English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Rusça → Türkçe / [ О ] / Он кричал

Он кричал Çeviri Türkçe

315 parallel translation
Нет, это он кричал.
Hayır, bağıran oydu.
Но он кричал что всё расскажет.
Şikayet edeceğini söyleyip duruyordu.
Он кричал, как морской котик!
Tıpkı minik bir fok gibi ağladı.
- В воскресенье ночью он кричал :
Pazar gecesi diye bağırdı :
Он кричал на меня и кричал.
Bağırdı, bağırdı, bağırdı.
Он кричал действительно очень громко и в высокой тональности и в низкой.
Gerçekten çok yüksek sesli ve alçak çığlıklar atıyordu.
Он кричал - " Вот не повезло.
Dedi ki " Ne şanssızlık.
Он кричал на свою жизнь.
O hayata bağırıyordu.
Он кричал на неё, ломал вещи в трейлере.
Ona bağırıyor, karavandaki eşyaları kırıyordu.
Он кричал "Держи зайца", а мне слышалось "Хватай за яйца".
Açıkçası "saldır ona oğlum" demişti. Ama ben şöyle duymuştum : "Chopper, taşaklara saldır."
Он кричал и пенился.
Bağırıyor, cızırdıyordu!
Я слышал, как он кричал :...
Avaz avaz bağırıyordu ;
Когда я хотел разбудить его, он кричал : "Отойдите, ребята!"
"Geri çekilin, çocuklar. Kremalı tatlı yemiş."
Они звучали, как он кричал А потом Дани Прибежал, а я Я позвонил ветеринар.
Sanki çığlık atar gibiydi... sonra Dani koşarak geldi ve ben... ben de veterineri aradım.
Я слышала, как он кричал прошлой ночью.
Dün gece ağlarken duydum onu.
У него кровь текла, хлестала как из фонтана, блядь. Он кричал.
Kan içindeydi.
Он кричал :
Bağırıyordu :
Я слышала как однажды ночью он кричал на Боба
Bir akşam Bob'un yerinde bağırdğını duydum.
Когда появлялись слоны, он кричал им проклятия возлагая на них вину за все болезни общества.
Filler çıktığı zaman, onlara bağırır, küfreder onları toplumun tüm hastalıklarından sorumlu tutardı.
Он кричал : " Я люблю тебя, Кэтрин!
"Seni seviyorum, Katharine. Seni çok seviyorum." diye bağırıyordu.
" И дух тьмы покрыл землю... он кричал во снах бродящих по разуму... и они пали, уничтоженные им, и их дети, и дети их детей...
" Ve karanlığın ruhu yerin üzerinde hareketlendi. Zihin Gezginlerinin akıllarında çığlığı yankılandı. Düştüler.
Он кричал, а потом вылетел как ураган.
Bağırdı ve sonra fırtına koptu.
Он кричал "Мимо!", а потом упал в обморок.
Sürekli "Hava" diye bağırdı ve bayıldı.
Он кричал мне...
Bana bağırdı...
Он кричал на тебя, чтобы ты остановился.
Durman için sana bağırdı.
Весь день он кричал ей : " Лимаса, ко мне!
Sürekli köpeğine sesleniyordu...
Он кричал "Огонь!", но, на самом деле, он боялся огня.
"Ateş!" diye bağırır ama meğer adam ateşten korkuyormuş.
он, он кричал на меня, у него был такой взгляд.....
bana bağırdı, gözlerinde bu bakış vardı, sanki...
Он кричал на меня.
Bana bağırdı.
Он все время кричал : "Уходи, Уилли!"
O da "vur onu, Willie" diye bağırdı.
Не помнишь как он сидел там и кричал.
Şu sandalyede otururken ne dediğini hatırlamıyor musun?
А потом поплёлся в сторону леса и кричал, что он найдёт свою жену и притащит её домой даже ценой своей жизни.
Ormana yürürken, "ölsem de karımla çocuğunu eve götüreceğim." diyordu.
Потому что он всё ещё кричит... И пианино играло и играло, пока он горел и кричал.
Adamcağız hâlâ bağırıyor alevler içinde bağırırken piyano sesi hiç durmuyor.
Он все кричал : Подожди, Серж!
Hep Serge beni bekle derdi.
Деневанец, полетевший на солнце, кричал, что он освободился, что он победил.
Güneşe uçan Denevalı özgür olduğunu haykırıyordu ama değildi.
Могу только сказать, что он был очень груб, кричал на неё.
Kesinlikle çok kaba bir adamdı. Kıza azap çektiriyordu.
"Я видел вице-консула перед отъездом. " Он всё ещё кричал на улицах.
Kız yalanı onayladı mı?
"Презренная дрянь, вонючая сука" - кричал он, приближаясь ко мне
"İğrenç pislik, çürümüş orospu", diye bağırdı, bana yaklaşırken.
Так что он вышел на помост и громко кричал.
Ve sonra, oraya gitti, çığlık attı.
Знаешь, он не на тебя кричал.
Sana bağırmıyordu o.
Он подавал слабые признаки жизни и постоянно кричал от боли.
Son nefesini verirken, dayanılmaz acılar çektiğini söylemiş.
И не забывайте самое важное правило как бы он ни кричал, сколько бы ни умолял никогда не кормите его после полуночи.
Ama en önemli, asla unutmamanız gereken kural şu : Ne kadar ağlasa, ne kadar yalvarsa da asla, asla geceyarısından sonra beslemeyin. Anladınız mı?
За все те годы, что я была знакома с Макси Хеллером... он никогда на меня не кричал, ни разу не поднял на меня руку не воровал у меня деньги.
Marxie Heller'la birlikte olduğum sürece bana hiç bağırmadı, beni hiç dövmedi. Paramı da çalmadı.
Он всё кричал и кричал.
Bağırıp durdu. Bir hayvan gibi ses çıkartıyordu.
Это конец нам ", - кричал он.
Olacak olan bu, "diye bağırdı. " Bu bizim için bir son. "
И что он там кричал - "sic semper tyrannis"?
Ne diye bağırdı o öyle, "sic semper tyrannis" mi?
Это он постоянно кричал : " Натуральней!
Sürekli bağırıyordu ; " Doğal olun.
Когда они нашли его, он еще кричал... пригвожденный к стене.
Sağlık görevlisi onu bulduklarında hala bağırdığını söyledi. Bir duvara mıhlanmış.
И в каждый раз, в каждый проклятый раз, клянусь - он поворачивался к нам, к судну, к каждомуиз нас, и кричал :
Ve her sefer, yemin ederim ki... her lanet seferinde bize döner, gemiye, hepimize doğru döner ve bağırırdı.
Ты знаешь, я не думаю, что когда-нибудь видел его хотя бы две минуты когда он не говорил или не кричал на кого-нибудь.
Üsse geldiğinden beri konuşmadan ya da birine bağırmadan iki dakika geçirdiğini görmedim.
Он тоже кричал?
O da bağırdı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]