Undergraduate Çeviri Türkçe
109 parallel translation
'Course, he was a Harvard undergraduate.
Elbette, o bir Harvard mezunuydu.
When I was an undergraduate, the wagon was social justice, and the star was Karl Marx.
Ben üniversitede öğrenciyken... amaç sosyal adalet, yıldız da Karl Marx'tı.
Just a couple of sections of an undergraduate course in American Literature.
Sadece, Amerikan edebiyatından.. - bir üniversite dersine ait bir kaç bölüm.
I'm Director of Undergraduate Studies in Philosophy at a women's college, although right now I'm on leave of absence to begin writing a book.
Ben çok iyi bir kadın üniversitesinde Felsefe Bölüm Başkanı olarak çalışıyorum. Ama şu anda bir kitap yazmaya başlamak için izindeyim.
AN UNDERGRADUATE.
Üniversitedeyken.
And as for his CND and pro-gay stance, well, that was a long time ago when he was an undergraduate at Cambridge, I understand.
Nükleer karşıtlığı ve eşcinsel yanlısı duruşu konusuna gelirsek, çok uzun zaman önceymiş, Cambridge'ten mezun olmadan önce.
This monster I got when I was an undergraduate at Virginia.
Bu canavarı Virginia'da okurken yaptırmıştım.
You did your undergraduate degree in physics. " Einstein's Twin Paradox...
Fizik bölümünü bitirdin.
This is no undergraduate project, but the chance of a lifetime.
Geri çevirdiğin, bir üniversite araştırma projesi değil ; bu hayatının fırsatı.
You know, I used to work in an industrial laundry... when I was an undergraduate at Berkeley.
Berkeley'deki eğitimim süresince... orada çalıştım.
Well, surely that was just his undergraduate schooling.
Eminim sadece lisansı orada okumuştur.
And especially not to some 21 year old undergraduate who looks up to you as a god as poses between fucks.
ve özellikle daha 21 yasindaki bir üniversiteli kiza.. sana resimlerinde poz veren ve yattigin bir kiza.
He's just a machinist, an undergraduate working to get his degree.
Derece yapabilmek için çalışan bir stajyer.
I took anthropology as an undergraduate.
Kolejdeyken antropoloji dersi almıştım.
They do that a lot. Then some poor undergraduate teaching assistant comes in and tries to rally the troops for what's known as "discussion session."
Sonra zavallı salak bir asistanın gelip..... "tartışma" dersi için birlikleri düzene sokması gerekir.
After an astounding undergraduate career I studied for three years with Prof. E.M. Ashford during which I learned by instruction and example what it means to be a scholar of distinction.
Üniversitede göz kamaştıran bir lisans eğitiminden sonra... üç yıl Prof. E.M. Ashford ile çalıştım. Bu sırada, önemli bir akademisyen olmanın anlamını... derste öğrendim, canlı örneğini gördüm.
Are you an undergraduate? I'm gonna be a therapist like you.
Sizin gibi bir terapist olacağım.
Holly, this is much better than most undergraduate work.
Holly, bu birçok üniversite öğrencisinin işinden daha iyi.
- No, I meant as an undergraduate.
- Hayır. Öğrenci olarak demek istedim.
- First, I did my undergraduate at Cornell.
- Lisans eğitimimi Cornell'de yaptım.
Well, I went to St Paul's, I did my undergraduate work at Yale, and now I'm finishing at Yale Law.
Liseyi St Paul'de okudum, lisans derecem Yale'den ve şu sıralar da Yale'de hukuk okuyorum.
There was an incident two years ago involving an undergraduate student and illegal drugs.
İki yıl önce bir olay olmuştu uyuşturucu hap işine bulaşan bir üniversite öğrencisi.
Because the following spring, after Gabby got her undergraduate degree...
Ertesi bahar okulu bıraktı...
In 1939, Isaac Asimov was an undergraduate studying zoology.
1939'da Isaac Asimov zooloji okuyordu.
So where did you get your undergraduate degree?
Peki, lisans eğitimini nerede aldın?
Your wife was an undergraduate student of mine.
Karınız benim bir alt dönemimdeydi.
And one day as I ticked'undergraduate'in a form...
Ve bir gün karar verildi.
After taking my undergraduate degree at Bowdoin, I received my doctorate from the Bussey Institute at Harvard.
Bowdoin'da lisans eğitimimi tamamladıktan sonra Harvard Bussey Enstitüsü'nde doktoramı yaptım.
The current president of the United States is George Walker Bush... son to George Herbert Walker Bush... whose father was the late United States Senator Prescott Bush... who, as an undergraduate at Yale, once wrestled my father in the nude.
Şuanki Amerika Başkanı George Walker Bush... George Herbert Walker Bush'un oğlu.... dedeside Amerika senatörü Prescott Bush Yale'den mezun ve babamla çıplak güreş etti birkeresinde.
The oldest part of the campus is, of course, the old campus, and it houses most of the undergraduate freshman class.
Kampüsün en eski kısmı tabii ki Eski Kampüs. Lisans eğitimi birinci sınıftakilerin çoğu oradadır.
I know, because I wrote it 20 years ago when I was an undergraduate.
Biliyorum, çünkü 20 yıl önce yüksek lisans öğrencisiyken ben yazmıştım.
I did my undergraduate studies at Dartmouth.
Lisans eğitimimi Darkmonth'ta yaptım.
An undergraduate girl named Sam Soon went for a class excursion.
Üniversite öğrencisi Sam soon isimli bir kız bir sınıf gezisine gitmişti.
The hurt female undergraduate ran out in tears and got on a taxi.
İncinmiş genç kız göz yaşları içinde dışarıya koştu ve bir taksiye bindi.
Very, very popular with the undergraduate girls.
Mezun olmamış kızlar arasında çok popüler biri.
I had no idea anyone was paying attention- - not in an undergraduate class, anyway, not at a level so penetrating, profound, dare I say passionate?
Her şeye bu kadar ciddi bakmanı geçerli kılacak hiçbir şey yok, Bick. Kitabını çok fazla yaşıyorsun. Şimdi elini atıp, o düğmeyi çevirmeli ve biraz ara vermelisin eğlenmelisin.
This-This is not undergraduate work.
Bu, bu pek de üniversite öğrencisi işine benzemiyor.
In my day, when I was an undergraduate, I wouldn't have been studying on Hogswatch Night.
Benim zamanımda, ben öğrenciyken, Hogswatch arifesinde ders çalışmak zorunda kalmazdık.
I mean, I'll be out in five years with an undergraduate degree.
Yani, 5 yıl sonra bir üniversite... diplomasıyla dışarı çıkacaktım
I do remember one formative influence in my undergraduate life.
Öğrencilik hayatımdan etki bırakıcı bir anımı hatırlıyorum.
You know him as the Dean of Undergraduate Education.
Sen onu üniversitede dekan olarak tanıyorsun.
Look, do you remember when I was an undergraduate in your quantum physics class?
Senin Kuantum Fiziği dersini aldığım zamanı hatırlıyor musun?
Turns out he was a radical undergraduate at Berkeley in the early'70s.
70'lerde Berkeley'de radikal öğrencilerdenmiş.
As an undergraduate in Beijing, I studied the famous Reiser model.
Beijing Üniversitesi'nde meşhur bir Reisers modeli üzerinde çalışıyorum.
I'm Maya, undergraduate.
Ben Maya. Hala öğrenciyim.
But you seem to have knowledge that... far exceeds the reaches of undergraduate chemistry.
Ama mezun olamamış bir kimya öğrencisinden çok daha fazla şey biliyor gibisin.
An undergraduate!
Üniversite öğrencisi ha!
Undergraduate was all about the Bay State.
Asıl şamata üniversitedeydi.
I thought in undergraduate school and in college I was a pretty good athlete.
Üniversitedeyken oldukça iyi bir sporcu olduğumu düşünürdüm.
- Yeah, since I was an undergraduate.
- Üniversiteden beridir.
"Undergraduate catalog."
"Üniversite öğrencisi kataloğu"
under 290
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
underneath 75
understood 2547
underpants 29
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
underneath 75
understood 2547
underpants 29
underwood 165
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
understand me 81
understandable 121
under the table 51
understand this 55
understand what i'm saying 17
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
understand me 81
understandable 121
under the table 51
understand this 55
understand what i'm saying 17