You're good at this Çeviri Türkçe
505 parallel translation
Fine. If you're so good at this, you get her into pajamas.
- Bu kadar iyi biliyorsan sen giydir.
Don't be nervous, Jim. You're well covered. I never was much good at this play-acting.
enideşelenme jim, iyi korunuyorsun bu oyunda hiç bukadar iyi olmamıştım
I MEAN THIS, UH... YOU KNOW, YOU'RE PRETTY GOOD AT HORSESHOES.
At nalı yarışmasında iyisindir.
You're pretty good at this.
Bu işi çok iyi yapıyorsun.
You're a good shot as this medal attests.
Bu madalyayı hak ettiğine göre iyi bir atıcı olmalısın.
Indeed... you're pretty good at this.
- Gerçekten... çok kurnazsın.
Well, take for instance... This : there's your painting ; you're good at that.
Pekala örnek olarak :
Merle, you're so good at this sort of thing, it makes me mad.
Merle, bu tarz konularda o kadar iyisin ki asabım bozuluyor.
Oh, you're so good at this.
Oh, harikasın!
You're really not very good at this, you know?
Hiç iyi değilsiniz.
Take a good look at this section because we have every reason to believe you're looking at the Firefox.
O bölümün ayrıntısı. İyi bakın çünkü bunun Firefox olduğuna inanmamız için birçok neden var.
In this country, if you're not good at something, at anything, if you're not the best, the smartest or the toughest, that's it.
Bu ülkede, Birşeyde iyi değilsen her şey olur, En iyisi değilsen, en zeki veya en sert, buraya kadar.
You're no good at this.
Bu işi iyi beceremiyorsun.
Say, you're good at this.
Bu arada.
You're so good at this!
Çok iyisin!
Right. You're good at this.
Bu işte çok başarılısın.
You're very good at this.
Bu konuda çok başarılısın.
You're good at this.
Aferin.
- You're really good at this, Ma.
- Bunda çok başarılısın anne.
You're very good at this, much better than you realize.
Bu işte çok iyisin. Farkına vardığından bile daha iyisin.
The mayor knows you're good at this kind of thing.
Belediye başkanı bu tip şeylerde iyi olduğunu biliyor.
"You're no earthly good at all " unless you take this opportunity and do whatever you have to. "
"Bu fırsatı değerlendirip, yapman gerekeni yapmazsan bu dünyada bir işe yaramazsın."
You're very good at this, my dear.
yavrucuğum.
You're too good at this
Bu işleri çok iyi biliyorsun.
I mean, if you got yourself a bank loan, and bought a really decent van, that's one thing, but I mean, buying this, you're throwing good money after bad.
Yani, eğer banka kredisi alıp düzgün bir karavan alsaydın, bu olabilirdi ama bunu almakla paranı sokağa atıyorsun.
You're so good at this vErnon.
Bu işte iyisin Vernon.
You're good at this.
Bu işte iyisin.
- You're getting pretty good at this.
- Bu işte çok iyisin değil mi?
- You're very good at this job.
- Bu iste çok iyisin.
COME ON. LOOK AT THIS. YOU'RE AFTER THE GOOD STUFF.
Kokarca sidiği gibi bir içki içiyorsun.
- You're pretty good at this.
- Oldukça iyisin.
Tell me you're good at this.
Bana bu işte iyi olduğunu söyle.
- You're good at this.
- Sen bunda çok iyisin.
You're very good at this.
Bu işi gerçekten iyi yapıyorsun.
You're good at this.
Bu konuda iyisin. Emin ol.
You're not very good at this, are you? Come on.
Bu işte iyi değilsin değil mi?
You're really good at this.
Bu işte gerçekten iyisin.
Videl-san, you're pretty good at this.
Oldukça iyisin, Videl.
You're getting good at this.
Kendini giderek geliştiriyorsun.
You're not good at this, Ashan.
Bu işte hiç iyi değilsin, Ashan.
Henry, you're getting pretty good at this,
Henry, gayet iyi çalmaya başladın.
You're going to do good at this, trust me.
Bunda iyi olacaksın, güven bana.
Hey, you're pretty good at this.
Hey, Bu işte epey iyisin.
You're so good at this, I got carried away.
O kadar iyi taklit ettin ki kendimi kaptırdım.
Y-you're pretty good at this, ain't you Trunks?
Bu sefer çok iyiydin, değil mi Trunks?
You're pretty good at this, little girl.
Hiç fena değilsin, eksik etek!
And you're worried this outfit makes you seem more conservative? You get up at that bar and tell the same joke and if people laugh, a real good laugh then I will tell my flea joke. Okay.
Bu takımın seni gerçekte olduğundan daha muhafazakâr göstermesinden mi endişeleniyorsun?
You're very good at this, aren't you?
Bu işte çok iyisin, öyle değil mi?
You're getting pretty good at this, aren't you, Gabrielle?
Bunda oldukça iyiye gidiyorsun, öyle değil mi, Gabrielle?
You just hear the bad thoughts, which at this point... are convincing you they're a good idea.
Sadece kötü olanları duyarsın ki bu nokta seni bunların iyi fikirler olduğuna ikna etmiş bulunuyorlar.
You're pretty good at this.
Bu işi biliyorsun.
you're good at it 47
you're good 1135
you're good to go 119
you're good at that 69
at this stage 63
at this point 786
at this rate 278
at this very moment 61
at this age 20
at this time 248
you're good 1135
you're good to go 119
you're good at that 69
at this stage 63
at this point 786
at this rate 278
at this very moment 61
at this age 20
at this time 248
at this moment 173
at this time of day 16
at this time of night 45
at this 20
at this hour 158
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
at this time of day 16
at this time of night 45
at this 20
at this hour 158
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're 4202
you're so welcome 43
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're 4202
you're so welcome 43
you're doing great 645
you're fired 1000