Things like Çeviri Türkçe
13,296 parallel translation
Many of the kids there are learning disabled, which is things like dyslexia, maybe ADHD, stuff that's more manageable.
Öğrencilerin çoğunda öğrenme güçlüğü, mesela disleksi, DEHB gibi rahatsızlıklar vardı ; daha kolay vakalar bunlar.
By then he said lots of things like that.
O zamana kadar buna benzer çok şey söylemişti.
Don't say things like that.
Böyle şeyler söyleme.
You know, it really hurts my feelings when you say things like that.
Böyle şeyler söylediğinde duygularımı gerçekten incittiğini biliyorsun.
- Things like that?
- Bunun gibi şeyler mi?
Just get this business done and get away from things like this.
Bu seferkini hallet ve bu tarz işlerden elini eteğini çek.
You have to stop saying things like that, Mom.
Böyle şeyle söylemekten vazgeçmelisin anne.
And yes, I know he always says things like that, but... you sound like a little girl who's besotted with her daddy!
Evet, onun sürekli böyle şeyler söylediğini biliyorum ama babasının etkisinde kalmış küçük bir kız gibi konuşuyorsun.
Just get this business done and get away from things like this.
Bu seferkini de hallet ve böyle işlerden elini eteğini çek.
- Carl! - ( LAUGHS ) You can't say things like that.
- Karl öyle şeyler dememelisin.
Looking back, I've done too many terrible things like that.
Geçmişte, bunun gibi birçok korkunç şey yaptım.
You've... got some nerve. Making old Rudy say things like that.
Rudy'e öyle şeyler söyletmeye nasıl cüret ediyorsun?
I will shake their clammy hands and listen to them talk about things like how hard Wednesdays can be.
O terli ellerini sıkıp çarşambaların ne kadar zor olduğuyla ilgili konuşmalarını dinlemeliyim.
♪ And things like third dimension ♪
? Ve üçüncü boyut gibi şeyler?
You should just be more excited when things like this happen.
Sadece böyle şeyler olduğunda daha fazla heyecanlanmalısın.
I've been scared my whole life of growing up because you might lose some of the old things you treasured, like all my fun films, but I never did.
Hayatım boyunca büyümekten korktum... çünkü büyüyünce, değer verdiğiniz eski şeyleri yitirebilirsiniz. Mesela, sizi eğlendiren filmleri. Ama ben onları kaybetmedim.
Is taking things without permission, like taxi cabs, a kind of lie?
Peki bazı şeyleri izinsiz almak - babanın taksisi mesela - yalan sayılır mı?
All I know is one minute, things were like any other party I've been to.
Sadece bir dakikasını hatırlıyorum, her şey herhangi bir partideymişim gibiydi.
I do things better because I can see it all laid out like a map.
Çünkü herşeyi sanki bir harita gibi serilmiş halde görürüm
I'd like to see you use one of these goddamn things with all these interruptions.
Bu lanet olası şeylerden birini kullandığını görmek isterim Tüm bu kesintilerle.
You're right, but in a billion in a chance that one does, we want that person to be invisible, like, stuck under, like, six or seven things.
Haklısın, ama bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı adamı görünmez yapmak istiyoruz malı zula yapmak gibi.
It's a fuckin'fact in forensic science that things begin to rot, they're at their least toxic for you because they are structurally bent on their own self-destruction because, well, it's like an organism.
Bu kahrolası şey adli tıp biliminde çürüklerle başlıyor, en azından senin için zehir oluyor çünkü yapısal olarak kendi kendini yok etmeye eğilimliler çünkü organizma gibiler.
Things have been, like, so crazy here at the agency.
Ajansta her şey çıldırmış vaziyette.
Listen... we have a surprise director coming this evening for the Director Series, and I know you're not required to show up for these things, but I'd really like it if you did, as a favor.
Dinle... sürpriz bir yönetmenimiz var. bu akşam gelecek, "Yönetmen Söyleşileri" için, bu şeylere katılman gerekmiyor biliyorum ama, eğer gelecek olursan inan çok sevinirim. kıyak olarak yani.
Fantasy and I are kind of just taking things easy, you know,'cause there's no rush, like...
Fantasy ve ben oluruna bıraktık herşeyi. Bilirsin acele etmeye, yani... hala gencim hem...
I like to get things done.
Başladığım işi bitiririm.
I just hope that by being in my son's life... I'm able to do the things that... seems like Pop did for everybody else.
Umarım oğlumun yanında olarak Babalık'ın başkaları için yaptıklarını ben de oğlum için yaparım.
Like you see things.
Bazı şeyleri gördüğünü sanıyorlar.
Now imagine what he or somebody like him can do with these things.
Onun gibi biri bu silahlarla neler yapabilir hayal et.
I threw those things away like you said.
Sen söyler söylemez attım o şeyleri.
It looks like there's no room left in the glass, but... the water is the good things in life.
Bardakta hiç yer kalmamış gibi gözüküyor ama... Su da hayattaki güzel şeyleri temsil ediyor.
I don't like to leave things unfinished.
İşimi bitirmeden gitmekten hoşlanmam.
See if anyone sounds like they're gonna take things a step further.
Bakalım bunu... bir adım öteye götüren olacak mı?
Huh. Learning all sorts of things today, like how long it takes your ass to go numb from not moving.
Bugün ne çok şey öğreniyoruz, mesela uyuşmuş kıçını kaldırıp götürmenin ne kadar süreceği gibi.
Sometimes I would tell my mother stories about little things, like skimming rocks across the river, or catching fireflies in the mulberry fields.
Bazen anneme küçük şeyler hakkında hikâyeler anlatırdım. Nehirde taş sektirmek ya da okyanus topraklarında ateşböceği yakalamak gibi.
You know, and so, while you're saying all these boring things to me I'm thinking about what it'd be like to cut you open.
Ve sen bana bütün bu sıkıcı şeyleri söylerken ben seni kesip açmanın nasıl bir şey olacağını düşünüyordum.
- I said that ii everything goes like it's been going, the designs we just submitted will be handed back to us and they're gonna want changes again and then the things they just asked for in the previous round, they're gonna ask to change,
Her şey bu şekilde devam ederse teslim ettiğimiz tasarımları bize iade edecekler ve önceki görüşmede istedikleri şeyleri yine değiştirmemizi isteyecekler.
they're gonna ask for new things and we're gonna address those changes and then they're probably gonna say that they don't like that either and...
Yeni şeyler isteyecekler. O düzeltmeleri yapacağız ama muhtemelen onları da beğenmeyecekler ve... - Tamam.
So many things to do, it's like, there's like all these lists and all these things and like I swear, Jessica's having like a new idea every single day.
Yapılacak çok şey var. Tüm o listeler falan, bir sürü şey var. Jessica da her dakika yeni bir fikirle çıkageliyor.
Few things in this world operate like that fair and square.
Bu dünyada çok az şey böyle çalışır, adil ve düzgün.
I tried to imagine all these horrible things, like him licking her elephant tramp stamp and sucking her tiny tit while she cupped his balls and then he sucked on her lip, which is shaped like a rosebud.
Bütün o korkunç şeyleri hayal etmeye çalıştım, herifin kızın belindeki fil dövmesini yalamasını ve kız onun taşaklarını kavrarken, minik memesini emdirmesini falan, bir de herifin kızın goncagül gibi dudaklarını emmesini.
Wow, it's like I'm saying things, and you're just not hearing them.
- Sanki bütün bunları anlatmama rağmen umurunda değilmiş gibi.
Things don't burn down like they used to.
- Artık hiçbir şey eskisi gibi yanmıyor.
- What did he do, Jake? - Nothing. You know, just, like super-awful life-changing things.
Sadece, son derece berbat hayat değiştiren şeyler işte.
I said, like, multiple real things consecutively, yeah.
Arka arkaya bir sürü doğru şeyi söyledim.
Some things are just wrong, like kissing a married person or tracing something and saying you drew it.
Ters bir şeyler var....... evli bir insanı öpmek gibi ya da taslak çıkarmak ve çizmekten bahsediyorsun.
Men always feel like they have to fix things for women or they're not doing anything, but some things just can't be fixed.
Erkekler her zaman kadınlar için bir şeyleri düzeltmek zorunda hissederler. Bazende hiçbir şey yapmazlar, ancak bazı şeyler tamir edilemez.
It now feels like things will get better.
Artık daha iyi olacağını hissediyorum.
But like I always knew that I just wasn't gonna be happy unless I accomplish certain things first.
Ama ben belli şeyleri başarmadığım sürece mutlu olmayacağımı hep biliyordum.
People like you and I... We can see things no one else can see.
Senin ve benim gibi insanlar kimsenin göremediklerini görebiliriz.
I like to listen and talk about the big things, politics, ideas, the war and how to live and what life really means and so on, but I always seem to say the wrong thing and upset people.
Önemli konuları dinlemeyi ve konuşmayı seviyorum politika, fikirler, savaş, nasıl yaşanır ve yaşamın anlamı nedir gibi konuları. Fakat anlaşılan hep yanlış şeyler söylüyorum ve insanları kızdırıyorum.
things like this 16
things like that 163
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
things like that 163
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like me 894
like a baby 70
likewise 551
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like a 442
like me 894
like a baby 70
likewise 551
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like i said 2538
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230