English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You in trouble

You in trouble Çeviri Türkçe

6,954 parallel translation
- Mr Bates, are you in trouble?
- Bay Bates, başınız mı belada?
Temper's gonna get you in trouble, Damon.
Sinirlenmek başın derde sokuyor Damon.
Hope you're not in too much trouble with Eddie. No, no. She'll get over it.
umarım bu yüzden eddie ile çok sorun yaşamazsın hayır hayır anlayışla karşıladı.
Just in case you ever get in trouble out here again. Thanks so much.
- Bir daha buralarda başınıza bir şey gelirse ararsınız.
Oh! I know you're having trouble believing in me, but I'm here because you want me to be.
Bana inanmakta güçIük çektiğini biliyorum ama burada olmamı istediğin için buradayım.
For putting you in this trouble.
Sana bunları yaşattığım için.
My wife's in prison - I'd call that trouble, wouldn't you?
Karım hapishanede, sizce bu yeterli değil mi?
Tell me where they went and you won't be in trouble.
Nereye gittiklerini söylersen başına bir şey gelmez.
Officially, you're in trouble, but I can't tell you I'm not a tiny bit proud of you, man.
Aslında başın belaya girdi ama "gurur duymadım" dersem de yalan olur.
Did you get in trouble? Well...
- Başın belaya girdi mi?
I could get in a lot of trouble if someone finds out I gave you this.
Sana bunu verdiğim duyulsa başım fena belaya girer.
Your Dr. Albee's in a lot of trouble, sweetie. This should be all you need.
Bu kadarı size yeter bence.
You are in big trouble, young lady.
Sen değil. Başın büyük dertte genç bayan.
An you in't have to go through all this trouble.
- Kesinlikle. Ve bu kadar zahmet etmene gerek yoktu.
If you're its future, then Gotham is in big trouble.
- Gotham'ın geleceği sensen boku yedi.
You in some kind of trouble?
Başın dertte falan mı?
You run into any trouble, I'll be in your ear, talking you through it.
Bir sorunla karşılaşırsanız kulaklık aracılığıyla bunun üstesinden geliriz.
I heard you were in trouble.
Başının belâda olduğunu öğredim.
Listen, I can assure you that you're in serious trouble already.
Dinle, başın zaten büyük belada olduğuna dair seni temin ederim.
You think Claire is in trouble?
Sizce Claire'in başı dertte mi?
You got in trouble because you don't have money.
Paran olmadığı için başın belada.
So, you're saying that Jared's mother was one of these "girls in trouble"?
Yani söylediğine göre Jared'in annesi başı belada olan kızlardan mıydı?
If you're in trouble, you press and you hold down number 1, OK?
Eğer başın belaya girerse 1 numaraya basılı tutacaksın, tamam mı?
And then I hear you, and you're in some kind of trouble.
Sonra yine sesini duyuyorum. Basin belada gibi.
We had trouble hearing you in the back.
Arkadan seni duyamadık.
Are you in trouble?
Takip mi ediliyorsun?
You're not in any trouble, and no one wants to cause you any. We just want to hear what happened.
Size söz veriyorum Bay Azeem, başınız belada değil ve olmayacak.
When your child is in trouble, You can sense it. You know about it.
Ebeveyn olarak çocuğunun başı beladaysa hissedersin.
Um... I, um, er have trouble managing too much, er, sensory input at one time and in this instance there was the whole tongue thing and you were touching my leg at the same time and I can't be completely certain but it's possible I just had an orgasm.
Ben duyusal girdilerimi tek seferde kontrol etmekte sorun yaşıyorum bu örnekte de, bu dil şeyi falan ve aynı anda ayaklarıma dokunman ve tam emin olamamakla birlikte sanırım orgazm geçirdim.
You have no idea how much trouble you're in, do you?
Başının ne kadar belaya girdiğinin hakkında hiçbir fikrin yok, değil mi?
The reason why he's in trouble is because of you and your envelope.
Sebebi de sen ve senin zarfın.
He would have a fit if you got in trouble too.
Senin de başın belaya girerse, çok fena olur.
Liar and a scoundrel you are, and for saving me the trouble of considering taking your worthless hand in marriage.
Bana ne kadar büyük bir yalancı ve rezil olduğunu gösterip beni düğünde sizin değersiz elinizi tutma derdinden kurtardığınız için çok teşekkürler.
You gonna get in trouble, old woman.
Başın belaya girecek ihtiyar.
Mara let this trouble out in you, but wouldn't it need to attach itself to some emotion?
Mara bu sorunu dışarı çıkardı ama bunu bir duyguya bağlaması gerekmiyor muydu?
Don't want to get you in trouble with the Big Man.
Tanrı'yla başın belaya girsin istemem.
I'd be in trouble if you were black.
- Eğer zenci olsaydın başım beladaydı.
Everyone. Laurie is in trouble, man. You got to find her.
Laurie'nın başı belada, hemen bulmalısınız onu.
I don't want you getting in trouble over something stupid like this.
Böyle aptal bir şey yüzünden başının belaya girmesini istemem.
Captain Beckett, this guy claims you're in trouble.
Yüzbaşı Beckett, bu adam sizin başınızın belada olduğunu iddia ediyor.
That's why all the women in my family have back trouble, you know?
Bu yüzden ailemdeki tüm kadınların bel problemi var.
You're in big trouble, Stanley.
Başın büyük belada, Stanley.
WHATEVER TROUBLE YOU'RE IN, YOU KNOW, I CAN HELP.
Başınız ne tarz bir dertte olursa olsun yardımcı olabilirim.
They're probably just scared. You're not in any trouble.
belkide sadece korktular herhangi bir sorun yok.
I was just going to sub in my turkey if you got in trouble, which, I mean...
Bir sorun çıkarsa benim hindiyi yerine koyacaktım. Duruma bakılırsa da...
So... You must really be in trouble if you came all the way down here to see me.
Sırf beni görmek için aşağıya o kadar yolu geldiğine göre, başın gerçekten belada olmalı.
You're not in trouble, bro, but, uh... Look, I'm just here to talk to you.
Başın belada değil bro, seninle konuşmak için buradayım.
And you've chosen to keep bailing her out every time she gets in trouble.
Ve sende, ne zaman başı sıkışsa paçayı kurtarmasını sağladın.
Yeah, you're looking like you're in trouble.
Aynen, yakında yürüyemeyecek duruma gelirsin kesin.
Tried to help me about... if they thought I was in trouble for drugs or something like that, you know.
Bana yardım etmeye kalktıkları zamana kadar. Uyuşturucu sorunum falan olduğunu sanıyorlardı.
Just wanted to come by and check in on you, see how it's been going. Any trouble since you've come back?
Sadece gelip, sizi kontrol etmek ve nasıl olduğunuzu görmek için geldim döndüğünüzden beri herhangi bir sıkıntınız var mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]