That room Çeviri Türkçe
12,653 parallel translation
- You'd think being stuck inside that room with all those buttons and lights and switches you'd have enough.
- Bu odanın içine tıkılıp kalmayacağını düşünürsün Düğmeler, ışıklar ve anahtarlar.
Like everyone else in that room.
Tıpkı odada ki herkes gibi.
That room's not on the floor plan and it's bugging me a little bit.
Bu oda kat planında yok. beni biraz rahatsız ediyor.
How do we get you back in that room when it's half a mile straight up?
800 metre tepemizdeki bir odaya nasıl geri döneceğiz?
We go upstairs in that room at night, I fall down on you and try to blast a hole into forever.
Gece yukarıdaki o odaya çıkıyoruz, üzerine çıkıyorum ve sana sonsuzu yaşatmaya çalışıyorum.
"Don't go in that room."
"O odaya girme."
That notebook contained everything from a free energy system to so called death ray. Within an hour of his death, the United States government seized everything in that room. But somebody else got there first and the notebook was gone.
ve onu da New Yorker Otelindeki kasasına kilitlemiş o defterde bedava enerji sisteminden ölüm ışınına kadar her şey varmış ölümünden sonra bir saat içinde, Amerika birleşik devletleri hükümeti... o odadaki herşeye el koymuş ama birisi oraya önce gitmiş ve defter kaybolmuş
And you can go in that room.
Ve şu odada doldurabilirsiniz.
Mrs kolbein, do not leave that room.
Bayan Kolbein, o odadan ayrılmayın.
Mrs kolbein, do not leave that room!
Bayn Kolbein, o odadan sakın çıkmayın!
They're going into that room we were in.
Bizim olduğumuz odaya giriyorlar.
I'd have killed every man in that room to live just one more hour in her eyes.
Onun gözlerine fazladan bir saat daha bakmak için bu odadaki herkesi öldürürdüm.
We've just received an update that the Vice President has moved to the war room of the White House and has put several state's National Guards on alert and possible deployment.
Başkan Yardımcısı'nın yeni bir güncelleme aldık. Beyaz Saray'ın savaş odasına taşındı. Ve birkaç eyaletin Ulusal Muhafızlarını tetikte ve devreye sokmuştur.
I was upstairs, David, I was locked in that little room in the attic.
Yukarıdaydım, David, kilitli kaldım. Çatı katındaki o küçük odada.
I wanted to ask you about this little room that I found in the attic.
Ben sadece... Ben sana sormak istedim Tavan arasında bulduğum bu küçük oda.
So, confined to a room much like the one you described, tended to only by the parents or perhaps a trusted servant, that boy or girl would spend their lives, however long those might be.
Yani, bir odaya kapatılıp sadece ailesi ya da güvenilir hizmetçiler tarafından bakılır erkek kız fark etmez ne kadar uzun olursa olsun ömürlerini orada geçirirlermiş.
Well, I suggest that you get somebody to show us to our room now or I will vomit!
Ben de bizi odamıza götürecek birini ayarlamanızı rica edeceğim, hemen! Yoksa kusarım!
Tell her you're rooming with me and I've already got plans to take the room. - That's good.
Benimle beraber kaldığını ve gece odayı benim meşgul edeceğimi söyle.
That kind of religious ecstasy is wonderful, but back in the quiet of one's own room, it seems as remote as Spitsbergen.
Böylesine dini bir coşku harika, ama birisinin odasındaki sessizliğe bakacak olursak bu olay en az Spitsbergen kadar uzak kalır.
I can't go into that delivery room with you.
- Anne, geleceğini hiç söylemedin. - Sürpriz! Geleceğinden hiç haberim yoktu.
I'm suggesting that your son gets out of the living room.
Oğlunun odasından çıkması gerektiğini söylüyorum.
You know, of the son that used to come into your room at night when he was scared.
Eskiden oğlunun korktuğunda gece odana gelmesi gibi.
That was him in my room.
Odamdaki oydu.
Oh, and, Alberto, call that motel on 287, get us a room.
Ve Alberto 287 sokağındaki moteli arayıp bize bir oda ayarla.
Yeah, that used to be my room.
Evet, eskiden benim odamdı.
That's what Papa call it. "Cory's room."
Babam öyle derdi. "Cory'nin odası."
That's what I'd do if I had a panic room.
Panik odam olsaydı ben öyle yapardım.
Yeah, the one that was in my room!
Evet, odada bıraktığım!
Or I was thinking that maybe you and I... Would stay in the same room.
Belki sen ve ben aynı odada... kalırız diye düşünmüştüm.
Plus, I think Mr. Finnegan set up a room downstairs for that.
Ayrıca, bunun için Finn aşağıda oda ayarlamıştı diye hatırlıyorum?
We don't got a lot of room, so if you don't make it, we're gonna need that uniform back.
Çok fazla yerimiz yok, ama eğer yapmayacaksan, O formaya ihtiyacımız olacak.
That bloody thing went clear across the room.
Komodin resmen odanın diğer ucuna hareket etti.
Well most of the activity centred in this room, we were quite afraid that someone might get hurt, that's why we kept it locked.
Etkinliğin çoğu bu odada gerçekleşti. Birinin yaralanabileceğinden korktuk. Bu yüzden kilitli tutuyoruz.
Don't you think it's a little convenient that she just happens to fake an incident in the one room in the house, that had a video camera pointing at it?
Evde kameranın çektiği tek odada numara yapması ayarlı gibi değil mi?
You still have a room for yourself, that's it.
Hala kendine ait bir odan var.
- So she claims, but I watched her fiddle with her purse in the waiting room when I went out to get her, and she wouldn't have been able to do that with what she was describing.
- Öyle söylüyordu. Ama ilk çağırdığım sırada bekleme salonunda çantasıyla oynadığını gördüm ki anlattığı şeyler gerçek olsa bunu yapması mümkün olamazdı.
So, that night, when he came into my room, I told him that I was going to go tell my mother what he had been doing to me.
Neyse bir gece odama geldiğinde bana yaptığı tüm şeyleri anneme anlatacağımı söyledim.
This is a replacement for that ugly, hideous couch in your living room.
Bu çirkin, korkunç kanepenin yerine geçti. Oturma odasında.
Like, we would go out and do things and do activities, and now I spend more time with your roommate, sitting on that disgusting couch in your living room, than I do with you.
Gibi biz dışarı çıkıp işleri yaparız Ve faaliyetlerde bulunmak, Ve şimdi oda arkadaşımla daha fazla vakit geçiriyorum,
That is me brother's room.
Burası kardeşimin odası.
Or... A room in that really cool upstairs area.
Ya da yukarıdaki o güzel mekânda bir oda.
She got the mail that day and opened up her report card with great anticipation of receiving money from her good grades and she didn't wanna talk to me, so she ran to her room and locked herself upstairs,
Bu tarz provokasyonlar bazen yardım çığlığı anlamına gelebiliyor. - Yardıma ihtiyacınız var mı? - Onun yardıma ihtiyacı yok.
That's because he's sitting right in front of me here in the safe room, jackoff.
Çünkü adam güvenli odada karşımda oturuyor gerizekalı.
If that came into my room, I don't think I'd come back.
Eğer benim odama girseydi bir daha oraya dönmezdim.
I could make some joke about there not being enough room to swing a cat but I don't think Bob would like that.
Kedinin bile sığmayacağı kadar kalabalık olmasıyla ilgili şaka yapardım ama Bob'un bundan hoşlanacağını sanmıyorum.
We were really hoping that you would pick the paint color for the room and, you know, just make the room your own, really.
Umuyorduk ki odanın rengini sen seçersin ve işte, bilirsin, sadece senin odan olur.
If they start fighting in that back room and tear shit up,
Eğer o arka odadaki dövüşmeye başlarlarsa ve gözyaşı bıraksa,
You're gonna have to work that magic in my room.
O büyü odamda çalışmak zorunda kalacaksın.
Jenny, I must insist that you wait in your room and try to calm down.
Jenny, odanda beklemende ısrar etmeliyim Ve sakinleştirmeye çalışın.
That's my room.
Benim odam.
Down there, that's the living room.
Aşağısı, oturma odası.
room 1000
rooms 83
roommate 60
roomie 108
roomies 23
room for one more 22
room number 25
roommates 31
room service 204
room apartment 20
rooms 83
roommate 60
roomie 108
roomies 23
room for one more 22
room number 25
roommates 31
room service 204
room apartment 20
room clear 21
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that is not fair 93
that sounds great 436
that is so sweet 227
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319
that sounds great 436
that is so sweet 227
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319