That says Çeviri Türkçe
17,058 parallel translation
- Is there anything in the literature that says that going Niffin is reversible? - Nothing says that it isn't.
Kaynakta Niffinlerin geri döndürülebilir olduğuyla ilgili bir şey var mı?
We've been monitoring his communications and we just got credible intel that says he's got hitters crossing the border right now to kill you and your family.
Haberleşmelerini takip ediyorduk ve şu anda seni ve aileni öldürmek üzere yola çıkmış tetikçileri olduğuna dair istihbarat aldık.
That says I'm supposed to be inside that carriage.
- Kâğıtta arabanın içinde yolculuk etmem gerektiği yazıyor.
Carol's the one that says "Hashtag" everything.
Carol her şeye hashtag diyen.
That says "liberty to slaves."
- Burada "kölelere özgürlük" yazıyor.
That says "liberty to slaves."
Bunda "kölelere özgürlük" yazıyor.
True or not... the legend says that once they have the Black Sky they'll be capable of anything.
Gerçek veya değil, efsaneye göre Kara Gök ellerine geçince her şeyi yapabileceklermiş.
It's just that I know that we can't last. Says who?
Sadece ilişkimizin devam etmeyeceğini biliyorum.
Whoever shot him knew about Palmetto, but he says that no one should have known he was there.
Onu vuran Palmetto'dan haberdardı ama kimsenin, onun orada olduğunu bilmemesi gerekiyormuş.
Well, the truth will set you free... isn't that what your beloved book says?
Gerçek sizi özgürleştirecek. Sevgili kitabınız böyle demiyor mu?
M.E. says that the poisoning happened about 90 minutes before he fell, which puts him squarely at the restaurant.
Adli tabip düşmesinden 90 dakika önce zehirlendiğini söylüyor. Bu da restoranda gerçekleştiğini gösteriyor.
Well, he says that now that we're back into each other's lives, he'll visit me of course, but there's nothing urgent keeping him here in National City.
Artık birbirimizin hayatına döndüğümüz için tabii ki ziyarete geleceğini söyledi. Ama National City'de kalmasını gerektiren mühim bir şey yok.
See, that's where our perspectives start to diverge, Ruiz... because the evidence says otherwise.
Bu noktada bakış açımız ayrılıyor, Ruiz. Çünkü kanıtlar aksini gösteriyor.
Okay, it says here that Tamika Weaver was talking to someone on a pre-paid cell 15 minutes before she and her baby were shot to death.
Tamam, burada diyor ki, Tamika Weaver, o ve bebeği vurulup öldürülmeden 15 dakika önce, kontörlü cep telefonu olan biriyle konuşuyormuş.
Flynn : Buddha freaks and says, "what are you doing hanging out with that cop?"
Buda çılgına dönüp, "o polisle takılarak ne yapıyorsun?" diyor.
- Blue. Of course, nothing says that Barnes has to show up in the same vehicle that picked him up at County.
Elbette Barnes'ın, onu İlçe Hapishanesi'nden alan araçla gelmek zorunda olduğunu söyleyen yok.
So Natasha says, "Here's a pen," you might add to that.
Natasha "işte bir kalem." Diyor. Buna ekleyebilirsiniz.
So then he says, "That's how it goes."
Demek ki "O nasıl gidiyor" diyor.
Miss Patricia says that nobody will make fun of me anymore when The Beast comes!
Bayan Patricia, Canavar geldiğinde kimsenin benimle alay edemeyeceğini söyledi.
She says that everyone will see how amazing I am and then all of the silly mistakes, they won't matter anymore.
Ne kadar muhteşem olduğumu herkesin görmesi gerekiyormuş ve yaptığım tüm o aptalca hataların artık hiçbir önemi kalmayacakmış!
He says that it helps.
Ona yardımcı olduğunu söyler.
This says you're a promotions manager. Is that right?
Burada tanıtım müdürü olduğun yazıyor.
The legend says that Jesse was trying to recruit Billy the Kid.
Efsaneye göre Jesse, Billy the Kid'i işe almaya çalıştı.
Says he's a Magician. That's- -
Sihirbaz olduğunu söylüyor.
It says here that an ancient Egyptian hunter from the town of Meir managed to "bury a plague, ending its terrible reign forever."
Burada "Mısırın Meir şehrinden gelen Kadim bir avcının salgını sonlandırıp, dehşet verici hükmünü sonsuza kadar bitirdiği yazıyor"
The report says that they caught the killer.
Rapora göre katili yakalamışlar.
Connor says that there are machine guns stationed out here.
Connor'ın dediğine göre burada yerleştirilmiş makinalı tüfekler var.
Otto says that it's going to work with her, that he's close with her.
Otto kızın onunla yakınlığı olduğundan üzerinde işe yarayacağını söylüyor.
But you're Otto Goodwin, and everyone says that you're a genius.
Ama sen Otto Goodwin'sin, ve herkes senin bir dahi olduğunu söylüyor.
Now, that egghead at the house, he says like five times a normal man.
Evdeki yumurta kafa normal bir insandan beş kat daha güçlü olduğumu söylüyor.
Says here that you put cuffs on the one with the knife.
Burada bıçaklı olanı senin kelepçelediğin yazıyor.
She says that Wally has changed.
Wally'nin değiştiğini söyledi.
Mary told me that she could trace the money during a transfer, so maybe Wally goes back to Jasper, says he wants more money or he'll turn him in.
Mary bana paranın izini transfer boyunca sürebileceğini söylemişti. Bu yüzden belki de Wally Jasper'a gider. Daha çok para istediğini yoksa onu polise vereceğini söyler.
There's a lot of things that I should have probably done with my life, but that timer says we have 4 minutes left.
Hayatımda yapmam gereken muhtemelen bir sürü şey var. Ama zaman ölçer dört dakikamız kaldığını söylüyor.
That first day, after I beat the crap out of him, he says to me, his mouth all full of blood,
O ilk günde onun canına okuduktan sonra..... bana ağzı kanla doluyken dedi ki...
Garret says that it's meant to be played loud.
Garrey bu şarkının yüksek sesle çalınmasının fıtratında olduğunu söyledi.
If he says she's the one behind that heroin, then we need to act on it.
Eğer eroinin arkasında o olduğunu söylüyorsa harekete geçmemiz lazım. Uyuşturuculara son vermek istiyorsunuz.
You ask me to accept that Stephan is responsible for Catherine's threat because Catherine says so?
Benim Stephan'ın Catherine'in tehdidinden sorumlu olduğuna Catherine söyledi diye inanmamı mı bekliyorsun yani?
But I know everyone says that you left your old school because - I don't know, you were fighting all the time.
Ama biliyorum, herkes eski okulundan, ne bileyim, hep kavga ettiğinden ayrıldığını söylüyor.
Well, I did confirm that a boy by the name of Liam Connors, who'd be about 20 now, went to Watauga High School in Boone, just like it says on the résumé.
Tıpkı özgeçmişte söylendiği gibi, şu anda 20 yaşlarında olması gereken, Boone'de Watauga High School'a giden... Liam Connors adında bir çocuk olduğunu doğruladım.
This says that the Carsons were taken from a crowded market without attracting any attention.
Carson'lar kalabalık bir pazardan dikkat çekmeden kaçırılmış.
Sophie says, uh... says that you don't enjoy visiting with your grandchildren anymore?
Sophie'nin dediğine göre artık torunlarının seni ziyaret etmesinden hoşlanmıyormuşsun.
Luke here says there's something inside you, something that made you do... what you did.
Luke, içine bir şey girdiğini söylüyor. Yaptığın şeyi sana o yaptırmış.
That's what the Bible says, anyway.
İncil'de böyle diyormuş en azından.
You know, my therapist says that revenge doesn't give you any real satisfaction, but clearly she's an idiot because this feels really, really good.
Psikologum intikam gercek bir tatmin vermez diyor kendisi gercekten tam bir aptal. cunku bu cidden, gercekten harika hissettiriyor.
But first, the law says that I got to fix things so that you don't wander off no more.
Ama öncelikle yasalara göre işleri yoluna koymam gerek. Ki artık kendi başına dolaşıp durma.
Her mother knows for sure, and that's what she says.
- Elbette annesi biliyor ve böyle söylüyor.
I'm good, uh, as my coach says, horizontally and vertically. What does that even mean?
Yaşam koçumun da dediği gibi hem yatay hem dikey olarak iyi durumdayım .
I like the mom, and everybody says that you and the dad have a lot in common.
Çocuğun annesini seviyorum ve herkes babayla çok ortak noktanız olduğunu söyledi.
He says that there's a young couple from his church and that this woman offered to help bring over their family, because she has access to boats and that she would be willing to do it for a price.
Kiliseden tanıdığı genç bir çift varmış. Bu kadın da onların ailesini ülkeye getirmek için yardım teklifinde bulunmuş çünkü teknecilerle irtibat hâlindeymiş. Belli bir ücret karşılığında bu işi yapabileceğini söylemiş.
He says that... That a boat's about to get here, and he thinks maybe these are the same men that killed his Ana.
Dediğine göre yakında bir tekne gelecekmiş ve bu adamların kızı Ana'yı öldürenlerla aynı kişiler olabileceğini düşünüyor.
that says it all 20
says 221
says who 419
says me 53
says you 129
says it's urgent 25
says i 32
says he 20
says here 24
that all started with a big bang 89
says 221
says who 419
says me 53
says you 129
says it's urgent 25
says i 32
says he 20
says here 24
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that is not fair 93
that is so sweet 227
that sounds good 394
that sounds great 436
that sounds fun 130
that one over there 16
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434
that sounds great 436
that sounds fun 130
that one over there 16
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434