Başın belada Çeviri İngilizce
2,532 parallel translation
Başın belada değil.
You are not in trouble.
Sanırım başın belada.
Uh-oh. Think you're in trouble there.
- Şimdi başın belada.
Look who's here. - You're in trouble right here.
Şu an başın belada bayım. Büyük belada.
You've got a big problem now, mister, a big fucking problem.
Başın belada değil.
You're not in trouble.
Başın belada olabilir.
I think you're in trouble.
Başın belada, dostum. Ve ben...
You've got a problem, buddy, and I'm...
Hay Allah, o zaman benden daha çok başın belada.
Christ, then you're in more trouble than I am!
Şimdi başın belada!
You are in so much trouble!
Başın belada falan mı Alex?
Are you in some kind of trouble?
Yine mi başın belada?
You in trouble again?
Yoksa yine yasayla başın belada mı?
- Joking about what? - Nothing. - Tell us what's going on.
Tanrım, başın belada olmalı.
Jesus, you must be in the shit.
Başın belada falan mı?
Are you in some kind of trouble?
Başın belada ya hani.
Being on the hook and that?
Başın belada.
You're in trouble.
Yoksa yine yasayla başın belada mı?
You're not in trouble with the law again, are you?
Hayır değil... babam gelirse başın belada
No. No bullshit you're gonna be in deep shit if my dad comes.
Başın belada.
You are in trouble now.
Başının belada olduğunu düşünüyorum.
And I think he might be in trouble.
Kristal havuz gibiydiler. Zaten başın yeterince belada senin.
- You are in enough trouble.
Şuan erkeklerden nefret etmiyor olsaydım, Başın feci derecede belada olurdu.
If I didn't hate men right now, you'd be in trouble.
Başının belada olduğuna dair dedikodular dolaşıyordu. Oyununu bir üst seviyeye çıkarmalıydı yoksa giderdi.
There was a lot of rumours kicking around she was in big trouble, and she kind of really needed to lift her game otherwise she was gone.
Aslında, kızınızın başının belada olabileceğinden endişeliyiz.
Actually, we're worried your daughter might be.
Başının belada olduğu konusunda endişeli.
He's worried about the trouble he's in.
Yakın zamanda, yeni bir arkadaş yaptım ve başının belada olduğunu düşünüyorum.
Well I recently made a new friend, and I think she might be in trouble.
Başın büyük belada.
You are in so much trouble.
Ama her şey olabilir. Mike, bir kızın başının belada olduğuna ikna olmuş gibiydi. Kontrol etmeye gitti ve...
Mike seemed convinced that a girl was in trouble, and he went to check it out, and...
Sheri'nin başının belada olduğunu biliyorum ama eğer onu şimdi tutuklarsan neden Şöhretin Eli'ni yaptığını asla öğrenemeyeceğiz.
I know Sheri is in trouble, but if you arrest her now we're never gonna find out why she made The Hand of Glory.
Başımız yeterince belada. Bir de Bölge Başsavcısı avukatına bir sonraki adımda ne yapılacağını söylüyorsun.
We're in enough trouble as it is without you telling a lawyer in the D.A.'s office what our next step's gonna be.
Şimdi başınız belada, domuzlar.
You're in trouble now, pigs.
Ama başın yine de belada.
So are you.
Peter'ın başı belada.
Peter's in trouble.
Başın mı belada?
Are you in trouble?
O zaman kimin başının belada olduğunu bana söyle.
Well, then tell me who's in trouble.
Fotoğraftaki kadın için başı belada olabilir de.
Ask about the woman in the picture. She may be in danger.
Bu adamın başı belada.
Oh, this guy's in trouble.
Bir arkadaşımın başı belada.
A friend of mine is in trouble.
Başının belada olduğunu söyle.
Just say you're in trouble.
Pekala, hangi davalara bakan bir avukatsınız bilmiyorum ama Kate'in başı oldukça büyük bir belada.
Okay, I don't know what kind of law you practice, but Kate is in a lot of trouble here.
Bakın, başınızın belada olduğunu biliyoruz bizimle konuşun sadece.
Look, we know you're in trouble, just talk to us.
Bu doğruysa, anlarsın ki başın büyük belada. Kimsin ve kimin için çalışıyorsun?
If that is true, understand, you are in a lot of trouble- - so who are you and who are you working for?
Eğer kuzeni işini bitirdiyse bir cinayet kurbanının yerini değiştirmekten başımız belada olur!
If his cousin finished him off, we're in deep for moving a murder victim!
Sonra onlar da kızlarının'başının belada'olduğunu keşfettiler.
They in turn had discovered that she was... in trouble.
Oh, gittikleri zaman, Başımın belada olacağını bileceğim.
Oh, when they do, I'll know I'm in trouble.
Belki de kadın başının belada olduğunu anladı. Sonra da kaçmaya karar verip hazırlanmaya başladı.
Maybe she knew there was trouble coming before he did and she started packing before telling him.
Babasının başı büyük belada ve avukata ihtiyacı var.
Her dad's in big trouble, and he needs a lawyer.
Başın belada mı?
Look, are you in trouble?
Başının belada olduğunu biliyorum.
Look I know you're in trouble.
- Babamın başı belada mı?
Is dad in trouble?
Arkadaşın Stan'in başı sağlam belada, dostum.
See, your pal Stan - - He's in some deep shit, man.
başın belada mı 17
beladan uzak dur 27
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başına dikkat et 60
beladan uzak dur 27
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başına dikkat et 60