English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / There is a line

There is a line Çeviri Türkçe

267 parallel translation
Tonight there is a line in front of the theater since 6 : 00.
Bu gece saat 6'dan beri tiyatronun önünde kuyruk var.
( Gray ) I think it has taught me, all the rest of my life, that there is a line which a man dare not cross, a line which separates the reasonably just and human from the mere functionary.
Hayatımın geri kalanı boyunca bana bir şey öğretilmişti. Bir adamın geçmeye cesaret edemeyeceği bir çizgi vardır. Onu önemsiz bir memurdan ayıran insanî ve vicdanî bir çizgi.
There is a line here, all right?
Burada bir sınır var, tamam mı?
Excuse me, brother, but no matter how much Uncle Joe is worth, there is a line below which we will not go!
Kusura bakma kardeşim ama Joe amca ne kadar zengin olursa olsun aşağısına inmeyeceğimiz bir sınır var.
Hey, there is a line.
- Hey, bir sıra var!
Okay, Will, you know that I'm happy for you, but remember there is a line between being enthusiastic and being obnoxious.
Will, senin adına sevindim. Ama unutma ki, hevesli ile iğrenç olmak arasında ince bir çizgi var.
But there is a line that we have been sworn not to cross.
Ben de veriyorum. Ama aşmamak için yemin ettiğimiz bir sınır var.
- There is a line behind you. - You chose The Yearling again?
- İnsanlar sırada bekliyor - "İki Yavru" yu mu seçtin yine?
Because it is a 100-to-1 shot. Because it's so much more than "line of duty." Because there's so little chance of any of us coming out of it.
Şansımız yüzde bir olduğu için... bu iş emir komuta meselesini aştığı için... herhangi birimizin hayatta kalma şansı çok düşük olduğu için... bunu sizinle tartışma gereğini duydum.
It is as though there were a line divided into unequal parts.
Adeta eşit olmayan parçalara bölünmüş bir hat varmışcçasına.
Since it is my job as a reporter to be there when the first car crosses the finish line it will be necessary for me to win.
Bir muhabir olarak, ilk araba finiş çizgisini geçtiğinde orada bulunmak görevim olduğuna göre kazanmak da işime gelir.
No, it's holding a lateral line. There it is again.
Hayır, yana doğru bir hat çiziyor.
Is there a new line here?
Burada yeni bir çizgi mi var?
there is a white line...
orada beyaz hat var...
Is there a dividing line today?
Bugün bir ayrım mı var?
My God, what a line of life there is there.
- Aman Tanrım! Nasıl bir hayat çizgisi!
Well, there sure is a long line of shit-hot rocket aces around here.
Buna can atan gereğinden fazla kahraman bombacı olduğu su götürmez.
If I want to get into your line of work, is there a course I can take?
Eğer senin işine girmek istersem, yapabileceğim bir kurs falan var mı?
I'm worriyng that there is no one to carry on a family line
Neslimizi sürdürecek tek bir kişinin bile olmaması beni endişelendiriyor.
What we are doing here is working a difficult and demanding timetable. And there will be no miracle unless Malencon here gets the hydraulic probes back on line.
Bizim yaptığımız, çaba gerektiren bir programa göre çalışmak, ayrıca, Malencon bu hidrolik sondaları... devreye sokamazsa, mucize falan da olmayacak.
And there it is. A line drive.
İşte geliyor, ilk atış alanına.
I suspect that it's got a second line of defense which is that when it's startled and when a bird might almost have got it, it mimics a scorpion. You see how the tail has looped over the back there.
İkinci bir koruma kalkanı daha olduğunu düşünüyorum, o da şu ; ürktüğü zaman, bir kuş onu nerdeyse yakalayacakken bence bir akrebi taklit ediyor, kuyruğunun yukarıda nasıl kıvrıldığını görüyorsunuz.
There is a whole new line.
Bambaşka bir oyuncak türü bu.
There is a fine line between trust and stupidity.
Güven ve aptallık arasında, ince bir çizgi vardır.
Puck is still in the U.S.A. zone. There's a shot from the blue line.
Puck hala Amerika sahasında Mavi çizgiden bir şut.
Er, but let's just remember, there is a fine line between good acting and hamming it up.
Ama unutmayalım ki iyi oynamakla abartmak arasında ince bir çizgi var.
But there is a fine line between brilliance and lunacy
Ama delilik ile çılgınlık arasında çok ince bir çizgi var
- Is there a punch line I'm missing?
- Burada kaçırdığım bir şaka mı var?
Well, opens up a pleasurable feel for intelligent speculation and there is one line of investigation.
Şey, akıllıca tahminler keyif veriyor, fakat bu araştırmanın bir yönü.
There is a secure future for... telephone operators of the "hot line".
İleride bu bayanı mutlaka aramalıyız.
'Cause there is a dead man on the other end of this line.
Çünkü telefonun öteki tarafında ölü bir adam var.
Why is there a line?
- Neden sıra var burada?
There is a constant line of militiamen.
Militanların çok keskin sınırları var.
There's a call for you. Mr. Siddarth is on the line.
Bay Siddarth seni arıyor.
There is a beautiful new line, from Italy...
Biliyor musun İtalya'dan gelen yeni bir seri var.
There's something... Dr. Sandoz, I-I don't know if this is a secure line.
Dr. Sandoz, bu hat güvenli mi bilmiyorum.
There is yet to be A perfectly straight line
"'" " Ama bilmezler ki halleri harap'" " "
This is New York, and there's a line halfway around the block.
Burası New York, ve burda çok şansın yoktur.
Each object gives a direction, each is a line, picked up here and there, indeed gleaned, and which become my paintings.
Şuradan buradan alınmış, aslında toplanmış her bir nesne bir yön tayin ediyor, her biri bir hat yol ve nihayetinde benim tablolarım oluyorlar.
Bottom line is there's a chance you could come out completely intact.
En sonda, tamamen normal olarak çıkma şansı var.
When a fellow officer goes down in the line of duty, or even if it's... even if it's not a fellow officer... if it's just somebody working part-time with the department... in a support, uh... artistic capacity... like Ricky there...
Eğer görev sırasında bir iş arkadaşımızı kaybedersek, ki bu kişi, Ricky gibi, bizimle zaman zaman çalışan bir... ressam da olsa hepimiz çok etkileniriz.
My friend, there is a fine line between coincidence and fate.
Dostum, tesadüfle kader arasında çok ince bir sınır vardır.
I've also been told, while you're all here together, that... if this job is successful and you do a good job of it, there's a lot more work coming off along this line.
Ayrıca hepiniz buradayken şunu söyleyeyim bu iş başarılı olursa, iyi iş çıkarırsanız bu hatta bir sürü iş daha olacak.
The bottom line here is that there is a consensus among townspeople... who are in agreement that Stars Hollow was a better place before Jess got here.
Kasaba halkı, Stars Hollow'un Jess gelmeden önce çok daha iyi bir yer olduğunu düşünüyor.
Bottom line is there's a Goa'uld out there somewhere.
En dip noktada ise, dışarıda bir yerlerde bir Goa'uld var.
- Okay. - Hey, is there a line?
Niye kuyruk var?
Now, we all know that the shortest distance between two points is a straight line, but even if there's no traffic- - a bit of a stretch even in our imaginary Manhattan- - it'll still take us some amount of time to get there.
İki nokta arasındaki en kısa yolun bir doğru olduğunu bildiğimizden, hiç trafik olmadığını varsayarak hayali Manhattan örneğimizi biraz daha zorlasak bile, yine de, istediğim yere ulaşmam biraz zaman alır.
For the shrimp there is a fine line between a good, solid meal and getting burned alive.
Karideslerin bacalardaki yaşamları için ince bir çizgi var, eğer geçerlerse canlı canlı yanarlar.
I mean, I put my ass on the line busting in there and "Master Bates" is living a freaking Penthouse fantasy.
Yani, ebn burda kıçımı tehlşkeye atıyorum ve "Master Bates" Penthouse fantazilerini yaşıyor.
The Towers, then the anthrax and now this... and you wonder, is there a line they won't cross?
Kuleler, şarbon ve şimdi de bu... ve merak ediyorsunuz, geçmeyecekleri bir çizgi var mı?
Let's see what kind of tough guy he is when there's a couple of million lives in the line.
Milyonlarca kişinin hayatı söz konusuyken ne kadar düşünceli bir adam olduğunu göreceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]