Wouldn't they Çeviri Türkçe
6,360 parallel translation
They wouldn't give me a loan if they weren't going to let me pay it off.
Ödemeyeceğimi bildikleri bir borcu vermezler.
Lina : They still wouldn't see you?
Hala bakmadılar mı sana?
Well, they could learn a thing or two from the kangaroo box-o-rama, wouldn't you say?
Kanguru boksundan birkaç şey öğrenebilirler, değil mi?
She kept me away from other people'cause she knew they wouldn't understand.
Beni insan içine çıkarmadı çünkü anlamayacaklarını biliyordu.
I mean, this guy wants those pictures something fierce, but I wouldn't tell him where they are'cause I didn't want him going after Tildy.
Bu adam çok öfkeli bir şekilde o resimler benden istedi ama ben nerede olduğunu söylemedim. Tildy'nin peşine düşmesini istemiyordum.
But they wouldn't see reason, so I bound and gagged them.
Anlaşamadım, bende onları bağladım.
They wouldn't know what to do with it.
Ele geçirseler de ne yapacaklarını bilemezler.
If Paige and Henry were in his shoes, they wouldn't.
Onun yerinde Paige'le Henry olsaydı, onlar başaramazdı ama.
They wouldn't let me see you, but I talked my way in.
Seni görmeme izin vermediler.. ama ben başka kapıdan gizlice girdim.
I reached out to my military contacts, but they wouldn't disclose much information due to operational security.
Askeri bağlantılarıma sordum ama operasyon gizliliğini bozmamak için bilgi vermediler.
They - - they just wouldn't listen.
Beni hiç dinlemediler.
Oh, first thing. - But wouldn't you know it, they're closed. - Oh.
İlk oraya gittim zaten ama kapalıydılar.
They wouldn't even let us see the Mona Lisa.
Mona Lisa'yı görmemize bile izin vermediler.
Why wouldn't they invite me?
Beni niye çağırmadılar?
Wouldn't want you finding out they're post-its.
Post-it olmadıklarını öğrenmek istemez misin?
Why wouldn't they report it stolen?
Çalındığını neden bildirmemişler ki?
Okay, well this will modify the frequency and wavelength of the stage lights, although, technically, they wouldn't be lights at that point.
Pekâlâ, bu sahne ışıklarının frekansını ve dalga boyunu değiştirecek gerçi o noktadan sonra ışık olmayacaklar.
Still wouldn't explain why the communication lines were cut. Or why they left their phones. Or why May just left.
Yine de iletişim hatlarının neden kesik olduğunu veya neden telefonlarını bıraktıklarını ya da May'in öylece gittiğini açıklamıyor.
Well, why wouldn't they just ask me?
- Yani neden bana sormamışlar ki?
So they didn't approve of you? Arastoo wouldn't let it get that far, I guess.
Arastoo oraya kadar gitmesine izin vermedi.
I thought I could convince her, and then they wouldn't be lies anymore.
Onu ikna ederim sanmıştım. Böylece ortada yalan olmayacaktı.
If they were, they wouldn't be using weapons like this.
Eğer öyle olsalardı bunun gibi silahlar kullanmazlardı.
They wouldn't let me ride with him. Why?
Yanında gelmeme izin vermediler.
If you weren't working here, they wouldn't be able to use your relationship with Harvey as leverage.
Eğer burada çalışıyor olmasaydın Harvey ile olan ilişkini koz olarak kullanamazlardı.
They wouldn't want you to lose hope.
Umudunu kaybetmeni istemezlerdi.
You wouldn't really notice them unless they spoke to you.
Seninle konuşmadıkları sürece onları fark edemezsin.
They wouldn't say for sure.
Tam olarak söylemediler.
Why wouldn't they have me drop them at the front entrance to go inside?
İçeri gireceklerse, niye girişin hemen önünde inmediler ki?
You'd think they didn't want to help you, wouldn't you?
Size yardım etmek istemediler diye düşünmüşsünüzdür o zaman.
- They wouldn't say.
- Bir şey söylemediler.
Us men... we follow our calling... .. but they're the ones who make the sacrifice, wouldn't you say?
Biz erkekler, çağrıya uyarız ama fedakârlık yapanlar hep onlar olmuştur, değil mi?
They wouldn't believe me.
Bana inanmadılar.
- They wouldn't have had time.
- Bunu yapacak kadar zamanları yoktu.
They wouldn't do anything about that, would they?
Bu konuda bir şey yapmazlar, değil mi?
If they all asked for a rise so they could send their kids to St Bartholomew's I'd struggle to make a profit, wouldn't I?
Çocuklarını St. Bartholomew'a gönderebilmek için hepsi zam istese, ben nasıl kâr edeceğim?
Well, why wouldn't they let you know?
Sana niye söylemiyorlar?
Until about half an hour ago, I thought they wouldn't raid a newsroom.
Yarım saat öncesine kadar bir haber stüdyosunu basmazlar da diyordum.
And why wouldn't they be?
Neden olmasınlar ki?
They'd be shepherded away somewhere, wouldn't even know it.
Neresi olduğunu bile bilmedikleri bir yere gönderilirlerdi.
Wouldn't it be a better solution if they could be quietly and easily relieved of their misery?
Acılarından sessizce ve kolayca kurtulsalar sence de daha iyi bir çözüm olmaz mıydı?
Wouldn't it be a better solution if they could be quietly and easily relieved of their misery? What are you saying?
Onların sefaletini sessizce ve basit bir şekilde sonlandırsak nasıl olur mesela?
They just... wouldn't let me.
Onlar... -... bana izin vermediler.
I knew they wouldn't.
Daha hesabını yeni açtık.
They wouldn't give medals to cowards.
Korkaklara madalya vermiyorlardır herhalde.
I tried to ask them some questions, but, like typical teenagers, they wouldn't tell me what the hell they were doing out here.
Onlara birkaç soru sormak istedim, ama, tipik ergenler gibi onlar da burada ne yaptıkları, ile ilgili bir şey söylemediler.
I tried to change their minds, but they wouldn't stop.
Onların fikirlerini değiştirmeye çalıştım ama durmadılar.
I can't believe they wouldn't let Eve keep the ball. I mean, what's a kid in a wheelchair gonna do with that ball, anyway?
Onlar Eve topu tutmak izin olmaz inanamıyorum.
If they knew who did it, then they would've arrested'em, wouldn't they?
Kimin yaptığını bilseler tutuklarlardı zaten.
If they were, they wouldn't need a name.
Eğer olsalardı, bir isme ihtiyaçları olmazdı.
You promised they wouldn't see me like this.
Beni böyle görmeyeceklerine söz vermiştin.
If they were, there wouldn't be much chance for the human race.
Öyle olsaydı, insan ırkı için pek şanstan söz edemezdik.
they 3238
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they did 777
they are good 26
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they did 777
they are good 26