English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Rusça → Türkçe / [ Ш ] / Шёл

Шёл Çeviri Türkçe

2,740 parallel translation
Я шёл за лысым в парк.
Keli parka kadar takip ettim.
Я шёл за ним, как обычно.
Her gece olduğu gibi onu evine kadar izledim.
Я шёл за твоим парнем след в след и наткнулся на свежий труп, ты практически поймал его, когда он зарывал второе тело, и ты всё равно на его стороне?
Adamını ara bir yolun sonuna kadar izledim ve vampirin öldürdüğü birine rastladım. Sonra sen onu ikinci cesedi gömerken gördün ve hala onun tarafını mı tutuyorsun?
Нет, дружище, он шёл за камерой.
- Hayır dostum, kameranın peşindeydi.
Да, в общем, я гулял, и увидел парня, он шёл к своему особняку, но от него разило запахом крови.
Evet, şey... Bak, dışarıda yürüyordum ve evine girmek üzere olan bir adam gördüm. Üzerine kan kokusu sinmişti.
- Нет, не похоже, но запах шёл и от его портфеля.
- Hayır, yaralanmış gibi gözükmüyordu. Ama aynı koku, çantasına da sinmişti.
Значит, кто-то видел парня, который шёл домой в крови?
Pekâlâ, biri üzerinde kan olan bir adamı evine girerken görmüş, öyle mi?
Когда ему шёл шестой десяток, он был твёрдо уверен, что потерпел провал.
Ellili yaşlarının ortasında tamamiyle bir fiyasko olduğuna emindi.
Когда я шёл сюда, я надеялся, что ты побудешь немного пассивным.
İyi o zaman. Çünkü şimdi ne tarafa gideceğim gibi bir durum olmuştu bir nevi, neyse işte.
Я шёл за тобой. Зачем?
Ne yapıyorsun?
Дерек шёл через кампус.
Derek kampüsün karşı tarafına geçiyormuş.
Ночь, когда он собирался на ужин, к кому он шёл мимо кампуса, чьи шаги он услышал на лестнице, когда вырубился сегодня. Это ты.
Dün akşam kampüsün yakınına, yemeğe giderken değişmeden önce, merdivenlerden geldiğini duyduğu kişi sendin.
А из лесу шёл бедняк,
# Sonra zavallı adam geldi #
А из лесу шёл бедняк,
# Şimdi fakiri besleyin #
Ты шёл за помощью?
Yardım edersin, değil mi?
Так куда, по-твоему, шёл тот поезд?
Bu tren nereye gidiyor demiştin?
Я бы шёл за тобой до конца!
Seni fizana kadar takip ederdim!
- Я шёл за папкой.
Dosyayı alacağım.
В 49 году "Р-38" шёл на крейсерской скорости 542 км / ч.
- Bekle, dahası da var. 1949'da P-38 Sky Ranger saatte ortalama 540 kilometre yapardı.
Я тебе скажу, шёл бы ты на Уолл Стрит и провёл свои самые клёвые годы жизни в офисе.
Sana Wall Street'e gidip hayatın boyunca bir ofiste oturup, takım elbise giyen...
Говорю вам, однажды он поймал меня, когда я шел в туалет.
Bir keresinde tam tuvalete giderken beni kıstırıp bir şey anlatmaya başladı.
Сигнал голограммы Арти шел отсюда, но у него было достаточно времени убраться отсюда, прежде чем мы добрались до него.
Artie'nin hologram sinyali buradan geliyormuş ama ona ulaşmadan kaçmak için çok zamanı vardı.
Он шел прямо передо мной.
Tam önümdeydi.
Куда я шел в три часа утра, Питер? Куда? Я не знаю, Уолтер.
Saat gecenin 3'ünde nereye gidiyor olabilirim Peter, nereye?
Он знает, куда я шел.
O nereye gittiğimi biliyor.
Я не шел домой к семье и просто болтал.
Evime, ailemin yanına gidip laklak yapmam.
Я шел по улице сам себе на уме, и увидел одну из тех нянь, которых собеседовал, и подумал, что смогу отсобеседовать её за мусорным баком.
Sokakta aheste aheste yürüyordum. Sonra iş görüşmesi yaptığım bakıcılardan birini görüp şöyle dedim. "Çöp tenekesinin arkasına götürüp tekrar görüşme yapabilirim belki."
Шел 295 год до рождества Христова. Юный принц по имени Ашока отправился на поиски меча, принадлежавшего его деду.
MÖ 295'de bir gün Asoka isimli genç bir prens dedesinin kılıcını arıyordu.
Когда победитель шел между трупами павших, он не чувствовал триумфа.
Çünkü bu fatih cesetler arasında gezerken muzaffer hissetmiyordu.
Процесс шел медленно.
İşler yoğun değildi.
Шел домой из школы.
Okuldan eve yürüyordum.
Я увидел парня, который шел с покрывалом на плече, а затем положил его в багажник.
Omzunun üstünde battaniye ile bir şey taşıyan bir adam gördüm,... o şeyi arabasının bagajına koyuyordu.
Хотелось бы, чтоб все еще шел дождь.
Keşke yağmur dinmeseydi.
Я как раз шел, чтобы увидеть тебя.
Şimdi seni görmeye geliyordum.
Рамирез должен был убить его, когда он шел к своему автомобилю.
Ramirez'in onu arabasına giderken vurması gerekiyordu.
Шел дождь и родители все время ругались.
Yağmur yağıyordu ve annemle babam sürekli kavga etmişlerdi.
Чтобы ты... смело шел в мир.
Senin için... Dünyaya açılman.
Мария Тремлетт сказал ее отцу, она шел в кино с тобой
Mary Tremlett babasına seninle sinemaya gideceğini söylemiş.
Я шел из мой разум после того, что ты сказал.
- Söyledikleriniz kafamda dönüp duruyordu.
у отца был зоопарк, и роды принял герпетолог. Для него это стало неожиданностью, ведь он шел проведать бенгальского варана.
Hayvanat bahçesi babama aitti doğumum çok ani olunca beni o gün oraya Bengal varanını kontrol etmek için gelen sürüngen doktoru doğurtmak zorunda kalmış.
Наш корабль, Цимцум, упрямо шел вперед, дерзко игнорируя обстановку.
Gemimiz Tsimtsum çevresinde olan bitene aldırmadan yoluna devam ediyordu.
Медленно, но верно он шел вперед, будто плавучий континент.
Bir kıtanın yavaş ama aşırı derecede kendine güvenli hızı ile ilerliyordu.
Слышь, братан! Ты иди куда шел! – Не суйся не в свое дело.
Yürü git isine, yanlis mekândasin, ahbap.
Он сказал, чтобы я шел к адвокату и во всем признался. Сказать, что это был акт самообороны.
İtiraf etmemi, meşru müdafaa olduğunu söylememi söyledi.
Это твой отец, передай ему, чтобы шел к черту.
Babansa söyle siktir olup gitsin.
Ты шел в другом направлении.
Karşı tarafa yürüyordun.
У Мэри был ягненок, Чья шерсть была как снег. Куда бы Мэри не пошла... Ягненок шел ей вслед.
Mary'nin kar beyaz postu olan küçük bir kuzusu vardı ve Mary nereye giderse kuzusunu da götürürdü.
ќн ушел. " шел.
Gitti. Gitti.
Когда я шел сюда, я злился на маму, ведь она молчала о тебе, но теперь я понимаю, почему.
Dinle, buraya geldiğim zaman anneme kızgındım. Senden hiç bahsetmediği için. Ama şimdi haklı olduğunu anladım.
Очко ёбтеть! Шёл бы ты на хуй.
- Siktir gir içeri.
Шел снег и я думал будет не больно, но это было больно.
Kar yağdığı için canım yanmaz sanmıştım. - Ama yandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]