English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / When is that

When is that Çeviri Türkçe

11,585 parallel translation
And like Dorothy did when she landed in Oz, you're beginning to realize that the only way out is through.
Tıpkı Dorothy, Oz'a indiğinde anladığı gibi sen de anlayacaksın ki tek kestirme yol içinden geçen yoldur.
When you wake, you will beg for Merritt's forgiveness and realize that you will never be half the man that he is.
Uyandığında Merritt'ten af dileneceksin ve onun tırnağı bile olamayacağını fark edeceksin.
I want you to know that when you're gone, we're not going to stop.
Şunu bil ki sen öldüğünde bu iş burada bitmeyecek.
That is for striking me on the beach when my back was turned.
Bu sahilde arkamdan vurduğun için.
It is difficult to see the good that you to do when surrounded by evil.
Etrafını tamamen sardığında, nasıl iyilik yapabileceğini görmen zorlaşır.
He said that it is best when muscles are still warm.
Kaslar hala acıyorken, en iyi zamanın bu olduğunu söylerdi.
Would you agree when I say that Germany is preparing for war and is on the path to barbarism?
Almanya'nın savaşa hazırlandığı sözlerinize katılıyorum. ve barbarlık yolundalar mı?
And how good it feels... When you finally find the courage to say it anyway. Why is that?
Ama bir kere söyleme cesareti bulunca kendinizi nasıl da iyi hissedersiniz.
And I speak the truth when when I say digging that baby out of her is what twisted her all up inside.
Demek ki, o kızın içersinden, o bebeği çıkartmaya kalktığında da, kızcağızın içi, dışına çıkmıştı, tabii.
That is until last year when a bunch of us students decided to stage a protest.
Onlara yüzme dersinin dinime aykırı olduğunu söyle. Senin bir dinin yok ki.
Everything they do is scripted. And when I called to have an open conversation, they said, "no, we can't do that,"
Ama İncil bize diyor ki :
Yeah, and even you said the one thing you wished when BMI was in school is that they weigh the kid...
Bundan hoşlanıyorum. Yani böyle konuşmandan. Bana dokunabilirsin.
Do you really think that someone like him is actually gonna be with you when this is all done?
Onun gibi birinin, tüm bunlardan sonra seninle birlikte olacağını mı sanıyorsun?
Corporal Coughlin told me earlier that he is still not planning to lock and load his weapon when he is out on patrol.
Hatta bir önceki röportajda Onbaşı Coughlin dolu silahla gezmeyi düşünmediğini bile söylemişti.
I think it's romantic. That is the national animal of the kingdom I ruled when I was eight.
Ben 8 yaşındayken hayali bir ülke yönetiyordum, sembolü buydu ya.
And when I tell you that the front sight is accurate enough to pick a flea off a dog's ass...
Bir köpeğin kıçındaki pireyi vuracak kadar hassas dersem...
When you knock, the first knock raises the demon the second summons the human slave and the only way that the human slave can be free of the demon is if they kill themselves or if they trick someone else into replacing them by forcing them to do something truly, truly evil.
Kapıyı çaldığında, ilk vuruş iblisi kaldırıyor, ikincisi insan köleyi çağırıyor. İnsan kölenin iblisten özgür kalabilmesinin tek yolu ise, ya kendini öldürmeleri ya da başka birisini kandırarak ona gerçekten şeytanca bir şey yaptırarak onunla yer değiştirmeleri.
I'm not trying to get that call in the middle of the night saying my son is locked up or worse, because we didn't act when we had a chance.
Bu çağrıyı gece yarısı aramaya çalışmıyorum Oğlumun kilitli veya kötü olduğunu söyleyerek, Çünkü bir şansımız olduğunda hareket etmedik.
Not trying to get that call in the middle of the night saying my son is locked up or worse, because we didn't act when we had a chance.
Bu gece aramızda aramamaya çalışmıyorum Oğlumun kilitli veya kötü olduğunu söyleyerek, Çünkü bir şansımız olduğunda hareket etmedik.
Is that what you'll tell your boss when she asks you what happens now?
Söylediğin şey, patronunun senden söylemeni istediği şey mi? Sırada ne var?
When I go out and I work a double shift, that is for us!
Ben çifte vardiya yaptığımda bunu bizim için yapıyorum!
That's why I make food and drink, comfort available to them first, because when they feel safe, and they know it's not meant to last, the work's been done.
Bu yüzden yemek ve içki hazırlarım önce onları rahat hissetmesini sağlamak için çünkü güvende hissettiklerinde ve bunun uzun sürmeyeceğini bildiklerinde iş bitmiştir.
Nobody warns you when you get married the romance is gone just like that.
Kimse evlenirken seni romantikliğin öylece bitmesi... konusunda uyarmaz.
But when she said that she didn't remember, thought, maybe she doesn't need to,'cause the truth is, it was just too much too soon.
Hatırlamadığını söylediğinde belki de en iyisi böylesi diye düşündüm. Doğrusu, çok erken sanki.
That is what women do when they don't know what to say.
Kadınlar ne yapacaklarını bilmediğinde böyle yapar.
It reminds me that when - when I got out of college, now, the only job that I could get was teaching first grade at this, uh - this beat-up, old elementary school in Cotulla, Texas.
Bana şunu hatırlatıyor- - üniversiteden mezun olduğumda bulabildiğim tek iş Texas, Cotulla'daki döküntü, eski bir lisede öğretmenlik yapmaktı.
And when it's over, the only thing that's changed is that the sun went down twice.
Son erdiğindeyse değişen tek şey güneşin iki defa battığı olur.
And that top number is today's date but reversed like the European way, which makes sense when you look at FLT and you think it's not "flight," it's probably "flat," like apartment.
Yukarıdaki numaralar bugünün tarihi ama Avrupalıların yazdığı gibi ters yazıldığı için kısaltmaya baktığında mantıklı olarak bu uçuş değil muhtemelen bir apartman dairesi diye düşünürsün.
That is what he meant when he said, a treasure that would never run dry. "
"Hiç kurumayan bir hazine." dediğinde kast ettiği buydu.
Tomorrow, when you face Bakar-Zokaar in the arena remember that the bigger enemy is Maham who spilled the blood of your family and shook the foundation of this city.
Yarın, arenada Bakar-Zokaar ile karşılaşacaksın unutma, büyük düşman Maham ailenin kanını döktü, bu şehri temelden salladı.
This world is just too intense for their brains, and that's always what I felt about Owen, especially when he was a tiny baby.
Bu dünya onların zihni için gereğinden fazla yoğun. Owen'da bunu hep hissettim. Özellikle de minik bir bebekten.
I think it's easy, when a kid has had so much therapy, and is 23, to think that the trunk is a lot stronger than it is, you know?
Bence, bu kadar terapi alan ve 23 yaşına gelmiş bir çocuk için ağaç gövdesinin göründüğünden çok daha güçlü olduğunu düşünmek kolay.
Now, when I look in the mirror, I see a proud autistic man, strong and brave and ready to meet a future that is bright and full of wonder.
Şu an aynaya baktığımda, karşımda güçlü ve cesur, gelecekteki o ışıltılı ve... mucizelerle dolu günleri karşılamaya hazır onurlu otistik bir adam buluyorum.
My hope and dream, when Ron and I aren't here, is that he is independent enough to make it and be able to grow older on his own.
Umarım, Ron ve ben bu dünyadan ayrıldığımızda kendi başına ayakta duracak kadar bağımsız olur ve uzun bir ömür sürer.
Me, either. Well, the real prank Mm-hmm. is when I jam my dick through that hole and yell, "Special delivery!"
- Gerçek şaka sikimi deliğe sokup, "özel teslimat!" diye bağırmam olacak.
Weird is like... when you do stuff that nobody else does, so they make fun of you for it.
Kimsenin yapmadığı garip şeyleri yapınca seninle dalga geçerler.
He say that it's hard to paddle when there is a current.
- Akıntı varken zor yüzülüyor diyor.
That is why when I am elected governor, I'll be able to insure that he gets the electric chair for all the terrible acts he's committed.
Bu yüzden vali olarak seçildiğimde işlediği korkunç suçlar için elektrikli sandalyeyi boyladığından emin olabileceğim.
Well, maybe the soul is the bit that gets lost when you freeze the meat and then thawed out again.
Şey, belki de ruh eti dondurup tekrar erittiğinde kaybolan bir parçadır.
Why Ashley? Is that like the name you liked when you were little?
Küçükken beğendiğin bir isim miydi?
The first thing I'm gonna do when I get to the city... is have ice cream with a girl that smells good.
Şehre gider gitmez yapacağım ilk şey bir dondurma ve güzel kokan bir kız almak olacak.
"We'll work when we please." Would you like to take a guess how that is going?
"İstediğimizde çalışırız. O zaman nasıl gidiyor sence?"
I think that hole in the wall is bigger now than when we started.
Yemin ederim ki bana o duvardaki delik baştakindan daha büyük geliyor.
It does make a big difference to the judge when someone's there in court and actually cares about the person and is vouching for him, especially if that someone looks like you.
Mahkemede birisinin olması ve gerçekten o insanı önemsemesi ve ona kefil olması yargıç için büyük bir fark yaratır. Özellikle o birisi senin gibi görünürse.
And it is my understanding that when my client was remanded at that first hearing, he was advised the issue of reasonable and affordable bail would be revisited, so that's what we're doing now.
Anladığım kadarıyla... müvekkilime, ilk duruşmada tutuklandığında makul ve ödenebilir miktarda bir kefaretin... yeniden görüşüleceği bilgisi verilmiş, bugün o sebeple buradayız.
Like that all the time, but it has always stuck with me... Because you know, now I literally always think of her... When I see a birch tree, and it is so nice.
İnsanlar hep böyle saçma şeyler söyler ama bu hep bende kaldı, çünkü ne zaman huş ağacı görsem tam anlamıyla hep onu düşünüyorum ve bu çok güzel.
And when that same well-read ex-con comes back wanting to be paid in cash... and lifting up refrigerators like they're empty cardboard boxes, I just nodded my head again.
O aynı kültürlü, sabıkalı adam geri gelip iş istediğinde içi boş karton kutu gibi buzdolabı kaldırdığında yine sesimi çıkarmadım.
That is what happens when you fly by the seat of your pants first class.
İşte olan bu Birinci sınıfta kıçının üzerinde oturmuş uçuyorken.
I presume you are talking about the large bed of colored roses that when seen from above is in the shape of our national flag?
Yukardan bakıldığında bayrağımızı oluşturan geniş, renkli gül tarhından bahsediyor olmalısınız.
It is important to understand about dying... that even though in general you do not have a personal choice in the matter... it is going to happen to you when it happens to you.
Ölüm ile ilgili olarak şunu anlamamız çok önemlidir. Genel olarak sizin tercihiniz olmamasına karşın ölüm geldiği zaman sadece ölürsünüz.
When we said where you were, she told us that her maiden name was Cottler... and her brother's family lives in Cleveland... and her nephew goes to the same college... and is president of the Jewish Fraternity... and captain of the basketball team.
Senin orada okuduğundan bahsettiğimizde Cottler'ın kızlık soyadı olduğunu söyledi ve kardeşinin ailesinin Clevland'da yaşadığını söyledi. Yeğeni de seninle aynı okula gidiyormuş. Yahudi birliğinin de başkanıymış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]