You mean Çeviri Türkçe
157,792 parallel translation
- Yeah, I see what you mean.
- Neyi kastettiğini anladım.
What do you mean, how's Kepner doing?
Ne demek Kepner nasıl?
What do you mean, am I okay?
Ne demek iyi misin?
What do you mean?
Ne demek bu?
What do you mean?
Yani?
You mean Minnick's transplant?
Minnick'in nakil ameliyatı demek istedin sanırım.
What do you mean, "Are we cool?"
İyiyiz derken ne demek istiyorsun.
You mean unforgettable, like that time you killed my dad?
Babamı öldürdüğün anki gibi unutulmaz bir şey mi?
- What do you mean?
- Ne demek bu?
Yeah, what-what do you mean?
- Evet ne demek istiyorsunuz?
- What do you mean?
- Değerlendirmem.
- You mean, your girlfriend?
- Kız arkadaşından mı bahsediyorsun?
- No. - What do you mean?
Neden bahsediyorsun?
Do you mean analysis like that?
- Bu tarz analizler mi?
What do you mean you can't get it running again, Happy?
Ne demek yeniden çalıştıramam Happy?
I'm sorry, did you mean something by that?
Kusura bakma, bir şey mi ima etmek istedin?
What do you mean it's stuck?
- Ne demek sıkıştı?
You mean those cards where you get one punch per visit?
Şu her gidişinde bir delik açılan kartları mı diyorsun?
What do you mean? Oh, I think you know exactly what I mean.
Sanırım ne demek istediğimi anladın.
I mean, do you even know what this could unlock?
Yani bunun neleri açabileceğini bir düşün.
I mean, that's the whole "you know" of it all is I liked you from the second I opened that door.
Demek istediğim, hepsi bu. Bilirsin seni kapıyı açtığım andan beri sevdim.
I mean, you started off as this somewhat cosmopolitan weirdo and then digressed into this...
Demek istediğim, çok uluslu tuhaf biri gibi başladın. Ve sonra bundan saptın.
I mean, you tell me, buddy... a Southern dad?
Yani, söyle bana dostum... Bir güneyli baba mı?
So, I mean, you're gonna wanna hold that off for as long as you can.
Yani, yapabildiğin kadar uzun bir süre bunu geciktirmelisin.
Alex. I can help you, but, I mean, I have kids here.
Sana yardım edebilirim Alex ama burada çocuklarım var.
But that doesn't mean there aren't some things that you might like to change.
Fakat yine de bazı şeyleri değiştirmek isteyebilirsin.
I mean, you really don't want to make friends around here, do you?
Burada arkadaş edinmeyi gerçekten istemiyorsun değil mi?
And then you made dinner plans with Richard, and then you blow them off like they don't mean anything.
Sonra Richard'la yemek planı yapıp önemsiz biriymiş gibi iptal ediyorsun.
I mean, you two go way back.
Uzun zamandır tanışıyor musunuz yoksa?
I mean, there are comparisons that you can make between myself and Dr. Grey, but in a contest of niceness, I take that win.
Dr. Grey'le ikimizi kıyaslayabileceğin bir sürü konu vardır ama iş nazikliğe gelince ben kazanırım.
I mean, you don't just teach them what to do with their hands.
Onlara sadece ellerini kullanmayı öğretmezsin.
I mean, you take it on yourself.
Sorumluluğu üstlenirsin.
I mean, you had no reason to suspect bleeding until you did.
Görene kadar kanamadan şüphelenmene sebep olacak bir şey yoktu.
I mean... Thank you.
Gerçekten teşekkür ederim.
I mean, are you really telling me this is good management, Mom?
Bunun iyi yöneticilik olduğunu söyleyebilir misin anne?
I mean, you don't know this is what she does.
Her zaman böyle yaptığını bilmiyorsun.
Does that mean nothing to you?
Bunun senin için bir anlamı yok mu?
Just surrounded by shit from my past, you know what I mean, holding me back.
Etrafım geçmişimdeki boklarla çevriliydi, anlıyor musun, beni zapt ediyordu.
You know what I mean?
Ne demek istediğimi anlıyor musun?
I mean, think about it, you have lost everything.
Bir düşün, her şeyini kaybettin.
Well, I mean, if you just wanna follow somebody...
Eğer birini takip etmek istiyorsan...
- What do you mean?
- Nasıl yani?
I mean, even if I joined you, I can't use what I know.
Yani size katılsam bile, bildiklerimi sizinle paylaşamam.
I mean, I think you're smart and everything, but he hasn't run it through forensic software?
Tamam zekisin falan kabul ediyorum da adli yazılımda tarama yapmamış mıdır sence?
How do you mean?
Ne demek istiyorsun?
I know you get frustrated when I take steps backward, but I don't mean to do it ; I just do.
Gerilediğimde hayal kırıklığına uğradığını biliyorum ama bilinçli olarak yapmıyorum, kendiliğinden oluveriyor.
Just because I can't seem to change for you, doesn't mean that Walter can't.
Senin için değişememem Walter'ın da değişemeyeceği anlamına gelmez.
Yeah, does the phrase, "Dough Mehbani Rahmat care-o" or "Karo" mean anything to you?
Evet, "dost mehbani rahmat karo" sözünün bir anlamı var mı?
Look, I mean, you could start in the Banasri Ullah Para neighborhood.
Banasri Ullah Para mahallesinden başlayabilirsiniz.
Guys, just because you spent Christmas in Missouri doesn't mean that we forgot about you.
Çocuklar, Noel'i Missouri'de geçirdiniz diye sizi unutmuş değiliz.
I didn't mean to hurt you, Cameron.
Seni incitmek istememiştim Cameron.