English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / At this point

At this point Çeviri Türkçe

4,571 parallel translation
Well, at this point, either Boca or the Hollywood Forever Cemetery.
Pekala, bu noktada, ya Boca olacak yada Hollywood Ebediyet Mezarlığı.
I mean beggars can't be choosers at this point.
Dilencinin seçme hakkı yoktur.
Either way is fine with me at this point.
Artık bu durumda, her ikisi de, bana uyar.
I mean, it's just a theory at this point. Right?
Yani, sadece bir teori bu, değil mi?
At this point, the guy's got nothing to lose, which makes him more dangerous than ever.
Bu zamandan sonra adamın kaybedecek bir şeyi yok ki bu da onu öncesinden daha da tehlikeli yapar.
And I haven't seen him in years, and at this point, I-I just don't see what could possibly be gained from me getting together with him.
Ve yıllardır onu görmedim ve bu noktada onunla görüşmem bana ne kazandırır bilemiyorum.
What Carter thinks at this point doesn't matter.
Carter ne düşünüyor Bu noktada önemli değildir.
I... maybe in the gin-and-tonic days, you know, in my 20s, but you know, at this point, I'm just living right to get into heaven.
20 yaşımdayken cin tonik içtiğim gecelerde oluyordu belki ama artık cennete gitmek için daha düzgün bir hayat yaşıyorum.
At this point, you'd be wise to impress me with it.
Bu aşamada, beni etkilemeye çalışarak akıllılık edersin.
At this point, the ball is in your court, Dr. Edison.
Bu durumda top sizde Dr. Edison.
And at this point, I'm taking desperate measures.
Ve artık umudumu kaybetmeye başlıyorum. Anlıyorum.
At this point, nothing surprises me.
Bu noktadan sonra hiçbir şey beni şaşırtmaz.
You know, I know how to get to this class at this point.
Bu noktada dersin nasıl alınacağını biliyorum.
At this point, just let those calls go to voicemail.
Bu durumda aramalarını direkt sesli mesaja yönlendirelim artık.
So I ask you, given these facts, who in all God's earthly pastures is your only friend at this point?
Bütün bu gerçekleri saydıktan sonra sana soruyorum şu noktada bu dünyadaki tek dostun kim? Vay be Raylan.
I've got grieving down to a science at this point, and I tried.
Bu artık benim için bir bilim dalı gibi bir şey ve denedim.
- I assume nothing at this point.
Bu noktadan sonra artık bir şey beklemiyorum. Ama umuyorsun.
at this point, every bit helps!
Bu noktada en küçük birimin bile çok yardımı dokunur!
We ony have 12 ships left... Can we even call ourselves navy at this point?
Yalnızca 12 gemimiz kalmışken artık kendimize donanma diyebilir miyiz?
It's all about speed at this point!
Bu noktada tüm mesele hızlanmak!
At this point, I'm basically just a glorified lab assistant.
Şu aşamada ben, kaliteli bir laboratuvar asistanıyım sadece.
And at this point I'm too afraid to ask.
Ve sıkıntı şu ki, birisine sormaya korkuyorum.
Well, the ship sailed on explanations, unfortunately, the minute you lawyered up, so it's kind of over at this point.
Malesef iş işten geçti artık. Avukat istediğin anda, Açıklama hakkın ortadan kalktı.
I got more friends on the inside than the outside at this point.
Şu durumda içeride, dışarıdakinden daha fazla arkadaşım var.
At this point, we're not sure.
Şu an emin değiliz.
At this point he's known her longer than I have.
Bu noktada kızı benden daha iyi tanıyor oldu şu an.
- Russ : You've kind of lost it at this point.
- Bir noktayı kaçırıyorsun.
Yes, Joe seems like a good man, but at this point, I'm done talking about him.
Evet, Joe iyi bir adama benziyor ama artık onun hakkında konuşmayacağım.
At this point, surveillance is worthless.
Böyle olduktan sonra gözlemenin ne manası var?
About all we got at this point.
Elimizde şimdilik sadece bu var.
At this point, we believe she was held for at least 10 months, which is much longer than any of the other victims.
Bu noktada en az 10 ay tutulduğunu düşünüyoruz ki bu süre diğer kurbanlarınkinden kat kat daha fazla.
Look, at this point, it's all skin and shapes...
- Bu noktada her şey cilt ve vücuttan ibaret.
At this point we have to believe that Christy White and Michael Smith are still alive but are undergoing severe torture.
Bu andan itibaren Christy White ve Michael Smith'in yaşadığını düşünmeliyiz ama işkenceye maruz kalarak.
At this point, he's mostly lint.
Şu noktada, o tüy olmuştur.
Aren't we just improvising at this point?
Bu noktada sadece uydurmuyor muyuz?
Which at this point, is fine, because this just isn't me.
Ki bu da bu durumda iyi çünkü bu ben değilim.
Just that it's an alternative to a government-run system, which, at this point, should make everybody happy.
Hükümet tarafından kullanılan bir sisteme alternatif olduğunu biliyorum. Ki bu noktada, bu herkesi mutlu edecektir.
I don't have an explanation for the fracturing at this point, but it doesn't appear to be blunt force.
- Şu anda kırıklar için açıklamam yok ama bir objeyle vurulmuşa benzemiyor.
But at this point, cryonics is nothing more than a fantasy.
Ama şu an kriyoniks, bir fanteziden başka bir şey değil.
We're both just going through the motions at this point, but he's old-fashioned, and I don't want to think about what would happen if I don't play the game.
O sırada ikimizde duygulanırız. Eski kafalı biri. Rolümü oynamadığımda olacakları düşünmek istemiyorum.
It's a little stupid at this point. "Hey, Sheriff Romero."
Saçma durmaya başladı. "Şerif Romero" nedir?
The Sun is at the center of this diagram, and the lines point to the 14 nearest pulsars.
Bu şemanın tam merkezinde Güneş yer almaktadır ve çizgiler de en yakın 14 pulsarı göstermektedir.
Garcia, can you see what's at this intersection point?
Garcia, bu kesişme noktasında ne olduğunu görebiliyor musun?
Every time you point a finger at me you will get this gift from me.
Beni, parmağınla her gösterişinde sana bir hediye yollayacağım.
This is someone that used to literally write me a letter daily at one point.
Günü gününe bana mektup yazan birinden bahsediyoruz.
Okay, if there's one thing that I've learned in the 15 years of doing this is that at some point, you have to stop changing things.
Bunu yapabiliriz. Tamam, bak eğer bu işi yaparken geçen 15 yılda bir şey öğrendiysem o da bir noktada bazı şeyleri değiştirmekten vazgeçmelisin.
For Abraham to become an obstacle now, at this critical point...
Böylekritik bir noktada, Abraham büyük bir problem.
HEY, AT WHAT POINT IN THIS CONVERSATION ARE WE GOING TO ACKNOWLEDGE THAT I'M COVERED IN VOMIT?
Hey, bu konuşmanın neredesinde kusmuğa bulanmış olduğumu kabul edeceğiz?
Where I will watch your every move until you get a confession from Conrad and Victoria, at which point, in return, you'll leave this country a free man.
Her hareketinizi izlemeye alacağız. Conrad ve Victoria'yı itiraf ettirin. Bunu sağlayınca bu ülkeden hür bir adam olarak ayrılacaksınız.
Oh... i-is this where you point the finger at me?
Beni mi suçluyorsun?
Okay, well this will modify the frequency and wavelength of the stage lights, although, technically, they wouldn't be lights at that point.
Pekâlâ, bu sahne ışıklarının frekansını ve dalga boyunu değiştirecek gerçi o noktadan sonra ışık olmayacaklar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]