The big Çeviri Türkçe
42,987 parallel translation
♪ The Big Bang Theory 10x02 ♪ The Military Miniaturization Original Air Date on September 26, 2016
Sezon, 2. Bölüm "Ordu Minyatürleşmesi"
The Big Bang Theory 10x03? The Dependence Transcendence Original Air
Bilal Aytekin İyi seyirler.
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man
The Big Bang Theory, 10. Sezon, 3. Bölüm "Bağımlılık Üstünlüğü"
And the big explosion in the middle of Hollywood.
Bir de Hollywood'un ortasındaki patlama var..
That's why you get paid the big bucks.
Bu yüzden fazla para alıyorsun demek ki.
Ready for the big electronic nose day, Angie?
Büyük elektronik burun gününe hazır mısın Angie?
How come you're not out there making the big bucks?
Nasıl oluyor da büyük paralar kazanmıyorsun?
Where's the restroom? Oh, of course. You're gonna want to go down that hallway, push through the big double doors.
Bu koridordan gir, büyük çift kanatlı kapılardan geç.
This is from the big man himself.
Koca adamın kendisinden geliyor.
- Here you go. - [Amber] Who wants the big ones?
- Büyükleri kim ister?
- I want the big glass.
- Büyügü ben istiyorum.
I went for the big boys.
Büyüklerden aldim.
Over 90 % of all the big fish in the oceans are already gone.
OPERASYON MÜDÜRÜ SEA SHEPHERD KORUMA DERNEĞİ Okyanuslardaki büyük balıkların % 90'ı çoktan yok oldu.
Go to the big hole.
Büyük delikle.
The Asian guy on TV with the big quiff.
İri perçemiyle televizyona çıkan Asyalı herifin teki.
The big clown out there is gaining on us.
Palyaço arayı kapatıyor.
♪ The Big Bang Theory 10x04 ♪ The Cohabitation Experimentation Original
Bilal Aytekin İyi seyirler.
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man
The Big Bang Theory, 10. Sezon, 4. Bölüm "Beraber Yaşama Deneylemesi"
It refers to a firefighter who starts fires just so he can put them out, be the big hero.
Yalnızca büyük kahraman olmak için yangını başlatan itfaiyecilere denir.
I even brought out the big guns. - Left, right, left, right, both, both, both.
Sol, sağ, sol, sağ, ikisi de, ikisi de, ikisi de.
That was the big thing.
- Büyük olay buydu.
♪
The Big Bang Theory, 10.
- out of a hat. - Big deal. I just pulled half a raccoon out of the toilet.
Ve şimdi de bir şapkadan bir tavşan çıkaracağım.
Um, when was the last time you saw this "Big Earl"?
1961'de. Kendisiyle sevgiliydik.
We're still waiting for a big space laser Reagan ordered to beat the commies.
Hala Reagan'ın komünistleri yenmek için istettiği büyük uzay lazerini bekliyoruz.
Are the deposits always that big?
Depozitolar hep böyle yüksek ücretli mi olur?
There I was making up some story to the parents at the party about how you got called away to a big meeting.
Partideki ebeveynlere yalan söylemem gerekti. Toplantıya çağrıldığını söyledim.
A big save the day speech?
Günü kurtaracak konuşmayı yapmaya mı?
Hey, while we're here, I've been having a recurring dream where I'm at a... a big fancy banquet, and there are a lot of important people there, but I can't for the life of me find a place to pee.
Hazır buradayken sürekli süslü bir ziyafette önemli insanların olduğu bir rüya görüyorum ama işeyecek bir yer bulamıyorum.
I'm the child of an immigrant single mother, who taught me to believe in myself and dream big.
Bana kendimi inanmamı ve büyük hayaller kurmamı öğreten bekâr bir göçmen annenin çocuğuyum.
You and I will go to the local Emmys, and we'll embarrass Tricia on her big night in front of all her peers.
Sen ve ben "Yerel Emmy" törenine gideceğiz ve.. ... Tricia'yı o büyük gecede, akranlarının önünde utandıracağız.
Hey, that's twice as big as the last one.
Hey, bu öncekinin iki katı kadar büyük.
Big lock on the door.
Kapıdaki kilit çok büyük.
They were big frogs, like the size of my palm.
Kocaman kurbagalardi, avucuma sigiyorlardi.
A big question that we get all the time is
Sürekli duyduğumuz en önemli soru,
Where the fuck you at, big talker?
Nerede bekliyorsun koca ağızlı?
- Cool, maybe we can mill around and small talk about how some of us are big lying liars who lie all the time like a bunch of liars, Rosa.
Güzel, belki odada dolaşır ve bazılarımızın ne kadar büyük yalancılar olduğu hakkında ufak sohbetler ederiz, tıpkı yalancı Rosa gibi.
If the unsub expected to wipe out the entire family, he screwed up big time leaving Amanda alive.
Şüpheli tüm aileyi ortadan kaldırmak istediyse Amanda'yı hayatta bırakarak çuvalladı.
The big question is Amanda.
Asıl soru Amanda.
So I'm seeing the tip of a really big iceberg.
Yani çok büyük bir buzdağının ucunu görüyorum.
The pool of suspects is still too big.
Şüpheli havuzu hala çok geniş.
Big oil did it to the NiMH battery in the'90s.
Petrol şirketleri 90'lı yıllarda NiMH piller için aynısını yaptı.
You gotta make the hole big enough to get him out on a backboard!
Onu sedyeyle çıkaracak kadar büyük bir delik açmanız gerek!
- Yeah. - Look, I know this isn't the right time for some big talk, but I just- - want us to be normal again.
Derin konuşmalara girmenin sırası değil biliyorum ama sadece...
- Okay, so what I do is I take the meat from three different sliders, and then I just sort of mash'em into one big boy that stands on his own. Oh.
- Yani hamburger gibi.
Big problem here, of course, is the wildlife, because how do you accurately warn motorists that there may be a deer-y thing ahead and it could be full of helium?
Elbette buradaki asıl problem doğal hayat çünkü sürücüleri ileride helyumla dolu geyiğimsi bir şey olabileceğine dair nasıl uyarabilirsiniz ki?
They weren't talking about making a racing car because in racing there are rules about how big the engine can be and what sort of tyres you can use.
Yarış arabası yapmaktan bahsetmiyorlarmış... çünkü yarışlarda kurallar var. Motorun ne kadar büyük olabileceği veya kullanabileceğiniz lastiklerle ilgili kurallar...
You've got that big bass rumble and roar from the 6.2 litre V8 HEMI.
Bir tarafta 6.2 litrelik V8 HEMI motorundan gelen bas kükreme var.
Our plan was to smash the place down with some big demolition equipment.
Planımız büyük yıkım ekipmanları kullanarak evi yıkmaktı.
- No, actually, you are right, cos I think it's the moment where you go into a big department store, and you go into the kitchenware section, and you see a tea cosy, but you don't put it on your head.
Haklısın aslında çünkü asıl zamanının geldiğini, bir süper markete gittiğinde mutfak aletleri bölüme gidip kafana çaydanlık koymadığında anlıyorsun.
"Namib" in the local dialect means "big nothing".
Yerel lehçedeki "Namib", "büyük hiçbir şey" anlamına gelir.
the big bang theory 136
the big one 111
the big guy 22
the bigger 17
the biggest 53
the big question 16
the big question is 26
bigger 168
big boy 334
biggs 33
the big one 111
the big guy 22
the bigger 17
the biggest 53
the big question 16
the big question is 26
bigger 168
big boy 334
biggs 33
big boss 30
bigfoot 77
bigelow 48
big dick 21
big dawg 29
big boobs 16
big deal 484
big baby 17
big dog 53
big sis 22
bigfoot 77
bigelow 48
big dick 21
big dawg 29
big boobs 16
big deal 484
big baby 17
big dog 53
big sis 22
big dreams 16
big tits 22
big brother 249
big sister 51
big man 275
big guy 599
big smile 86
big shot 103
big mouth 60
big daddy 45
big tits 22
big brother 249
big sister 51
big man 275
big guy 599
big smile 86
big shot 103
big mouth 60
big daddy 45
big day tomorrow 56
big day 142
big surprise 103
big family 19
big bird 28
big head 76
big momma 19
big mike 70
big day 142
big surprise 103
big family 19
big bird 28
big head 76
big momma 19
big mike 70