You weren't yourself Çeviri Türkçe

Yes, but you weren't calling yourself Dale Tremont.

Evet, ama kendini Dale Tremont diye tanıtmamıştın.

- You told me yourself, said the wires weren't exposed.

- Kendiniz söylediniz, kabloların üstü kapalı, dediniz.

You weren't so bad yourself, chum.

Sen de hiç fena değildin arkadaşım.

- You weren't so bad yourself.

- Sen de fena değildin.

You weren't much like yourself.

- Kendinde değildin ki.

You weren't so bad yourself.

Sen de pek fena sayılmazdın.

But you yourself didn't go on the crusade and you weren't here.

Ama siz sefere çıkmadınız, burada da değildiniz.

You weren't proud to be you, just to be yourself.

Kendin olmaktan gurur duymuyordun, yanlızca kendin olmaktan.

And once you were a fugitive yourself, weren't you?

Bir zamanlar sen de kaçak değil miydin?

But you were one yourself, weren't you?

Ama sen subaydın, değil mi?

You weren't yourself.

Kendinde değildin.

- You weren't so bad yourself.

- Sen de fena sayılmazdın.

You weren't so bad yourself.

Kendini çok kötü hissetmemelisin.

That is, when you weren't driving yourself crazy.

O zamanlar, henüz delirmediğin zamanlardı.

What would you be doing if you weren't out making yourself a better citizen?

İyi bir vatandaş olmaya çalışıyorsun.

You were one step away from throwing yourself at that woman's feet, weren't you?

Kadının ayaklarına kapanmana bir adım kalmıştı değil mi?

- You weren't talking about me, you were talking about yourself.

- Benim hakkımda konuşmuyorduk,... kendin hakkında konuşuyordun.

Yeah, well, you weren't so bad yourself, you know.

Heh, sen de hiç fena değildin aslında.

You weren't big in the ring yourself.

Sen de ringde çok büyük değildin.

You weren't yourself when you did this.

Bu işi yaptığında sen kendinde değildin.

You weren't yourself last night.

Dün gece kendinde değildin.

- You weren't bad yourself.

- Sen de fena değildin.

You weren't so lukewarm yourself.

Sen de kendinle pek barışık değildin.

You weren't so bad yourself.

Sen de hiç fena değildin.

So, Rene, you weren't trying to kill yourself this morning?

Rene, bu sabah kendini öldürmeye çalışmıyor muydun?

You wandered off by yourself where you weren't supposed to be.

Olmayı beklemediğin bir yerde, amacından sapmış bir şekildeydin.

If you weren't so busy chasing booty you'd have come with me and caught one for yourself.

Kulüpte hazine avcılığı yapmasaydın sen de bir tane yakalayabilirdin.

You weren't gonna throw yourself a party.

Kendi isteğinle partiye katılmazdın.

Don't be too proud ot yourself. You weren't that good, Ben.

O kadar da iyi değildin, Ben.

Like you weren't there yourself, grandma.

Sen orada değildin büyükanne.

You weren't yourself.

Sen kendinde değildin.

You are the best. You weren't half bad yourself.

- Sen de fena değildin doğrusu.

Well, you weren't exactly yourself at the time.

O kişi tam olarak sen değildin.

Weren't you afraid, yourself?

Hiç korkuya kapılmadın mı?

You must have been scared yourself by all this, weren't you, ma'am?

Tüm bu olanlardan dolayı sizde korkmuş olmalısınız, değilmi bayan?

- lf this is how you look when you're enjoying yourself then you weren't having fun on the boat because you didn't look like this.

- Eğlenirken böyle mi görünüyorsun Jo? O zaman yazın teknede eğlenmiyordun. Çünkü böyle görünmüyordun.

You weren't starving yourself to induce a miscarriage, were you?

Düşük yapmak için özellikle aç kalmıyordun, değil mi?

If you weren't so busy trolling for booty all the time you could do it yourself, like the law says you should.

Eğer sürekli kız peşinde koşmakla meşgul olmasaydın kendinde yapabilirdin, tıpkı kanunlarda söylendiği gibi.

You weren't yourself, Zhaan.

Kendinde değildin, Zhaan.

Weren't you the one who went off with Topolsky by yourself?

Topolsky'e tek başına giden sen değil misin?

- We weren't playin'for money. - You killed yourself like that for nothin'?

Bunu hayal edemiyorum.

You weren't exactly talkative yourself when you were his age.

Sende onun yaşlarındayken pek konuşkan sayılmazdın.

You told me yourself you weren't a very motivated student.

İyi bir öğrenci olmadığını sen söyledin.

You were talking about yourself, weren't you?

Yoksa sizin hakkınızda değil miydi?

Oh, let's just say, you weren't yourself.

Kendinde değildin ama.

You weren't defending yourself.

Kendini savunmuyordun ki.

- You weren't trying to kill yourself.

- Sen kendini öldürmeye çalışmadın.

No, coach, you weren't yourself.

Hayır koç, sen kendinde değildin.

I appreciate your honesty, but you weren't yourself.

Dürüstlüğüne minnettarım sen kendinde değildin.

You really were planning to kill yourself, weren't you?

Gerçekten ölmeyi planlamıyor muydun?

- Oh, you yourself weren't present at it?

- Siz orada değil miydiniz?