There are so many Çeviri Türkçe
1,934 parallel translation
It's just, you know, it just feels like there are so many things that are just out of our control.
Bizim kontrolümüz dışında olan şeyler var.
Adam, I love you and there are so many things you are great at.
Adam, seni seviyorum ve birçok konuda çok başarılısın.
I've been talking just with rh about how short life is, and how there are so many options out there.
Rhonda ile hayatın ne kadar kısa olduğu hakkında konuşuyordum. Ve dışarıda nasıl bu kadar çok seçenek olduğunu.
Because there are so many Turks at the factory I work at they've split the holidays into two groups.
Benim fabrikada Türkler çok olduğu için izinleri iki gruba böldüler.
There are so many people in and out of my house.
Benim evim yolgeçen hanı çünkü.
There are so many young people around now, and they're gone...
Çevremizde bir çok genç insan vardı, ama artık yoklar.
" There are so many things that could go wrong.
" Ters gitme ihtimali olan bir dünya şey var.
There are so many luminaries here tonight.
Bu gece burada çok önemli davetliler bulunmakta.
There are so many other lies you have to come up with.
Düşünmek zorunda kaldığınız daha birçok yalan var.
Dad, there are so many spells I haven't even gotten a chance to do yet.
Baba, daha yapma fırsatı bulamadığım bir sürü büyü var.
We now understand why there are so many different species.
Şimdi, neden bu denli fazla farklı türün olduğunu anlıyoruz.
Wow... there are so many stars.
Vay be... Ne çok yıldız var bu gece.
There are so many customers.
Bir sürü müşteri var burada.
There are so many of them, Doctor.
Öyle çok var ki Doktor.
Even though the bears eat their fill, there are so many salmon that most will survive to spawn.
Ayılara rağmen yumurta bırakmak için hayatta kalan çok sayıda somon var.
There are so many!
Bi sürü var!
There are so many.
Çok sayıda aday var.
You should leave at once. There are so many more pressing things and you two have time to talk about a painting?
Bir sürü acil işiniz var ama benimle bir resim işini konuşmak için zaman ayırıyorsunuz.
You know, there are so many good... parts when Mulak grabs his mother by the throat
O kadar çok güzel kısım vardı ki... Mulak'ın annesini boynundan tutup pencereden attığı kısım ve...
But there are so many unanswered questions.
Ama cevaplanmamış bir dolu soru var.
There are so many women and children.
Çok fazla kadın ve çocuk var.
God, there are so many.
Tanrım, çok fazla var.
There are so many variables to consider, Will,
Hesaba katılacak bir sürü değişken var, Will, - Bu bulmacanın bir sürü parçası var.
There are so many non-cheese-sniffing girls out there for you.
Senin için dışarıda kokmayan bir sürü kız var.
She's my daughter and... There are so many things I want to say to her, and I'm never gonna be able to.
O benim kızım ve ona söylemek istediğim bir sürü şey var ve hiç bir zaman söyleyemeyeceğim.
How come there are so many pants?
Paçalı donların burada ne işi var?
There are so many people running around.
Bir sürü insan etrafta koşuşturuyor.
There are so many interesting men out there.
Bir sürü ilgi çekici erkek var. Denizciler dışında.
There are so many things I want to do before I die, and I know we haven't been together for very long, but, um, I'd like to do them with you.
Ölmeden önce yapmak istediğim çok şey var. Birbirimizi kısa bir zamandır tanıyoruz farkındayım ama bunları seninle yapmayı çok isterim.
There are so many around here who want a credit.
Borç para isteyen ne çok insan var.
there are so many other safeguards. i didn't think.
Testleri yapan bir sürü başka insan vardı. Düşünemedim.
There are so many rules in this world.
Yaşamın içinde, pek çok kural vardır.
There are so many caves
Çok fazla mağara var.
There are so many reasons that I shouldn't have done that.
Bunu daha önceden yapamamış olmamın birçok sebebi var.
Oh, there are so many things out there more exciting than ghost hunting, Toby.
Etrafta hayalet avcılığından çok daha heyecanlı bir sürü şey var Toby.
There are so many things that you do that I can't. Y
Senin yapabildiğin ama benim yapamadığım çok şey var.
There are so many great things to do with the human mouth. Why waste it on talking?
İnsan ağzıyla yapılabilecek pek çok harika şey varken neden konuşmaya harcayayım ki?
Their characteristics are then inherited so perhaps over many generations, and particularly if there are environmental changes, species may well change.
Bu karakteristikler bir sonraki nesle aktarılır. Böylece, belki de birçok nesil sonra, eğer çevresel değişiklikler de varsa türler de pekâlâ değişebilir.
Why are there so many?
Neden bu kadar çoklar?
There Are So Many People Here I Want You To Meet -
Beni dinle.
There are still so many things I want to do.
Hala yapmak istediğim bir çok şey var.
Suzette, why are there so many people?
- Suzette! - Efendim? - Bu kadar insan ne yapıyor?
There were so many times that I thought, " These people are gonna walk out the door
Uzun süre şöyle düşündüm, " Bu insanlar kapıdan çıkıp gidecekler
If they run short, please from me that I killed. There are now so many girls that you do difficult can monitor.
Sorun şu ki burda onlardan başka dert olan yok
- -Why are there so many?
Neden acaba?
On the other hand, why are there so many pirates gathered around here?
Ama... ne kadar da korsan var böyle.
There are just so many things I never said out loud.
Yüksek sesle asla söylemediğim bir çok şey var.
[Richard] I wish I could tell you you'll all survive the merger, but there are only so many jobs. And the board and I have some tough choices to make.
Keşke hepinizin bu birleşmeden sağ salim çıkacağını söyleyebilseydim fakat az yerimiz var ve yönetim kuruluyla beraber bazı zor kararlar vermek zorundayım.
There are many Mycenaean seals and objects in which you clearly see the poppy, so they knew about opium, and therefore hashish.
Mikenlere ait birçok eşya ve nesnede kolaylıkla afyonu görebilirsiniz, kısacası esrarı, dolayısıyla haşhaşı biliyorlardı.
She also happens to be sitting atop a store of great wealth so there are many people who would try to vie for her affections.
Ayrıca büyük bir servetin tepesinde oturduğundan birçok insan onu etkilemek için birbirleriyle yarışmaktadırlar.
So, uh, how many jelly beans are in there?
Kaç tane şeker var peki burada?
there are so many of them 17
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there are none 51
there are three 23
there are two 35
there are people here 16
there are only 79
there are more than 22
there are more 31
there are limits 31
there are people 34
there are too many 26
there are three 23
there are two 35
there are people here 16
there are only 79
there are more than 22
there are more 31
there are limits 31
there are people 34
there are too many 26