That helped Çeviri Türkçe
2,734 parallel translation
Bet that helped you get the ladies.
Kesin kız ayarlamana yarıyordu.
My dad passed away, and the only thing that helped me through was the thought that I would be with him again, maybe on an astral plane, maybe back here.
- Babam öldü ve tekrar onunla beraber olabileceğim düşüncesi bana çok yardımcı oluyor. Belki ruhlar aleminde, belki de burada.
Then I want to learn how to punish every person that helped destroy her...
O zaman onun mahvedilmesinde katkısı olan her insanı nasıl cezalandıracağımı öğrenmek istiyorum.
I imagine it was that kind of thinking that helped you justify Samantha's murder.
Galiba Samantha'nın cinayetini vicdanınıza sığdırmak için de bu düşünceye sığındınız.
Haley is the one that helped me break the sire bond.
Haley bana efendilik bağını koparmamda yardım etti.
You're the oppa that helped me with the stuff with the law.
Sen bana yasal işlerde yardımcı olan oppaymışsın.
I read that he helped petition the federal government to designate most of this land as a National Preserve.
Bu arazinin koruma alanı olması için federal hükümete dilekçe verdiğini okudum.
- You helped with that case too?
- O davada da mı yardım ettin?
I thought that if I helped her, she would return me to my world.
Ona yardım edersem beni kendi dünyama göndereceğini düşündüm.
I think I know what the accelerant was that burned him this badly, helped that fire along.
- Sanırım onun böyle kötü yanmasına, yangının sürmesine yardımcı olarak ne kullanıldığını biliyorum.
I just helped my dad after a sex injury, so, that happened.
Az önce bir seks sakatlığı sonrası babama yardım ettim.
And she... helped until she realized that you were destroying this wilderness.
Ve sana yardım etti ta ki... vahşi doğayı mahvettiğini fark edene kadar.
He had damage to his brain, and if he had accepted that fact, I could have helped save him.
Beyninde bir hasar vardı ve eğer bu gerçeği kabul etseydi kurtulmasına yardım edebilirdim.
I helped set up a clinic in that area years ago.
Bir kaç yıl önce orada bir kliniğin açılmasına yardım etmiştim.
It helped to have people that go along with it or will fit the bill.
Bizi sevecek insanlar edinmemize epey yardımı oldu.
That story actually helped.
Hikâyen yardımcı oldu cidden.
Your parents will always know that they helped mom to her feet.
Sizinkiler daima annemin ayağa kalkmasına neden olduklarını bilecek.
I heard that you helped me get back into the Athletic Club.
Atletizm takımına alınmam için bana yardım etmişsin.
I'm losing the man that you helped me become.
Senin sayende olduğum kişi benden uzaklaşıyor.
Nobody's helped him. You know, the key to not going crazy is that you help a patient, and when they're feeling better, you stop.
Bir hastayla ilgilenirken durumun kötüye gitmemesinin anahtarı kendilerini daha iyi hissettiklerinde durmaktır.
My friends were impressed that you helped us with our little prison break.
Arkadaşlarım küçük hapisten kaçırma olayımızda bize yardım etmenden etkilendiler.
Do you know how much trouble I would get in if anyone found out I helped the guard with that prisoner escape?
Eğer muhafızlara hapisten adam kaçırmalarına yardım ettiğimi biri öğrenirse başıma ne dertler açılacağını biliyor musun?
Do you have any idea how much trouble I would get in if people found out that I helped the guard with that prisoner escape?
Eğer muhafızlara hapisten adam kaçırmalarına yardım ettiğimi biri öğrenirse başıma ne dertler açılacağını biliyor musun?
So that prisoner transfer that you helped Jordan with. That was really an escape?
Jordan'a yardım ettiğin şu mahkûm transferi gerçekten de bir kaçırma mıydı?
I mean, that bakery for dogs sponsored a team, and it really helped their business.
Yani, birkaç sene evvel köpeklere çalışan bir fırın, bir takıma sponsor oldu. Ve cidden faydasını gördüler.
You should thank me, that I helped to prove the true love of Thana and Nok.
Bana teşekkür etmelisin ben Thana'nın Nok'a olan gerçek aşkını kanıtlamasına yardım ettim.
And in the Qur'an, we read that Ishmael helped Abraham to build a house of God at a place called Bakkah.
Ve Kur'an'da yazılana göre, İsmail İbrahim'e Bekke adındaki yerde Allah'ın evini inşa etmesi için yardım etmiş.
And you know, I thought that you would have known more about being an underdog after you helped us win nationals and had a retarded baby, but you...
Ve ezik olmanın ne demek olduğunu anladın sanmıştım. Ulusal yarışmayı kazanmamıza yardım ettin, geri zekâlı bir bebeğin oldu ama sen- -
I was gonna see you guys for a while. But one thing that's helped is knowing that I'm leaving you in good hands.
Ama sizleri emin ellere bıraktığımı bilmek içimi rahatlatıyor.
That really helped
Gerçekten çok yardımcı oldu.
You like my aunt That's why you helped us, right?
Teyzemi seviyorsun, bu yüzden bize yardım ettin değil mi?
That is why the Purple Dragon helped you.
İşte bu yüzden Mor Ejderhalar size yardım etti.
I would like it to be known in the medical community that I helped train you.
Tıp camiasında yetişmenize yardımcı olan kişi olarak bilinmek isterim.
Since you helped me out with that, I'll treat you to some cola. Let's go.
Bana bunları taşımam için yardım ettin, karşılığında sana cola alacağım Hadi gidelim.
That's one of the corrupt cops who helped harbor Briggs while he was on the lam for 15 years.
15 yil kaçak hayati yasarken Briggs'in saklanmasina yardim eden polislerden biri bu.
Look, I can't believe we're even talking about this! Schmidt just helped us get through that giant blender back there!
Schmidt daha az önce o dev pervaneden geçmemize yardım etti.
You've withheld information that could have helped the police solve the case.
Özel Birime faydası olabilecek bilgilerin üstünü örttün.
I helped make that decision.
O kararın alınmasında benim de katkım oldu.
And you drove her and Tommy into the city and helped her put his body in that Dumpster. Why would she hurt him?
Annen ve Tommy'yi çöplüğe götürdün ve onu orada bıraktınız.
Well, he's also convinced that he helped those people that he killed.
Öldürdüğü insanlara yardım ettiğini de sanıyor.
You made that abundantly clear when you helped Ivy enact her revenge at the auction.
Ivy'e açık artırmada intikamını sahnelemek için yardım ederken bunu bol bol belli ettin.
I personally admit that I have helped him in some aspects.
Bazı durumlarda ona yardım ve yataklık ettiğimi itiraf ediyorum.
I gave my business card to those guys when we helped Yi Soo at that cafe.
Yi Soo'ya yardım ettiğimiz gece, kafede kartvizitimi vermiştim adamlara. Hatırlıyor musun?
If we want to ask Pro Hong for a booking, we need to emphasize that we helped.
Kayıt için Hong Pro'ya sormak istersek, yardım ettiğimizi belirtmemiz gerekir.
He told me he'd rig the contest so that Hope could be the little pilgrim if I helped him prove you've been cheating all these years.
Eğer bunca yıldır hile yaptığını kanıtlamasına yardımcı olursam yarışmaya hile karıştırıp Hope'u küçük gezgin yapacağını söyledi.
Jeremy helped me grow that crop.
Jeremy bu mahsulü yetiştirmeme yardım etti.
That information helped a lot.
Bu bilgiler bana oldukça yardımcı oldu.
That would have helped a lot.
aslında bu yaptığı da faydalı oldu diyebiliriz.
Why do you think she helped you secure that loan?
Niye borcunuzu sağlama aldı sandın ki?
All right? I am doing this as a favor for the label that I helped create.
Bunu, oluşmasına yardım ettiğim şirkete iyilik olsun diye yapıyorum.
But our lieutenant at the time... He did something that really helped us out.
Ama o zamanki başçavuşumuz bize faydası dokunacak bir şey yaptı.
helped 17
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that is not fair 93
that sounds great 436
that is so sweet 227
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319
that sounds great 436
that is so sweet 227
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319