You see something Çeviri Türkçe
4,670 parallel translation
- Did you see something?
- Bir şey mi gördün?
Did you see something?
Bir şey mi gördün?
Don't shoot unless you see something.
Bir şey görmediğiniz sürece ateş etmeyin.
- I don't know. - Did you see something?
- Bir şey mi gördün?
You think because you see something in a book, you know it?
Kitapta bir şeyler gördün diye öyle zannediyorsun.
If you see something, say something today on this day, years after 9 / 11.
Bir şey görürseniz. 11 eylülden yıllar sonra bu günlerde...
You know I was thinking of something. What if I grab your arms from behind but really discreetly as soon as I see you starting to itch and then I can hold them there and that'll help.
Kendini kaşıdığını gördüğüm an kollarını kameraya çaktırmadan arkandan tutsam diyorum?
I have something you might want to see. Okay.
- Elimde görmek isteyebileceğin bir şey var.
- You need to see something.
- Şunu görmen gerekiyor.
Well, just bring up his name the next time you see her, and if she has a reaction, you'll be able to tell if she's hiding something.
Pekala, onu bir dahaki görüşünde adamın adını söyle ve eğer bir tepki verirse, bir şey saklayıp saklamadığını anlarsın.
Some will go for the smell of scandal, so will they see the show you had in mind, or something else?
Bazılar skandal kokusuna geliyorlar. Senin aklındakini mi izleyecekler yoksa başka bir şey mi?
See, Pop, I can do something for ya, and you can do something for me, and it ain't buy me no Cadillac.
Pop, ben senin için bir şeyler yaparım, sen de benim için. Bana bir Cadillac falan da almayacaksın.
Ask it something that you know it'll say "no," to see if it only does green or what.
Ona "hayır" diyeceğini bildiğin bir şey sor da, sadece yeşil mi çalışıyor görelim.
So you'll always have something to remember your special trip to see your Grandma.
Büyükanneyi görmek için yaptığınız özel seyahatinizi hatırlatacak bir şeyiniz olacak hep.
Did you see it yesterday or something?
Dün falan mı izledin?
You'd be someplace at a party or a friend's house or something... and he'll be over there talking to somebody. And you see his face. And you think,
Herhangi bir başka yerde bir partide ya da bir arkadaşın evinde, o, orada durup biriyle konuşuyorken onun yüzünü göreceksin ve şöyle diyeceksin :
I want you to see something.
Bir şey göstermek istiyorum.
Can you not fucking see that I am in the middle of something important.
Önemli bir şeyin ortasında olduğumu görmüyor musun amına koyayım?
I see something in you.
Sende bir şey görüyorum.
Come see me when you have something fun like a blood disease.
Eğlenceli bir şeyin olduğunda gel bana. Mesela kan hastalığı gibi.
Oh, I've got to sort something out. Right. I'll see you after lunch then.
Yemekten sonra hallederim.
And even if you do, you'll make, what, six episodes of something no one will ever see?
Yapsanız bile kimsenin asla izlemeyeceği 6 bölüm falan yapacaksınız.
Let's see if there's something to make sure you don't get infected.
Hastalık kapmaman için bir şey bulayım.
There's something you should see.
Görmen gereken bir şey var.
You ever see something like this?
Daha önce hiç böyle bir şey gördün mü?
The question is, if you could choose something to show up in the next photo, anything, what would you choose to see?
Asıl soru eğer bir sonraki fotoğrafta bir şey göstermek isteseydin herhangi bir şey, ne görmeyi tercih ederdin?
If you see me do something dumb, don't imitate me, okay?
Aptalca bir şey yaptığımda, beni taklit etme, olur mu?
With that you've light so that you can see something.
Bunu yakarsan bir şeyler görebilirsin.
Do you want to see something? Yes.
- Bir şey görmek ister misin?
You want to see something funny?
Komik bir şey görmek ister misin?
Well, you said if I need something I should come see you.
Bir şeye ihtiyacım olursa gelip seni görmemi söylemiştin.
That's because every time I see you, Uncle Frank wants something.
Seni her gördüğümde Frank dayı bir şeyler istediğindendir.
What d'you see, a ghost or something?
Ne görüyorsun? Hayalet falan mı?
- Hey, you want to see something cool?
- Hey, havalı bir şeyler görmek ister misin?
Good to see you commit to something.
Bir işe kendini verdiğini görmek güzel.
You want to see something, get a warrant.
Bir şey görmek istiyorsanız arama izni alın.
You see, sometimes people... mistake a child as an answer for something, you know, like a way to change their story.
Bazen insanlar çocuk yapmayı, bir cevap olarak görüyorlar. Kendi hikâyelerini değiştirmenin yolu gibi.
But, you know, I think I should put you together with one of our clerical workers and see if they can't help you find something.
Kâtiplerden birine söyleyeyim de belki onlar bir şey bulmana yardımcı olur.
Well, hopefully you'll see something in me because I know I'd be great for this.
Umarım bende bir şeyler görürsünüz çünkü bu rol için uygun olduğumu biliyorum.
You see, we found something.
Aslında bir şey bulmuştuk.
Yeah, and a lot of people would pay to just see something knock you down.
Senin nakavt olduğunu görmek için bir sürü insan para verir.
Well, that's something you don't see every day.
Bu her gün göremeyeceğin türden bir şey.
I need you to see something.
Görmeni istediğim bir şey var.
I want to see you eat something but don't worry, some crackers or something, thanks. Wouldn't you want to eat something?
Bir şeyler yemek istemez misin?
- Well, you see, something happens in nature because - -
Doğada böyle şeyler olur...
That really is something you don't want to see played out in public, isn't it?
Bu gerçekten de uluorta sergilenmesini istemeyeceğiniz bir mesele.
I see you and I think I'm beginning to understand something more about you.
Anlıyorum ve hakkında daha çok şey öğrenmeye başladığımı düşünüyorum.
If you see her, there's something I'd like you to tell her
Onu görürsen söylemek istediğim bir şeyi iletir misin?
- Jesus Christ. Do you want to see my resume, or something?
İstersen özgeçmişime de bak?
You see, cogs thrive on order, but something was out of order at Central Coast Pharmaceuticals.
Önemsiz insanlar emirle başarılı olurlar ama Central Coast Eczacılıkta bir şeyler ters gidiyordu.
Now that I see you are men of your word, let me show you something.
Sözünün eri biri olduğunu ispatladın. Sana bir şey göstereyim.
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem good 16
you seem 91
you seem nervous 52
you see here 28
you seem troubled 30
you seem sad 20
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem good 16
you seem 91
you seem nervous 52
you see here 28
you seem troubled 30
you seem sad 20