English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / What you've done

What you've done Çeviri Türkçe

5,507 parallel translation
~ Tell the police what you've done.
- Yaptığınızı polise söyleyin. - Yoksa ne olur?
Do you know what I've done?
Ne yaptığımı biliyor musun?
Do you know what I've done for you?
Ben senin için ne yaptım biliyor musun?
He's very grateful for what you've done.
Ona yaptığın şey için çok minnettar.
He's very grateful for what you've done.
Yaptıkların için hayli müteşekkir.
That was four hours ago, and I'm sure I don't have to tell you what they've probably already done to them.
Bu 4 saat önceydi. Ve sanırım onlara ne yaptıklarını söylememe gerek yoktur.
Can you believe we've been on sand, we've done rock-crawling, we've been on snow, and now what looks like volcanic rock, and we haven't left the state.
İnanabiliyor musunuz, kumların üstündeydik,... kaya inişi yaptık, kar üstündeydik,... ve şimdi de volkanik kayaya benzer bir yerdeyiz... Ve hâlâ eyaletten çıkmadık.
Until then, I need to tell Peter what you've done here.
O zamana kadar, Peter'a Başardığın şeyden bahsetmeliyim.
What has she done to you? A thousand years of murder and mayhem and Mother believes she can still save our souls.
Bin yıllık dökülen kan ve kargaşadan sonra annemiz hâlâ ruhlarımızı kurtarabileceğini düşünüyor.
Weaver and your brothers and now Lourdes - - you're hiding behind them because you're terrified that, no matter what you do, we'll never forgive you for what you've done.
Weaver, kardeşlerin ve şimdi de Lourdes. Onların arkasında saklanıyorsun çünkü ne yaparsan yap yaptığın şeyden dolayı seni asla affetmeyeceğimizden korktun.
You don't know what I've done.
Ne yaptığımı bilmiyorsun.
Don't you realize the consequences of what you've done?
Yaptıklarının sonuçlarının farkında değil misin sen?
What've you done to me?
Ne yaptın bana?
He would be beside himself with joy with what you've done, and if he accomplished that goal, he might have sacrificed anything to protect it.
Yaptıkların onu kendinden geçirirdi ve bu amaca ulaşabilmiş olsaydı onu korumak için her şeyini feda ederdi.
I cannot do to Sharon what my mother has done to me, and I cannot do that to you, either.
Annemin bana yaptığı şeyi Sharon'a yapamam. ve bunu sana da yapamam.
You don't even know what I've done.
Ne yaptığımı bilmiyorsun bile.
See, what you really should've done... you should've found yourself an agent who could've sent this out to a few of us at once and create something of a bidding war.
Şu an yapman gereken şey, kendine bir menajer bulup bunu benim gibi kişilere aynı anda göndermek ve teklif savaşları çıkarmak.
But as soon as she realized that she might very well lose her son, getting her to admit what you've done was simple.
Ama oğlunu kaybedebileceğini anladığı anda onu konuşmaya ikna etmek kolay oldu.
So... what's the worst thing you've ever done?
Şimdiye kadar yaptığın en kötü şey neydi?
Everyone is in love with what you've done.
Yaptığın işe herkes bayıldı.
What you could've done differently.
Başka ne yapabilirdin diye.
I just wanted to welcome everyone to Ed's memorial slash wake, also known as a Shiva, and also to thank all of you who have come, just for commenting on what we've done to the house.
Ed'in Şiva olarak bilenen anma törenine gelen herkese hoş geldiniz demek istiyorum gelen herkese teşekkür etmek istiyorum evde yapmayı bitirdiğimizi yorumlamak için.
I, um, I really love what you've done with the place.
Buraya yaptığın şeye bayıldım.
We'll let you know what comes out of the meeting what has to be done.
- Oturumun sonucunu ve ne yapılması gerektiğini haber veririz.
You know what you've done?
Ne yaptığının farkında mısın?
Do you know what you've done? !
Sen yaptığın haltın ne olduğunu biliyor musun?
Everyone is in love with what you've done.
Herkes çıkardığın işe bayıldı.
What exactly do you think I've done, Julien?
Tam olarak ne yaptığımı düşünüyorsun Julien?
I will not forget what you've done for me.
Benim için yaptığınız şeyi asla unutmayacağım.
Show me what you've done.
Görmek istiyorum.
If you or Quinn, or you and Quinn, have got problems with this, with what I've done with "the boy," none of it would have been necessary if you had just done your job.
Senin ya da Quinn'in ya da her ikinizin'çocukla'yaptıklarım konusunda sorunlarınız varsa eğer siz işinizi düzgün yapsaydınız gerekli olmazdı.
You're going to confess everything you've done..... and then you're going to tell them what you've done with my son.
Yaptığın her şeyi itiraf edeceksin ve sonra da onlara oğluma ne yaptığını söyleyeceksin.
What you deserve. You're goddamn right it is, and you have some nerve telling'me no after all I've done for you.
Kesinlikle doğru ve sen de onca emeğime rağmen hayır deme cüretinde bulunuyorsun.
What you've done is break the law, and I'm still willing to give you a good recommendation.
Kanunları ihlâl ettin ve ben hâlâ sana iyi bir referans verme niyetindeyim.
Let's just go through some of the nice things you've done for people. Okay, you know what, Harvey?
O zaman senin de insanlar için yaptığın güzel şeylerden bahsedelim.
You've never done what I say- - ever!
Sen benim şimdiye dek söylediğim hiçbirşeyi yapmadın!
The day you hired Mike, and by the way, I'm guessing he wouldn't even be back here if Louis hadn't done what he did.
Mike'ı işe aldığın gün, ve bu arada Louis bunu yapmasaydı o buraya geri dönemeyecekti sanırım.
I need to make sure you're okay, that there's no lingering effects from what I've done.
İyi olduğundan, bir yan etkisi kalmadığından emin olayım.
You pr... Do you realize what you've done?
Ne yaptığının farkında mısın?
Do you realize what you've done?
- Ağzına... - Seni duyamıyorum! Alo?
He'll be so impressed with what you've done.
Buraya yaptıklarını görünce, guru duyacak.
And now you must live with the repercussions of what you've done.
Şimdi de yaptıklarının bedelini ödemek zorundasın.
You've come back to punish me for what I've done.
Yaptıklarım için beni cezalandırmaya geldin.
What that's done to you, how you've coped, the hotel rooms... your paranoia is understandable, but I'm worried it could become a problem.
Sana yaptıkları, nasıl üstesinden geldiğin, otel odaları paranoyan anlaşılabilir ama bunun bir sorun olacağından korkuyorum.
The fact that you're even thinking about what trade-offs you'd make, what rules you'd ignore... the Agent Keen I met a year ago would have never done that.
Aslında yapacağın anlaşmaları ve çiğnediğin kuralları göz önüne alınca bir yıl önce tanıştığım Ajan Keen bunları asla yapmazdı.
And as you contemplate what you've done, know that she has a present for you that I'd say is well-deserved.
Tüm yaptığın şeyleri bir düşünecek olursan senin için oldukça hak edilmiş olduğunu düşündüğüm bir hediye bu.
What you've done?
Yaptıklarından?
You know what they should have done? - They should've taken all the books they printed and thrown them directly into a hobo trash can fire. - Yeah?
Ne yapmaları gerekirdi biliyor musun?
- No. - What I've done is given you incentive.
Yaptığım şey seni teşvik etmekti.
Like what you've done to the place.
Güzel olmuş mekân.
You see what you've done?
Ne yaptığını görüyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]