You fucked up Çeviri Türkçe
2,196 parallel translation
For fuck's sake, Caroline, you fucked up your man with my police gun.
Tanrı aşkına, Carolina, polis silahımla kocanı mı öldürdün?
You fucked up now.
Şimdi ayvayı yedin.
Are you fucked up in the head?
Beynin mi sulandı? !
- You fucked up, man.
- Olayın içine ettin.
You fucked up my life.
Sen de hayatımın içine ettin.
You fucked up your marriage, your life.
Evliliğini, hayatını mahvettin.
You fucked up my ear!
Kulağımın ağzına sıçtın!
You're screwed, you fucked up.
Boku yedin, işi berbat ettin.
You fucked up big time...
İşi sıçıp batırdınız yani?
Because you are fucked up, my friend.
Çünkü boku yemiş durumdasın, arkadaşım.
The fucked-up thing is I want to do it for Kevin as much as I do for you.
Asıl berbat olansa bunu senin kadar Kevin için de yapmak istiyorum.
- You've fucked everything up.
- Herşeyi bok ettin.
- You fucked it up.
- Sen herşeyi bok ettin.
- You're fucked up.
- Şimdi siki tuttun.
- Yeah, you're fucked up!
- Evet, siki tuttun!
How do you know she was fucked up?
Herşeyi berbat ettiğini de nereden biliyorsun?
Ok, if I'd have visited you, it would have fucked up John's treatment?
Eğer seni ziyaret etseydim bu John'un tedavisine zarar mı verecekti?
You are so fucked up.
Boku yemiş durumdasın.
You know what? I think that I would like to spend some time with my fucked-up family alone.
Bence boktan ailemle biraz yalnız vakit geçireyim ben.
- Yeah, { * dude, } I fucked you up!
Evet, dostum. Senin amına koydum!
How fucked up are you that you think that my 3-year-old squirt for attention is the same as you murdering a woman with a croquet stick?
Ne kadar uçtun ki ; benim 3 yaşındayken dikkat çekme niyetiyle fışkırtmam, senin kroket sopasıyla bir kadını öldürmenle aynı oluyor?
I fucked up again. I let you in.
Yine sıçtım, seni dünyama aldım.
You've fucked up from the start.
Bu işi sen mahvettin.
You know how fucked up I am, but...
Kendimi bu hale nasıl getirdiğimi biliyorsun, ama...
You're all calm, cool, collected on your home court with your shitty-ass table in the grass and your fucked-up paddles and come stains all over your table...
Kendi evinde çimler üstündeki boktan üzerinde boşalma izleri olan masanla ve boktan raketlerinle öyle sakin ve havalı gibisin.
"You really fucked this up, mom."
"Bu işi tamamen batırdın anne."
You fucked it up!
Ağzına sıçtın!
Yes, but you've really fucked up my bike.
İyiyim ama bisikletimin harbiden ağzına sıçtın.
They really fucked you up.
Kötü oldu, değil mi?
And if you're a bank robber or maybe somebody who's committed a fucked-up crazy crime then that's a good thing.
Bir banka soyguncusuysanız ya da büyük suçlara karışmış birisi bu iyi bir şeydir.
You fucked it up.
Dostluğumuzu berbat ettin.
Oh, you really fucked up this time, buddy!
Bu sefer harbiden siki tuttun adamım.
Whoa. You weren't kidding about the fucked-up part.
Boktan kısım derken şaka yapmıyormuşsun.
You got fucked up running the other way.
Diğer tarafa kaçarken yamulttun suratı çünkü.
But you fucked everything up, Boyd.
Ama her şeyi mahvettin, Boyd.
I knew you were fucked up the minute I laid eyes on you.
Gözlerine baktığım an sende bir şeylerin olduğunu anlamıştım.
And you fucked it up.
Ve sen içine sıçtın.
You know what? You're fucked up just like all of your friends.
Sen de diğer tüm arkadaşların gibi mahvolmuş haldesin.
You're fucked up, Iike your family.
Sende tıpkı ailen gibi mahvolmuş haldesin.
Fuck you, Adam. Fuck you and your whole fucked-up family.
Sen de, o kafadan kontak ailen de siktirin gidin.
And I just fucked up my car getting this info for you, Quinn.
Ben de sana bilgi getirmek için arabamı haşat ettim, Quinn.
You fucked everything up, Boyd.
Her şeyi mahvettin, Boyd.
You start pulling on a little thread and the next thing you know, you just fucked up the entire shirt.
Söküğü çektikçe tüm kazak eline gelir birden.
You are so fucked-up.
Sen berbat birisin.
You fucked this white boy up.
Mahvettin bu beyazı
Fatma, you fucked me up.
[AĞLAYARAK] Fatma, sıçtın ağzıma.
Yeah, well, good to see you all fuckin'glamorous and perfect with your fucked-up lives here.
Zaten senin şöhretli yaşamını, sikilmiş yaşamlarla dolu hayatını görmek güzeldi.
I warned you, gave you all the possible chances, and you fucked it up.
Uyardım seni, bütün ihtimalleri söyledim, ama sen siktin bıraktın.
Are you just going to leave me here alone with an asshole who fucked up my drawing?
Resmimi berbat eden bu pislikle beni burada öylece yalnız mı bırakacaksın?
You dragged him into bushes, fucked up his head!
Onu çalılıklara sürükledin, kafasını da darmadağın ettin!
You know the world is a fucked up place...
Dünyanın nasıl iğrenç bir yer olduğunu biliyorsunuz.
you fucked me 29
you fucked her 24
fucked up 43
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
you fucked her 24
fucked up 43
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
uptight 38
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
upside 40
uptight 38
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up the stairs 74
up north 49
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up the stairs 74
up north 49