksın, sirke mi içeceksin, timsah mı yiyeceksin?
But eyes watching for trouble have noticed a little tear that must be patched before the searching fingers of the wind can rip it into a disaster, before the giant can stand up and stretch over his feast of colour and laughter.
Gözler çadır bezinde delik arar. Ufak bir yırtık bile farkedilir. Rüzgarın duyarlı parmakları
Just tear up the deed to a palace I've inherited... and forget all about it... without so much as laying eyes on the property.
Bana miras kalan bir yerden vazgeçeyim ve bu yerde o kadar insanı gözü varken unutup gideyim.
In your opinion, Colonel, in such a condition, can a man tear his shirt up, make a rope out of it, and hang himself from a window?
Sizin görüşünüze göre, Albay Bu durumdaki bir insan gömleğini yırtıp bir ip yapabilir ve kendisini onunla asabilir mi?
It could tear up the crankshaft.
Krank milini kopartabilir.
Jean-Paul, don't scratch yourself, you'll tear your skin to shreds give up writing, Jean-Paul, it won't do any good.
Jean-Paul, kaşınma, lime lime edeceksin tenini yazmayı bırak, Jean-Paul, hiçbir faydası olmaz.
That's right, tear it all up!
Tabii ya, her şeyi paramparça edin!
Mr. Bates if you had anything of value in your room I'd go up there right now and tear it to bits.
Mr. Bates odanızda değerli bir eşyanız olsaydı hemen şimdi gider, onu parça parça ederdim.
She kept it secret, so let's tear up her contract.
Bana göre anlaşmasını iptal etmek lazım.
You tear off half of the nail, bruising the spots where it is attached to the flesh ; you tear away the cuticle nearly all the way back to the top joint until beads of blood start to appear, until your fingers are so painful that, for hours, the slightest contact is so unbearable that you can no longer pick things up and you have to go and immerse your hands in scalding hot water.
Tırnağının yarısını koparıyorsun, etine tutunduğu yerden sökerek kaldırıyorsun ölü derileri artık kanayana parmakların saatlerce en ufak temasta hiç bir şeyi tutamayacak, artık dayanamayıp elini sıcak suya sokacak derecede acıyana kadar.
It will be sold, split up... they will tear down this house to make one of those ugly skyscrapers full of holes
Satılacak, parsellenecek... Delikleri betonla doldurulmuş şu korkunç şeylerden... birini yapmak için bu evi yıkacaklar.
Why don't we tear up the Portuguese documents and just let everything be as it was.
Neden Portekiz belgelerini yok etmiyoruz, böylece her şey eskisi gibi olur.
It was.. .. unusual for you to cut to yourself when you tear up..
Sadece senin ağlarken görüntü vermen alışılmadık bir şey ve sanırım...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]