You up Çeviri Türkçe
279,160 parallel translation
I'll pick you up tomorrow at 8 : 00?
Seni yarın sekizde alayım mı?
♪ Sometimes it'll drive you up a tree ♪
Bazen zor bir duruma sokarlar bizi...
He comes and picks you up and takes you to where you want to go.
O gelir ve seni alır. Ve sizi nereye gitmek istediğiniz yere götürür.
You could even pick me up at 7 : 00.
Yedi'de bile alabilirsin.
Then you just show up out of the blue.
Şimdi birden ortaya çıkıyorsun.
They open up again at 6 : 00 a.m. if you wanna check out the sale.
Satışa bakmak isterseniz saat altıda tekrar açılacak.
Are things heating up between you two?
Aranız ısınıyor mu?
Yeah, um, actually, freshman year, I, uh, drove up to Vassar to see you, but I stopped halfway and turned around and came home.
Aslında birinci sınıftayken seni görmek için Vassar'a doğru yola çıktım ama yolun yarısında durdum ve eve geri döndüm.
And I was walking on my campus yesterday and it was really warm and pretty out and I remembered this word you made up when we were young to describe days like that where it suddenly is warm again.
Dün kampüste yürüyordum, hava gerçekten sıcak ve güzeldi ve küçükken böyle birden ısınan günler için uydurduğun kelimeyi hatırladım.
You're gonna owe me for tux rentals if I keep this up.
Bana bu smokinin kirasını borçlusun.
If you're in Italy this summer, look me up.
- Bu yaz İtalya'da olursan ara beni.
Sue, remember how Julia broke up with me because I was talking about you all the time?
Sue, hep senin hakkında konuştuğum için Julia benden ayrılmamış mıydı?
I was a little worried when you pulled up in such a hurry.
Acele edince biraz endişelendim.
Like maybe inviting your brother up to campus for a weekend of fun, like you said you were gonna do for the past four years but never did?
Kardeşini eğlenceli bir hafta sonu için okula davet etmek gibi mesela. Hani dört sene boyunca hep çağıracağını söyleyip çağırmadığın kardeşini.
Not so you can hold up your kids'artwork.
Çocuklarının resimlerini tutturasın diye değil.
You know, Brick, you're really growing up.
Gerçekten büyüyorsun Brick.
Next thing you know, I'll spite-marry you, and we'll end up divorced.
Sonrasını biliyorsun, seninle evleneceğim ve sonra boşanacağız.
That is correct, Brick, and seeing as our time is up, with 2,000 points, you are our reigning champion.
Doğru cevap Brick, ve süremiz dolduğuna göre 2000 puanla şampiyonumuz sensin.
Now, if you don't mind, I'm getting confirmed next week, and I need to brush up on 2,000 years'worth of Bible facts.
Şimdi eğer sakıncası yoksa önümüzdeki hafta kabul edileceğim ve 2000 yılık İncil gerçeklerini tazelemem lazım.
So, you see, Blake, it was kind of the hospital's screw-up because they gave me the room that your mom was supposed to get.
Anlayacağın Blake, hastanenin hatasıydı çünkü annene vermeleri gereken odayı bana vermişler.
But, you know, a happy throw-up.
Ama mutlu bir kusma.
♪ Where you'll see other families from way up high ♪ ♪ The grass looks greener on the other side ♪
Başka ailelere yukarıdan baktığında Daha yeşildir çimler diğer tarafta...
got to pick up a new lady razor,'cause, you know, between my beard and your wire-brush leg hairs, it is trashed.
Sakallarımla senin bacak tüylerin arasında yorgun düştü garibim.
Ooh! You clean up nice!
Çok hoş görünüyorsun!
I'm just saying you have a tendency to close up your body and cross your arms.
Vücut ve kol hareketlerinle kendini uzaklaştırmaya eğilimlisin.
What you want to do is just put your shoulders back and keep your head up.
Omuzlarını geri yaslayıp başını yukarı kaldır.
It's just that you look so grown up, and you never let me touch you anymore.
Öyle büyümüş görünüyorsun ki artık sana dokunmama izin vermiyorsun.
Well, I don't really know about that, but... now that you brought it up, I have actually... kind of been... seeing someone.
Buna gerçekten emin değilim ama madem konuyu buraya getirdin aslında birisiyle görüşüyorum.
" You just broke up with April.
Daha çok erken.
You have to keep up with how much money you have in your account, you need cash when you leave the house.
Hesabında ne kadar paran olduğunu takip etmek zorundasın. Evden çıktığında nakde ihtiyacın vardır.
I think you have a back-up can in the medicine cabinet.
Sanırım ilaç dolabında yedek konserve vardı.
I finally had a vein-free story from Brick, and you screwed it up.
Sonunda Brick'ten damarsız bir anı aldım ve onu berbat ettin.
Look, growing up in my family, we didn't, you know, talk or, you know, express things on birthdays or holidays or...
Dinle, benim büyüdüğüm ailede konuşmazdık, doğum günüymüş, tatillermiş bu şeyleri ifade etmezdik.
Hey. You got get out of here so I can lock up the room.
Git de odayı kilitleyeyim.
All of you millennials coming into my office thinking you can get a pass by making up some lame excuse.
Hepiniz yanıltıcı bahaneler bularak ofisime gelip geçeceğinizi düşünüyorsunuz.
Didn't you pick up on the vibe I was giving off?
Sana verdiğim enerjiyi almadın mı?
But, you know, it doesn't matter that I didn't go to parties in high school, because my world really opened up in college.
Ama lisede partiye gidip gitmemeniz fark etmez çünkü benim dünyam gerçekte üniversitede açıldı.
All I know is there's a playoff game tonight and a "Godfather" marathon tomorrow, so why don't you fire up that microwave and nuke me some food?
Tek bildiğim bu akşam playoff maçı ve yarın da Baba maratonu olduğu. Neden mikrodalgaya benim için biraz yiyecek koymuyorsun?
Our troop leader told us we messed up and accidentally gave you your neighbor's address.
Oba başımız işi beceremediğimizi ve size yanlışlıkla komşunuzun numarasını verdiğimizi söyledi.
Do you think companies close up shop in the summer and start offering jobs in the fall?
Dükkanlar yazın kapanıp sonbahar da mı iş ilanı yayınlıyorlar sanıyorsun?
You got to back me up here.
Beni desteklemelisin.
Invent a TV that turns on when you wake up, go to Europe... those are my two dreams.
Hayallerimden biri uyanınca otomatik açılan TV'nin icat edilmesi, diğeri Avrupa'ya gitmek.
Seriously, you call Uber up here, and you're given a choice- - Prius or helicopter.
Cidden, Uber'i buraya çağırırsın, Ve size bir seçenek verilir... Prius veya helikopter.
Then you bring your wincher up to the tree, or whatever obstacle we attach it to, and I'll operate the buttons.
O zaman kazıcınızı ağaca getirin, Ya da ne tür bir engel eklersek, Ve düğmeleri kullanacağım.
You can pull up the seat more.
Koltuğu daha fazla çekebilirsiniz.
You've got to keep the throttle in so that you maintain the drift with good angle, and that's only up to you about how much steering input and how much accelerator you put in.
Gaz kolunu tutmak zorundasın Böylece sürüşü iyi bir açıyla tutar, Ve bu sadece size ne kadar direksiyon girişi ile ilgili olduğudur
Not to us, you know, but we still had to suck it up.
Bize göre değildi ama yine de kabullenmek zorunda kaldık.
You need to put a... sign up on the place.
Oraya bir tabela koyman lazım.
- I can help you set up.
- Düzenlemene yardımcı olabilirim.
You want me to dig up the receipts?
Makbuzları aramamı mı istiyorsun?
So you have to set up a legitimate business.
Dolayısıyla meşru bir iş kurman gerekiyor.
you up for it 48
you up there 28
you up for this 25
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
you up there 28
you up for this 25
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
upside 40
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49