Не успеем Çeviri Türkçe
325 parallel translation
- Нет, сегодня мы не успеем добраться.
- Hayır. Manastıra bu gece varamayız.
Если не успеем до комендантского часа, у нас и так будут неприятности.
Zaten geç kaldık. Daha fazla bela istemiyorum.
Мы не успеем закончить мост вовремя.
Köprüyü zamanında bitiremeyeceğiz.
Невозможно, никак не успеем.
İmkansız. Bir daha beceremeyiz. Hırsızlık ciddi bir meslektir.
Думаю, мы уже не успеем сделать ставки, но все равно, пойдемте посмотрим.
Bir sonraki yarıştan önce bahis oynamaya zaman var mı bilmiyorum... ama gelsene hayatım.
А если мы не успеем?
Ya ulaşmamız daha uzun sürerse?
Так мы никуда не успеем.
Bu hızla oraya asla zamanında ulaşamayız.
У нас осталось 6 минут, мы не успеем.
Yalnızca altı dakikamız kaldı.
А если не успеем?
- Eğer bunu kaçırırsak?
Ты уверен, что мы не успеем дойти домой еще сегодня?
Eve bu akşam gidemeyeceğimizden emin misin?
Мы охнуть не успеем, как получим в стране тоталитаризм.
Daha ne olduğunu anlayamadan kendimizi totaliterliğin pençesinde buluruz.
Так что если до Рождества не успеем, жди до будущего года.
Yani Ocağa kadar halletmezsek bir daha ki seneyi bekleriz.
Нужно составить программу, иначе мы ничего не успеем.
Bir plan yapmalıyız. Aksi taktirde hiç birşey yapamayacağız.
Не успеем, капитан.
Bunu başaramayacağız Kaptan.
Тогда мы уже ничего не успеем.
Her an saldırabilirler.
Скорей, скорей, а то не успеем!
Acele etmezsek yetişemeyeceğiz. Ne kadar geç oldu, farkında mısın?
Успеем-не успеем... Как будто у меня есть выбор.
Bu beni rahatsız etse de başka şansım yok.
Разрази меня гром, если мы будем это делать то не успеем к утренней волне
Bunu yaparsak, sabah akıntısını kaçırırız.
Мы не успеем, я поеду завтра.
Asla başaramayız. Yarın giderim.
– Не успеем – я улечу завтра или послезавтра.
- Yarın veya diğer gün giderim.
– Мы никак не успеем.
- Asla başaramayacağız.
Уже не успеем.
Hayır başlayamayız. Yarım saattir...
Мы уже не успеем.
Asla yetişemeyiz.
- Мы уже не успеем.
- Asla yetişemeyiz.
Мы не успеем.
Asla vaktinde yetişemeyeceğiz.
Мы не успеем.
Başaramayacağız.
- Мы не успеем.
- Gitmiyoruz.
Мы не успеем.
- Asla başaramayacağız.
За полчаса мы ничего не успеем, нам надо больше времени.
Yarım saatte hiçbir şey yapamayız. Daha fazla zamana ihtiyacımız var.
Даже если мы изменим точку сбора, мы не успеем вовремя.
Toplanma noktasını değiştirmeye kalksak zamanında ulaşamayız.
- А если мы не успеем доехать?
- Bayrama çıkacağımızı kim biliyor?
Мы никак не успеем вовремя.
Oraya asla zamanında varamayız.
Думаю, если наш ужин продлится, как перерыв на обед, мы не успеем до закрытия.
Eğer yemekte kahve kadar uzun sürerse, Kapanmadan yetişemeyiz.
Прю, за 20 минут мы ничего не успеем.
Prue, 20 dakika içinde Hiç bir şey yapamazsın. — İzle beni.
Но не успеем в магазин, чтобы купить конфет.
Sadece markete gidip şekerleme alacak vaktimiz yok.
мы не успеем!
Bayan, Zamanın da yetişemiyeceğiz!
Мы не успеем. Скорее!
Yetişemeyeceğiz!
Мы не успеем туда до темна.
Oraya varmadan hava kararır.
Не успеем.
Vakit yok.
- Мы не успеем.
Zamanımız yok.
Не успеем, у меня поезд через час.
Trenim 1 saat sonra kalkacak.
Что ж, в таком случае, если мы поспешим, то ещё успеем найти это кафе, пока не стемнело.
Belki acele edersek, o kuytu kafeyi çok geç olmadan bulabiliriz.
Не понимаю, как мы успеем провести операцию и убраться отсюда до окончания часа?
Zaman dolmadan ameliyatı yapıp buradan nasıl çıkacaksınız anlamıyorum.
Не думаю, что мы успеем выяснить это, Боунс.
Karantinaya almak için vaktimiz yok.
Не бойся, мы успеем.
- 1.mevkide halen 8 koltuğumuz boş, başkan
Мы не успеем угнать и поменять номера до субботы.
Cumaya kadar bunları çalıp seri numarası ayarlamamız imkansız.
Успеем не в этом смысле, Мэттью.
Gitmekten kastım o değildi, Matthew.
Жениться пока не будем, с этим мы всегда успеем.
Evlenmemiz gerekmiyor çünki buna daha sonra karar verebiliriz..
Мы ничего не успеем.
Asla başaramayacağız.
- Не волнуйся, Пенни, всё будет в порядке, мы обязательно успеем.
- Endişe etme, Penny. Her şey yoluna girecek. Bu çok aptalca.
Пожалуйста, не волнуйтесь, все успеем!
Merak etme. Burada tam bir kaos var.