The horse Çeviri Türkçe
7,100 parallel translation
I like the horse and the bicycle.
Ben atı ve bisikleti sevdim.
Okay, say we use the horse.
Tamam, atı kullandık diyelim.
I've got everything in here but the horse.
At dışında her şeyim var.
He shovels the horse...
Atların pis...
Papa imagine you were the horse and this... ya... here
Baba farz et sen atsın ve bu... evet... buraya.
The horse will destroy everything...
At her şeyi berbat edecek.
If the horse is at the main door, it will chew all the flowers away!
Eğer at ana kapıda durursa, tüm çiçekleri yer!
You'll be back in the horse tomorrow.
Yarına tekrar at sırtında olursun.
You worked me harder than the horse!
Beni bir attan daha çok çalıştırdın!
The horse is a chrysalis, a cocoon meant to hold the young woman until her death
At, bir krizalit kadının ölümü dönüştürülene dek onu tutması için seçilmiş bir koza.
But whoever did this knew the horse.
Fakat bunu yapan kişi, kısrağı tanıyordu.
I'm sad for her death, sad for the horse, but I...
Onun ölümü için, at için üzgünüm ama...
Go to the horse races or a boxing match.
At yarışlarına yahut bir boks maçına gidin.
Might've well told me you were shot before you fell off the horse.
Attan düşmeden önce vurulduğunu bana söyleyebilirdin.
And I thought what the horse said to the eagle was very brave.
Atın, kartala çok cesur olduğunu söyleyeceğini düşündüm.
I'd have let him go before the horse drizzled him good.
Atın altında kalmasına izin vermezdim.
Well, I think the horse represents you.
Pekala, bence bu at seni temsil ediyor.
The horse needs to rest.
Atların dinlenmesi gerek.
Would you like to sit on the horse?
Ata binmek ister misin?
Yes, Millie, we'll take a ride on the horse's back.
Evet, Millie, at sırtında gezinti.
Stefan called the application "the pregnant horse"
Stefan programa "hamile at" adını verdi.
Your new daughter-in-law is not the best housekeeper, and she's not the best cook, either. But friendly as a horse, I think you two would get along.
Yeni gelinin ne çok iyi bir ev hanımı ne de çok iyi bir aşçı ama bir at kadar cana yakın.
But if you'd get off your high horse, maybe you'd see that I was the only one offering you a real solution to get around Treviño.
Ama bulutların üstünden inerseniz, belki Trevino'yu aşmak için tek çözümü sunanın ben olduğumu görebilirsiniz.
Don't tell me you're one who doesn't like to look a gift horse in the mouth, John Ross.
Bana hediye atın dişine bakmaktan hoşlanmadığını söyleme
I think I got it out of my system, you know, with this and the surrey and the weird little horse.
Ben sistemin disina var dusunuyorum, bu ile, biliyorum surrey ve garip kucuk ati ve.
The last time I was in a saddle was on a horse at summer camp.
Ben bir eyer son kez Yaz kampinda bir at oldu.
Please tell me I'm not detecting a faint whiff of Clayton Danvers above the layers of horse manure.
Sakın Clayton Danvers'in cesedini at pislikleri üzerinden göreceğimi söyleme.
A trojan horse program into the data banks.
Bu da ona bilgi bankasına bir trojan atı yükleyecek zamanı kazandırdı.
It would be quicker to get their men to the front in horse and cart.
Atlı ya da araçlardaki adamlarını cepheye götürmeleri daha hızlı olur.
"The action is super fast like a race horse."
"Aksiyon hızlı bir yarış atı gibi süper."
"The race horse."
"Yarış atı."
" The race horse!
" Yarış atı!
Run! "-" The race horse! "
Koş! "-" Yarış atı! "
Stuck in a terrible past where I know the result of every horse race ever!
Korkunç bir geçmişte sıkıştık. Bütün at yarışlarının sonuçlarını bildiğim!
The horse is divine.
Atlar kutsaldır.
The only thing stranger, than finding a woman inside a horse... Is seeing you back in therapy with Will Graham.
Bir atın içinde bir kadın bulmaktan daha garip olan tek şey seni Will Graham'le tekrar terapide görmek.
She was a horse groom, at the stables where her body was found.
Cesedinin bulunduğu ahırlarda seyislik yapıyormuş.
And this... is the very horse that kicked you in the head.
Ve bu... Bu da seni kafandan tepen attı.
I just didn't realize that around the world and back again meant anywhere you could get to in a few days on a horse.
"Tüm dünyayı dolanıp geri dönme" nin atla birkaç günlük mesafelere gidip gelmek olduğunu bilmiyordum.
This is horse shit. The only thing I'm guilty of is being rich.
Suçlu olduğum tek şey zengin olmak.
Hey, am I wrong to assume that you and Fischer have been riding the hobby horse?
Fischer'la senin takıldığınızı varsaymam yanlış mı?
I'm supposed to meet Cheryl at the White Horse tonight.
Bu gece White Horse'da Cherly ile buluşmam gerek.
The day you get a bull's-eye, Cleary, is the day I suck off a horse.
12'den vurmayı becerebildiğin gün at yarrağını ağzıma alırım Cleary.
Says the horse thief.
- Dedi at hırsızı.
And for the first time ever, I had a horse in the race.
İlk kez ben de yarışa at sokuyordum. Bilmiyorum Tessa.
It's just, Vivian's just getting back on that dating horse, and I don't want to see her thrown off and trampled before she has the chance to...
Vivian bu çıkma olaylarına yeni başlıyor, bir kenara atılıp ayaklar altına alınmasını istemiyorum.
Since this war began, I've been horse-trading every manner of drugs from every reputable hospital and pharmaceutical company on the East Coast.
Şu savaş başladığından beri her çeşit uyuşturucu için doğu yakasındaki tüm saygın hastaneler ve ilaç firmalarıyla pazarlık yapıyorum.
"And I heard, as it were, the noise of thunder... one of the four beasts saying,'Come and see.'and I saw, and behold a white horse."
# Duydum ki, güya dört canavardan biri # # "Gel de gör" diye kükremiş # # Sonra gördüm ki, karşımda beyaz bir at var #
Well, that horse belongs to the Magistrate, for one.
Peki, şu at sulh hakimine ait mesela.
Selling a horse to the very woman you stole it from!
Çaldığın atı sahibine sattın.
( Voice on intercom ) We jumped over the fence. ( Voice on intercom ) We walked up to each one's horse. Your dad'd already jumped to his.
Çitlerden atladı ve atlardan birinin yanına gitti ve atın birine bindi ama at onu yere düşürdü.
the horses 42
horse 275
horses 214
horsey 38
horseman 16
horsemen 18
horsepower 177
horseshit 41
horseback riding 16
horse whinnies 56
horse 275
horses 214
horsey 38
horseman 16
horsemen 18
horsepower 177
horseshit 41
horseback riding 16
horse whinnies 56
horse neighing 22
horse neighs 25
the hunger games 20
the hole 27
the headmaster 20
the hell i don't 16
the hell you say 21
the house is empty 22
the hills 19
the hell with it 67
horse neighs 25
the hunger games 20
the hole 27
the headmaster 20
the hell i don't 16
the hell you say 21
the house is empty 22
the hills 19
the hell with it 67
the hell you don't 16
the house 261
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hall 17
the hell are you talking about 20
the hours 16
the horror 73
the head 74
the half 48
the house 261
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hall 17
the hell are you talking about 20
the hours 16
the horror 73
the head 74
the half 48