Asıl önemli olan Çeviri İngilizce
768 parallel translation
Annenin nasıl biri olduğu değil asıl önemli olan onun senin annen ve artık onun orada olmamasıydı.
It doesn't matter who your mom is, she's your mom, and you have one of them. And when she's gone, she's gone.
- Ama, asıl önemli olan soruyu sormadı.
- But there's one question he didn't ask me.
Asıl önemli olan, keskin olması değildir.
Tempering is not the main thing.
Amma velakin asıl önemli olan, size nasıl yardım edebilirim?
However, the important thing is, what can I do for you?
Yardımcı olurdu, ama asıl önemli olan davasını kazanması.
It would help, but the main thing is for him to win his case.
Evet, biliyorum. Asıl önemli olan,... senin Miles ile olan kişisel savaşın,... benim kayıplarım değil,... öyle mi?
You think more of your personal battle with Miles than you do with my loss, don't you?
Asıl önemli olan kazaları önlemek.
The main thing is preventing accidents.
Asıl önemli olan insan gibi yaşamakken, siz nasıl bir beyefendi gibi ve nasıl kurallara göre ölünür, onu düşünüyorsunuz!
How to die like a gentleman, how to die by the rules when the only important thing is how to live like a human being!
Asıl önemli olan şey, artık ayrılmış olmaları.
The main thing is that they're through.
Ve asıl önemli olan da bu.
And that's what counts.
Asıl önemli olan şey bizi görmeleri.
The fact remains we've been spotted.
"Ve yine de hazırladığınız yemekler şekerden bile tatlıydı. Asıl önemli olan yürekten gelen güzelliktir."
"And yet your fair discourse hath been as sweet as sugar, making the hard way sweet and delectable."
Asıl önemli olan, savaş çığlıkları atılması!
They're shouting for action, now!
Fakat asıl önemli olan kız da onu çok derinden sevmeli.
But what is more important... she should love him very deeply.
Asıl önemli olan sınav.
The test is what really counts.
Bilinçli boyutta gayet iyi olabilir ama asıl önemli olan bilinçaltındakilerdir.
It is his father who is the children's presumptive guardian.
Senin için asıl önemli olan bunu tüm yüreğimle istiyorum ölümümün ardından Doktor James ile evlenmeni istiyorum.
What is important is you. I wish with all my heart that following my death you would marry our good Dr. James.
- Asıl önemli olan zili duyar duymaz ocakları kapamamız.
- The important thing is... that when we hear the bell, we turn off the furnaces.
Bir kilise yapıyoruz. Ve asıl önemli olan konu budur.
Well, the chapel is being built and that's all that matters.
Asıl önemli olan Londra'ya ne olduğudur.
What's happened to London is more to the point!
Ama asıl önemli olan şey, bu konuda hiç kimsenin bir şey bilmemesi.
The important is that no one knows anything. In this regard...
Asıl önemli olan orijinal kâğıt.
All that matters is the original piece of paper.
Asıl önemli olan konu bu.
It's more important.
Ama asıl önemli olan senin fikrin.
But your opinion is the only one that counts.
Asıl önemli olan evraklar.
The important thing is the papers.
Asıl önemli olan senin sağ ve güvende olman.
The main thing is you're healthy and safe.
Elbette süvariler mazi oldu ama asıl önemli olan bu değil.
Well, certainly, horse cavalry is a thing of the past, but that's not the point.
- Asıl önemli olan şey özgür olmam!
What counts is that I am free!
Asıl önemli olanın hayatta kalmak olduğunu sanıyordum.
I thought what matters is whether we can survive or not.
Asıl önemli olan da bu, inan bana. Hele şansölyenin gözünde.
It's the one thing that carries weight, believe me... above all, to the chancellery.
Asıl önemli olan kalbin saflığıdır.
Purity of heart is the important thing.
Asıl önemli olan konuya dönelim.
Let's get back to what's important.
Asıl önemli olan gerçeğin sonucudur.
What counts is the consequence of truth.
Asıl önemli olan işe yaraması!
The point is that it works!
Asıl önemli olan insanlardır ve insanlar dışlandı bu ülkeyi yöneten kediler geldiği ve bu ülkeyi mahvettiği zaman
People are the most important thing and people have been left out while the cats that run this country have moved and shitted all over
Asıl önemli olan Arthur'un ne düşüneceği.
It's what Arthur thinks that's important.
Benim için asıl önemli olan paradır.
Well, money's what cuts it with me.
Asıl önemli olan cilttir.
The important thing is the skin.
Asıl önemli olanı görmüyor musun?
Don't you see the important thing?
Asıl önemli olan bir şekilde konuşmak ve... nihayet bana ahırda neler olduğunu anlatmak istemesi.
The important thing is that he wants a way to speak... finally tell me what happened in those stables.
Önemli olan bu değil tabii asıl önemli olan, O da Lu ile dövüşmek istedi
That's not the key point The point is he also sought a duel with Lu
- Asıl önemli olan da bu, değil mi?
- That's what's important, isn't it?
Ama asıl önemli olan kendini iyi hissetmen.
But the main thing is that you're feeling well.
Asıl önemli olan ilk başladığı zaman... inlemek ve ağlamak... ama sonra hoşuna gidiyor gibi davranmalısın.
The main thing is to whimper and cry at first when he starts, but then you've got to act like it feels good.
Asıl önemli olan Moskova.
Moscow's the main thing.
- Asıl önemli olan.
It was Dr. Scott, wasn't it?
Proletarya için asıl önemli olan şeyi bilmiyorsun :
You don't know what's important for the proletariat :
asıl önemli olan... şan ve şöhrettir!
If I knew what we stole went to this same place
Hiç önemli değil. Asıl önemli olan seni seviyor olmam.
What ´ s important is... that I love you.
Asıl kendimizi ortadan kaldırmamız gerekiyor. Önemli olan bu.
We've got to get Ourselves out of their reach.
İster Yahudi ya da Müslüman olsun benim için önemli olan kişinin görevini yapıp yapmamasıydı. Her durumda o da diğer hepimiz kadar Fransız sayılırdı.
Jewish or Mahometan, all that mattered to me was that the man did his duty, in which case, he was as French as the rest of us.
önemli olan bu 110
önemli olan 207
önemli olan şey 19
önemli olan da bu 101
önemli olan bu değil 23
olan 30
olan oldu 100
olan bu 81
olan olmuş 22
olanaksız 58
önemli olan 207
önemli olan şey 19
önemli olan da bu 101
önemli olan bu değil 23
olan 30
olan oldu 100
olan bu 81
olan olmuş 22
olanaksız 58