Açık konuşayım Çeviri İngilizce
359 parallel translation
Açık konuşayım Bay Golyat, haksızlık gördüm mü... düzeltene kadar rahat edemem, hepsi bu.
Frankly, Mr. Goliath, when I see a wrong done... I can't rest until it's righted, that's all.
- Açık konuşayım mı?
- Shall I be frank?
Açık konuşayım.
Let me be clear.
Açık konuşayım, bunu yapmana izin vermeyeceğim.
I simply won't let you do it.
Bay Bryne, o zaman daha açık konuşayım.
Mr Byrne, I will be more direct then.
Sana açık konuşayım, kızım.
Let me level with you, baby.
"Bu doğru, ulu hükümdarımız." mış. Açık konuşayım mı?
"True, noble prince." Shall I be plain?
Daha açık konuşayım.
I'll try to make myself clear.
Açık konuşayım, hayatımda okuduğum en aptalca şey bu.
Very frankly, this is the most idiotic thing I've ever read in my life.
Kimsiniz bilmiyorum, sizi belki bir daha asla göremeyeceğim. Ama sizinle açık açık konuşayım.
I don't know you, and we may never meet again, so all the more reason to be frank.
Seninle açık konuşayım.
Let me be frank.
Seninle açık konuşayım mı?
Can I speak frankly with you?
Açık konuşayım, hayır.
Frankly, I'm not.
Açık konuşayım, her şey nefis.
I declare, everything is just delicious.
Açık konuşayım.
I'll tell you frankly.
Açık konuşayım.
I tell you straight.
Profesör, size açık konuşayım.
Professor, I'll be honest with you.
Seninle daha da açık konuşayım.
Let me be even more frank.
Açık konuşayım.
Straight off.
- Açık konuşayım mı?
- Want me to be honest?
Ama açık konuşayım.
But I wanna be straight with you.
Açık konuşayım.
I'll give it straight.
Böyle endişe verici durumlarda karşıdaki kişi abartılmış iltifatlarla cevap verir. Açık konuşayım.
Well, in an anxiety-provoking situation such as this, one tends to respond with exaggerated compliments.
Dostum, seninle açık konuşayım.
Pal, let's get something straight.
Peki, açık konuşayım öyleyse.
Well then, this I call to speak clearly.
Açık konuşayım, yeteneksizsin demiyorum ama buna resim bile denemez.
I'm going to tell you this outright. I'm not saying that you don't have talent but I can tell you that this is almost not painting.
Açık konuşayım. Bence şu anda
At this point, I think it best you have no contact whatsoever with Mr Church.
Açık konuşayım :
Lemme give it to you straight.
Seninle açık konuşayım.
Let me put my cards on the table.
- Seninle açık konuşayım Bay Sanatçı.
- Let me level with you.
Sizinle açık konuşayım Bay V. Sana Nick dememin sakıncası var mı?
Let me level with you, Mr. V. Do you mind if I call you Nick?
Sizinle açık konuşayım.
I must be straight with you.
- Açık konuşayım mı?
Shall I be plain?
Açık konuşayım.
Let me make it clear.
Açık konuşayım, elemana ihtiyacım yok.
Strictly speaking, I've no vacancies at the moment.
Açık konuşayım.
Let me get this straight.
Açık konuşayım.
Let's get this straight.
İzin verin ben de açık konuşayım.
Now, let me be direct with you.
İzin ver de açık konuşayım.
Let me be clear.
Seninle açık konuşayım.
Let me be blunt.
Doktor, Size açık konuşayım, Bu konuda bazı endişelerim var
Clear your mind, remove all traces of unease and doubt, and I will tell you your future.
Affedersin, daha açık konuşayım.
I'm sorry, let me clarify.
Sana da açık konuşayım o zaman.
Yeah. well. let me be totally direct with you.
Açık konuşayım.
Let me give it to you straight.
Sayın başkan, Komitenin bayan ve bay temsilcileri.... görünüşe göre... bir takım izahatlar yapmam gerekiyor, bu yüzden... tamamen açık konuşayım.
Mr. Chairman... ladies and gentlemen of the committee : Uh, remarkably enough, it seems that I have some explaining to do. So...
- Açık mı konuşayım? - Evet.
- Are you asking for a frank opinion?
Açık mı konuşayım?
Shall I be frank?
Ama, açık konuşayım...
No
Tamam, ben de sizinle açık olarak konuşayım, tamam mı?
Okay, what I'd like to do is level with you, all right?
Bilim dünyasının yarısı kulak kabartırken daha açık nasıl konuşayım?
You want me to be more specific here with half the scientific community eavesdropping?
O zaman açık konuşayım, Mösyö Harper.
Then, M. Harper, let me make myself perfectly clear.