Açıkla Çeviri İngilizce
2,693 parallel translation
- Açıkla.
Explain.
Bu yüzden açıkla, çünkü beş dakika içinde Douglas'tan endişeli bir telefon alacağım.
So explain, because in five minutes I will receive a concerned call from Douglas.
Açıkla!
Explain!
Bana babamın öldüğünü söylediğinden 5 yıl sonra onun nasıl konser verdiğini açıkla.
Explain exactly how my dad was playing a gig five years after you told me he died.
Sopayı açıkla.
Explain the baseball bat.
Hislerini açıkla.
Explore the feelings.
Bunu bana açıkla.
Explain that to me.
Biliyorum, ama sen açıkla ki orayı ilk defa duyduğum ve gördüğüm resimlerle senin söylediklerin örtüşecek mi görelim.
I do, but explain it as if I'm hearing it for the first time and was being shown images that illustrated what you were saying.
Hadi oğlum, sonuçları açıkla.
So come on, son, announce the result.
Nasıl yürüdüğünü açıkla bana!
Explain to me how things work!
Şunu açıkla : "Cries"?
I'll give you that one. "Cries"?
O zaman DNA'nın Alexis'in çarşaflarında ne aradığını açıkla.
Then explain why your reference sample matches the DNA on Alexis's sheets.
Bunun neresinin mantıklı olduğunu açıkla.
Explain to me how any of that makes any sense.
Yanlışlıkla silah doğrultarak iki sağlık görevlisini alıkoyduğumuzu mu açıklayacağız?
We're going to explain that we accidentally took two paramedics at gunpoint?
- Hadi o halde açıkla pislik
You want to play around playboy?
Tamam, buyur açıkla, ama iyi bir dinleyici sayılmam.
Yeah, go ahead, but I'm not a very good listener.
Açıkla hadi!
Tell me!
O zaman açıkla şunu.
Then explain that.
Komedi ödülünü açıkla!
Explain comedy award!
Açıkla bunu!
Get out!
Yani, katı bir suçlusun demiyorum, ama açıklamam gerekirse, normalde aptallıkla eşit tuttuğum, ilkel şekilli bir kafan var- - aptal olduğundan da değil.
I mean, I shouldn't assume that you're a hardened criminal, but in my defense, you do have a neanderthal-shaped head, which I normally equate with stupidity- - uh, not that you're stupid.
Tamam... Şunu açıkla şimdi bana.
Okay... explain something to me.
Bunu açıkla.
Explain this.
Şimdi neden o boydaki endotrakeal tüpü kullandığını açıkla.
Now explain why you chose that size endotracheal tube.
- O zaman bunu açıkla.
- Then explain it here.
Onların iğrenç suçlamalarına karşı tamamıyla masum olduğumu açıkla.
Explain I am completely innocent of their filthy accusations.
Sen açıkla hadi...
You explain it.
Kim, ona ne bulduğuna kısaca açıkla. 12 kurbanın 8'i sürücü ehliyetlerini bu okuldan almış.
Kim, brief him about what you found out 8 out of 1 2 victims got their license from this school
Anjali, kardeşine açıkla.
Anjail, explain to your sister.
Vitthal, açıkla şuna.
Vitthal, explain to him.
Bay Quintus'e açıkla... Ne kadar onun büyük halasından kopardığımızı.
Kindly tell Quintus how much money we've extorted from his great aunt.
Bilgisiyar diyor ki... Bilmiyorum. Açıkla bana,...
Computer says... don't know.
Devam et ve açıkla.
Go ahead and explain.
Kowalski! Açıkla!
Kowalski, explain.
Lütfen açıkla
Please explain.
- Açıkla bana.
- Explain it to me.
O zaman bana açıkla.
Then explain it to me.
Nedenini rahatlıkla açıklayabilirim.
I'm pretty sure I just explained why.
Sonra da "Açıkla onlara gey olduğunu, gitsin" diyecek birine.
And two, "Just say you're gay."
Ona açıkla.
Explain it to him.
evet açıkla bana.benim özel bir adaya nasıl erişimim oldu ve neden bir şeyler olmadı.
Yeah, explain to me how I had access to a private island and no one happened to mention it up until now.
Tamam o zaman cesetleri açıkla.
Okay, well, then explain the bodies.
Git ve kıyafetin sahibini bul yaptıklarını açıkla.
Go and search for the clothes'owner and explain the situation.
Bakıcı lütfen açıkla.
'Caretaker, please explain.
Ama modern olarak, eğer bilim adamları, Garuda oldu genetik sonucu değil büyük olasılıkla mutasyonu, sonra ne olabilir varlığını açıklayabilir?
NARRATOR : But if, as modern scientists believe, Garuda was not likely the result of genetic mutation, then what could explain its existence?
Tamam, peki, açıkla.
Okay, fine, explain.
Çocuğumu kaybettim ama bu canımı beni hırsızlıkla suçlaması kadar acıtmadı.
I've lost my child, but being called a thief hurt more
Açıkla bakalım.
- That outburst.
Oğlum, planımızı bilmiyorsun! Açıkla ona! Ben elektrikçi kılığına girdim!
Son, you don't know our plan Explain him I am in a electrician's disguise I will cut the laser light connection to stop the security alarm sound I am in housekeeping's disguise I will spread smoke in the hall
Şu motor işini biraz açıkla!
Make bikes live for us.
Ancak while en ana bilim adamları inanıyorum kalır bulundu çoğu vardı olasılıkla dinozor fosilleri gibi uçan pterosaur olanlar, Antik astronot teorisyenlerine daha, bir tane daha kışkırtıcı açıklama.
COPPENS :