English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ A ] / Alış

Alış Çeviri İngilizce

79,790 parallel translation
Hayal kırıklığına alışığım.
I'm used to disappointment.
Burası artık eviniz, buna alışın.
This is your home now, so make the most of it.
Alışılmadık yöntemleri olan biridir.
He's definitely unorthodox.
Alışılmadık ama muhteşem.
Uh, unconventional but brilliant.
Sadece şehir seslerine alıştın, hepsi bu kadar.
You're just used to your city noises, that's all.
Büyü alıştırma kitabı. Önemli olanlar var. Ama asıl büyüler burada yazmıyor.
It's a workbook on spells, serious ones, but the actual spells aren't here.
Şimdi, bu biraz alışılmadık ama aynı zamanda inanılmaz derecede haklı olabilir.
Now, this may be a little bit unorthodox but also incredibly deserved.
Sanırım ikimizde ortaklığımıza alışıyoruz.
Guess we're both getting used to this partnership.
Öyle uyumaya alışırsın.
You learn to sleep through it.
Botları kullanmaya alışmak için biraz pratik yapmalısın.
Takes a little bit of practice to get used to them.
Bu son derece normaldir ve alışılagelmiş bir iştir.
It's perfectly normal, business as usual.
Kişilerim, yaşadığını söylüyor Bir alışveriş merkezinin bodrumunda.
My contacts tell me that he's living in a basement of a department store.
Bay Talbot Singapur'un düşüşünde alınmış, Burma Demiryollarının yapımında çalıştırılmış.
Mr Talbot was taken at the fall of Singapore and set to work on the Burma Railway.
Ve alışılmadık bir şey görmüş müydünüz?
And did you see anything unusual?
Bu alışkanlığı..
Well, it's a habit.
" Bir depo bölgesindeki küçük bir yangın Bramford itfaiyesi ile tesis çalışanları.. .. tarafından çok az bir zararla çok çabuk kontrol altına alındı.
" A small fire in a storage area was quickly contained by Bramford's own fire brigade, with the site suffering only the most minor damage.
Dünyaya hayat getirmeye alışık değilim.
I'm not really used to bringing life into the world.
Ama sanki... silahını taşımaya alışırsın da, üzerinde yokken, kendinden bir parça
But it's like... you get used to carrying your weapon, and when you don't have it, you feel like you're missing
Misafirin istenmeyen dikkat çekti. Ama kontrol altına alındı.
Your guest has attracted some unwanted attention, but it's contained.
Operasyonları için istihbaratı bu şekilde alıyorlar.
That's how they got all their intelligence for their operations.
Şartlı tahliyeni ihlal ediyorsun çok fazla hap alıyorsun ve insanların üzerine pislik sıçramasına neden oluyorsun.
And you're violating your parole, and you're taking too many pills, and you're letting people kick the shit out of you.
Patatesleri alıp içine koymayı seviyorum tıpkı Moody'nin restoranında yaptığı gibi.
I like to take the fries and put'em right inside, just like they do at Moody's Diner.
Her şey yolunda, okuldaki durumum da iyi sadece ağırdan alıyorum.
Everything's good, my residency's good, just taking it slow.
Yeni veriler alıyor.
He's getting new data.
Bilginin eksikliği göz önüne alındığında, Bu desteklenebilir bir sonuçtur.
Well, given the lack of intel, that's a supportable conclusion.
Cortazar tarafından alınır.
He's taken Cortazar.
Ya ben alıyorsam?
Like, what if it's me?
Kolayca alır mısın
Will you take it easy?
Alır mısın bunu?
Can you take this for me?
Bir şey alır mısın Bayan Grange?
Can I get ya somethin', miss grange?
Patron, suç geçmişi olanları işe almadan önce hepsinin sicilini şartlı tahliye memurlarında alıyor.
You know, bossman signs off with everybody's P.O. before he hires'em.
Tamam, sen bu çocukları al ben de diğerlerini toplayayım.
Well, I tell you what. There's a stage by the country singer.
Alışın buna.
Deal.
Ama o... bir tuhaf nefes alıyor.
Well, she's not... Her breathing, it's, like, off, man.
Elimde Vekil Yardımcısı'nın ofisinden alınan bir dosya var.
I have a file from the Deputy Proxy's Office.
Yetkililerin merkezi sisteminden bir şey indirildiğinde bildirim alıyorlar.
Whenever anything's downloaded from the Authority's central server, they get pinged.
Kokusu alırsa, o gitti.
If she smells something, she's gone.
Cassidy'yi al da gidelim.
Get Cassidy and let's go.
Süper kahramanımız ve süper gücü alınmasın ama belki de yanlış zamanda, yanlış yerdeydik sadece.
No offense to our superhero and his superpower, but maybe we just showed up at the wrong place at the wrong time.
Şimdi işimiz şehrimizin keskin zekalılarından ve göz alıcı simalarından oluşan mükemmel konuk listesini seçmek.
Well, now to select the perfect guest list of our city's sharpest wits and glittering socialites.
Al, ters çevirip çalman için bir kova.
Here's an upside down bucket for you to drum on.
Başka para yoksa kişiye özel bovling toplarımızı katlanan bisikletlerimizi alır gideriz.
Hey, if there's no more money, we'll take our personalized bowling balls, fold-up bicycles, and go.
Domuzunu alıp git. İhtiyar adam neyin ne olduğunu anlamadan.
Just take your pig and go before the old man realizes what's what.
- Dawes, Cortazar'ı alıp kaçtı.
Holden : Dawes has cortazar, he's running.
Eğer bir sorun varsa, bu konuda bir mesaj alırsınız.
If there's any trouble, I'll get a message on this.
Bölgeyi mühürlü ettik bütün Daleklerin karantinaya alınır... onun dışında.
I've sealed the area, all the Daleks are quarantined... except that one.
Zaten cesedi ölü kaldırıcı tarafından alınmıştır.
I believe the body's already been collected by the undertaker.
Burası karakol, kanlı bir pet dükkanı değil, sen al onu.
It's a nick, not a bloody pet shop. Put it in yours.
- Cenazeciler tarafından alınmış.
- Been collected by the undertakers.
Sanki bunların hepsi benden alınacakmış gibi hissediyorum.
I feel like it's all going to get taken away from me.
- Migrenden önce raftan çocuk ilacı alıyor, yetişkin değil, ve o migren için değil.
- Before he has the migraine, he takes infant medicine off the shelf, not adult, and it's not for migraines.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]