English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Rusça → Türkçe / [ П ] / Примерно вот так

Примерно вот так Çeviri Türkçe

44 parallel translation
Сделай примерно вот так.
Neredeyse oldu.
Выглядит примерно вот так.
İşte böyle görünüyor.
Примерно вот так, покачивая задницами на лошадях.
Belirli bazı personelin arkadan destek verdiği zamanlardan yani.
Примерно вот так.
İşte böyle.
И при этом считаешь, что твой коллега заслужил приз. Примерно вот так :
Ama aynı zamanda rakibin de kazanmayı hak etmiştir.
Примерно вот так.
bunun gibi birşeydi.
Продолжай трогать ее примерно вот так.
Ona böyle dokunmaya devam et... Hoşuna gidecektir.
Примерно вот так.
Bilirsin, süzmek.
Примерно вот так.
Beni, bunun incittiği gibi incittin.
Ну да, примерно вот так....
- Evet, bu kadar değil.
Трек миссис Полицци звучит примерно вот так?
Bayan Polizzi'nin şarkısı söyle bir şey miydi?
Помни, тебя обдувает воздух, так что примерно вот так... а потом трясись, а потом трясись.
İçinden hava geçiyor gibi yapacaksın. Şöyle bak... Sonra yukarı böyle.
Яркий мир чудес и опасностей, когда на Земле жили динозавры, а птицы выглядели примерно вот так.
Dinozorların üzerinde yürüdüğü, harika ve bir o kadar tehlikeli hayat dolu bir dünyada, kuşlar daha çok böyle görünüyordu.
Примерно вот так!
Ve biraz da bunun!
Примерно вот так.
Yani buna benzer bir şeyler.
Выглядит примерно вот так.
Buna benziyor.
Они такие тесные, что мне пришлось ехать примерно вот так.
O kadar sıkılar ki taksiyle gelirken şöyleydim.
каково это - встречаться со спецназовцем? что делать заложнику в заминированном жилете - примерно вот так.
O adamdan bahset biraz. Özel kuvvetlerden biriyle çıkmak nasıl? Araban uçurumdan aşağı doğru sallanırken ne yapacağını mayın tarlasından nasıl kurtulacağını ve bomba yeleği giydirilen bir rehine olduğunda böyle durumlarda ne yapacağını öğreniyorsun.
— Он наклонил голову, примерно вот так.
- Başını bu şekilde eğmişti.
- Вот так примерно и будет.
- Daha buraya kadar geldim.
" ак вот : примерно так € воспринимаю отношени €.
Seni seviyorum.
Она звучит... примерно вот так.
Bu tip şeyler işte.
Вот и я примерно так же думал.
Evet ben de öyle düşünmüştüm.
Ну, судя по описанию Баффи... я предполагаю, что люди, которых мы ищем, выглядели примерно... вот так.
Buffy'nin tarifine göre aradığımız adamlar böyle görünüyor.
Ближе к 30-и, темный... шрам через все лицо, вот так, примерно.
Yaşı 30'a yakın, siyahi yüzünde de şu şekilde bir yarası varmış.
Потому что у него артрит был. Вот, согласно плану, здесь есть метраж комнат, коридоров, и мы так их примерно, точно воссоздали.
Bu kat planı odaların boyutlarını gösteriyor.
Вот так примерно.
Onun gibi.
Вот так примерно.
Aynen şöyle.
Примерно пару дней вот так пролежала.
Herhalde birkaç gündür burada.
- Вот такой, примерно. - Клади теперь игрушки повыше, вот так.
O şeyle her şeyini paylaşacaksın.
Так вот, когда мы оттуда ушли, уже шел дождь и мы пытались примерно полчаса поймать такси, но не смогли и мы так промокли и так замерзли, что мы в конце концов решили поехать на метро, было где-то около 10 вечера
Çıkarken yağmur çoktan bastırmıştı. Yaklaşık yarım saat kadar taksi aradık. Ama bulamadık ve o kadar ıslanmış ve üşümüştük ki saat 10'u geçiyor olmasına rağmen metroya binmeye karar verdik.
Примерно вот так.
İşte böyle, anladın mı?
Ну вот примерно так и есть, только ты не в замке просыпаешься. Ты просыпаешься в общаге с дурной репутацией.
Bu da onun gibi ama tek farkı kalede değil kirletilmiş olarak yurt odasında uyanırsın.
- Вот примерно так я это и вижу.
- Tam kafamdaki gibi.
Вот примерно так все и... – Доброе утро!
O yüzden işler böyle...
Вот, видите здесь? Риск сердечных приступов примерно такой же как у тех, кто принимал плацебо, так и у тех, кто принимал настоящий препарат.
Plasebo ilaç kullananlarla, gerçek ilaç kullananların kalp krizi oranları aşağı yukarı aynı.
Прежде приехать сюда, я разговаривал вот примерно так, понятно?
Buraya gelmeden önce, böoğöyle konuşuyordum.
Вот примерно так.
İşte böyle.
Ага, так вот, после примерно часа этого актерского дерьма, мне захотелось выпить.
Evet, bir saatlik oyunculuk saçmalığından sonra, bir şeyler içmem gerekiyordu.
Послушай, я знаю, на что ты намекаешь, и, э-э-э, прости за весь этот шум, но вот так это и выглядит примерно,
Bak, nelerle uğraştığını biliyorum. Ayrıca ses için özür dilerim. Ama bu, sadece
 Давай...  Вот так, примерно.
- Göster hadi. - iste böyle yumruklayacaksin. - Dört gözle bunu bekliyordu.
Вот он выглядит теперь примерно так же.
Biraz onlara benziyordu.
Так вот : римские центурионы использовали бронзу в своих металлических изделиях примерно в 30 году н.э. А еще я нарисовал два амулета по памяти, но они не похожи ни на один известный артефакт.
O yıllarda Romalı askerler tüm madeni eşyalarına bronz katardı. Ayrıca tılsımları hatırladığım kadarıyla çizdim ama kayıtlı hiçbir eserle eşleşmiyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]