We split up Çeviri Türkçe
1,592 parallel translation
Guys, if we split up, we'll find the Prince faster.
Beyler, ayrılırsak, Prens'i daha çabuk buluruz.
This is where we split up.
Burada ayrılıyoruz.
The first guy I fell for since we split up... and you don't remember his name.
Ayrıldığımızdan bu yana birlikte olduğum ilk adam ve sen onun ismini hatırlamıyorsun.
- We split up 2 years ago.
- 2 yıl önce ayrıldık.
We split up.
Ayrılılalım.
- We split up an hour ago to check out churches.
- Bir saat önce kiliseleri araştırmak için ayrılmıştık.
So we split up, each taking one end of campus.
Sonra ayrildi birimiz kampüsün basindan digerimiz sonundan basladik.
We split up. He said he was going to go in the back.
Ayrılmıştık, o arka tarafa gideceğini söylemişti.
And pretending it was was just gonna hurt him and hurt me, and we didn't wanna do that and so, we split up, and he's moving out, and...
Öyleymiş gibi davranmak onu da, beni de kıracaktı ve bunu yapmak istemedik, bu yüzden taşınıyor.
We split up to cover more ground.
- Nerede? Daha fazla yere bakabilmek için ayrıldık.
So, um, we split up, and then he rented the place across the street from us so he could be near the kids, and, um, also to keep an eye on me to watch who I was dating.
Sıçayım Vay be. Sonra ayrıldık. O da çocuklara yakın olmak için karşıdaki evi kiraladı.
Um, sweetie, do you remember why we split up?
- Tatlım, seninle niye ayrıldık, hatırlıyor musun?
I don't know how we could firewall these systems by tomorrow unless we split up. { Uncut version : I don't know how we're going to firewall these systems by tomorrow unless we split up. }
Yarından itibaren ayrı çalışırken ve giriş kodlarını sadece sen biliyorken
- He didn't tell you we split up?
- Ayrıldığımızı söylemedi mi?
We split up, Sue and I...
Ayrıldık, Sue ve ben.
But it wasn't to be, we split up two months ago.
Fakat olmadı, İki aydır ayrıyız.
Right, we split up.
Pekala ayrılalım.
We've split up, but we get along well.
Artık birlikte değiliz. Ama ilişkimiz iyi.
If we'd have split up and gone our own ways the next day, I think we would have probably found it very difficult to get back together on a stage.
Eğer ertesi gün dağılsaydık ve herkes kendi yoluna gitseydi bir daha birlikte sahneye çıkmak muhtemelen bizim için çok zor olurdu sanırım.
We're gonna have to split up!
Ayrılmak zorundayız.
Yeah, what if we get split up?
Ya dağılırsak ne olacak?
If we get split up let's meet at the hangar.
Ayrı düşersek hangarda buluşalım.
We'll ride together as far as the Colorado, then we'll split up.
Colorado'ya kadar beraber gideceğiz. Sonra ayrılacağız.
We've split it up into 200,000 personal capital and 1.4 million as shareholder investment.
200,000'i kişisel sermaye ve 1.4 milyonu da hissedar payları olmak üzere ikiye bölmeliyiz.
You're not seriously suggesting that we all split up in a haunted house, are you?
Bir hayaletli evde ayrılmamızı cidden önermiyorsun, değil mi?
Well, then, we should split up.
O zaman ayrılalım.
We must not split up, Marie.
Ayrılmamalıyız Marie.
We should split up.
Ayrılmalıyız.
I think when we get there we should all split up.
Bence oraya vardığımızda dağılmalıyız.
OK, you guys, we got to split up, find Pete... and get this elevator unlocked, quick.
Pekâlâ, çocuklar etrafa dağılıp Pete'i bulup asansörü açalım, çabuk olun.
All right, we should split up, cover more ground.
Pekala, Ayrılıp etrafı kolaçan edelim.
Maybe we should split up.
Belki de ayrılmalıyız.
I just meant we should split up to get out of this corn maze.
Bu labirentinden çıkmak için ayrılmamız gerektiğini söylemek istemiştim.
We should split up.
Dağılmamız lazım.
We are not gonna split up this time.
Bu sefer ayrılmayacağız.
We had to split up.
Biz de dağılmak zorunda kaldık.
No, reid, are you sure we should split up?
Hayır Reid, ayrılmanın güvenli olduğuna- - emin misin?
Like next week, we're gonna split up into 10 groups, and each of us have to create a business plan.
Mesela haftaya 10 gruba ayrılıp iş planı hazırlayacağız.
We got a lot of ground to cover in a short amount of time, so we will follow your lead. Then we'll split up into two teams once we reach the second level.
Kısa bir zamanda geniş bir alanı geçmemiz gerekiyor yani sizi izleyip ikinci düzeye varır varmaz iki time ayrılacağız.
We haven't split up.
Biz ayrılmadık.
What if we split up, and, um, I go to his house.
İkiye ayrılsak?
Here's how we're gonna split up responsibilities.
Sorumlulukları şöyle paylaşacağız.
We should have just split everything up ourselves like we wanted.
Her şeyi istediğimiz gibi kendimiz paylaşmalıydık.
How about we split up?
Ayrılalım mı?
You know, we sort of- - we're sort of split up. Yeah, a couple times, but- -
Yani biz ayrı sayılırız.
- We should split up.
- Ayrılmamız lazım.
We gonna split this up and take shifts between the practice field, the showers and the weight room.
Sahayı, spor salonunu ve duşları, bölgelere ayıracağız.
We'll have to split up somehow
Bir şekilde ayrılmak zorunda kalacağız.
So georgina told me we had to split up.
Georgina ayrılmamız gerektiğini söyledi.
Half in here. We'll split up, cover more area.
Ayrılıp daha fazla alanı aramalıyız.
All right, we'll split up.
Peki, ayrılalım.
upside 40
uptight 38
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
uptight 38
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50