Bıle Çeviri İngilizce
472 parallel translation
ANİ GELİŞEN RAHATSIZLIK NEDENİYLE MARY BARING'LE ELLEN MOORE TARAFINDAN CANLANDIRILAN ROLLER DEĞİŞTİRİLECEKTİR.
DUE TO SUDDEN ILLNESS THE PARTS PLAYED B Y MARY BARING AND ELLEN MOORE WILL BE REPLACED.
Seni Yashvin'le bırakıyorum.
I'll leave you with Yashvin.
Penny'le yalnız bırakma.
No matter where we go or what we do, don't leave me alone with Penny.
Beni biraz Bayan Sailiens'le yalnız bırakın.
Leave me alone a moment with Miss Saillens.
Germain'le yaptığın şamatayı bırakmazsan, dikkat et!
If you don't stop carrying on with Germain, beware!
Yeter, Jerry. Taklit işini Earl'le bırak.
Oh, Jerry, leave the imitations to Earl.
Bırakın Yang'le ben ilgileneyim.
Let me deal with Yang alone.
Isabelle param için Paul'le evlenme hayali kuruyorsa... bu saçma planını hemen bıraksa iyi olur.
If Isabelle is entertaining the idea of marrying Paul because of my money... she can get rid of her little scheme immediately.
Beni rahat bırak!
I WONDER- - WILL YOU LE--PLEASE, JUST LEAVE ME ALONE.
Sizleri Altes'le baş başa bırakıyorum.
I'll leave you gentlemen with His Royal Highness.
Hadi. Bırak ellerimi de Bay Turnbill'le tokalaşabileyim.
Come on, now, let go of my paws now so I can shake hands with Mr. Turnbill.
Louise'le konuşmayı bırak, artık.
Now, you stop talking to Louise.
Kendine bir iş bulmalı, Brick'le beni rahat bırakmalıydı.
Maybe he ought to get a job and let me and Brick alone.
Al'le duruşmayı izleyebilmeniz için size izin kartı bırakırım.
I'm gonna leave a pass for you and Al at the trial.
Yıllardan sonra Marian'le ilk tatilimiz.
OF COURSE. STRAINING AT THE B IT, HUH?
Bunu Fred'le bana bıraksan nasıl olur tatlım?
Now why don't you let Fred baby and me settle that matter, huh, puppy?
Adem'le Havva'nın bize bıraktığı..... o eski, yıpranmış yasalar o ölü atla birlikte gitti!
Enough of living by the law Adam and Eve. Pensioner as an old mare.
Cos, Dr. Hewitt'le uğraşmayı bırak.
Cos, stop picking on Dr. Hewitt.
Bison dönene kadar onu burada bırakabiliriz.
We could leave him here till Le Bison gets back.
- Sinyor Sanchez'le dans etmekten bıktım.
- I got bored dancing with Señor Sanchez.
Orada buluruz onu! - Hayır... bırakalım artık.
We'll go to Le Havre, like we said.
Korkarım New York'taki Bay Fernandez'le... oldukça ihtiraslı bazı yazışmalarınızı bırakmışsın.
I'm afraid you left some of your rather torrid correspondence... with a Mr. Fernandez in New York.
Lane'le ben tepeye çıkmıştık... Grady'yi ateşin başında bıraktık, tıpkı bunun gibi.
Me and Lane got up on the high ground... left Grady sitting by a fire, just like this one.
Bay Churchill'le, etki alanları hususunda çeşitli anlaşmaları olduğunu tasavvur ettiler. Eğer Yunanistan'ı İngilizlerin eline bırakırlarsa Macaristan, Romanya, Bulgaristan, özellikle Polonya üstündeki etkileri orantılı olabilirdi.
They had found that they had some agreements on the influence spheres with Mr. Churchill, they had left Greece practically in English hands, they could have some influence in the Hungria, in the Romenia, Bulgaria e mainly in the Poland.
Fransız Hindiçini'nin güneyindeki askerî sorumluluğu ona bırakmak üzereyken Leclerc'le konuştuğumda yerel halkla ve isyancılarla arkadaş olmaya çalışmasını ısrarla tavsiye ettim.
( Mountbatten ) When I spoke to Leclerc when I was about to turn over the military responsible for the south of French Indochina to him, I urged him to try and make friends with local inhabitants, local insurgents.
Bırak, Helen'le konuşayım.
Let me talk to Helen.
Müteveffa ¡ le b ¡ r akrabaliginiz var mi?
Are you related to the deceased?
H ¡ ç otomob ¡ le b ¡ nmed ¡ m.
I've never been in an automobile.
Daha önce b ¡ r otomob ¡ le h ¡ ç b ¡ nmem ¡ st ¡ m.
I've never ridden in an automobile before.
Ufacik b ¡ r kazada b ¡ le ¡ nsanlar p ¡ rey ¡ deve yapar.
Everyone seems to make such a to-do out of a simple little accident.
NasiI b ¡ r sey olduklarini b ¡ le b ¡ Imem.
I don't even know what they look like.
B ¡ r saat görmesen b ¡ le... em ¡ n ¡ m b ¡ r ¡ sana saat ¡ söyleyecekt ¡ r.
And if you don't see a clock I'm sure someone will have the time.
Sanirim müteveffa ¡ le c ¡ dd ¡ boyutlu b ¡ r... mal ¡ baglantisi olmali.
He must have been involved on some major financial level with the deceased.
Ben çocuklarima kartpostal b ¡ le yazamiyorum.
I have trouble writing a postcard to my children.
Umarim burada kalirsin... Eve ¡ le b ¡ rl ¡ kte.
I hope that you'll stay here with Eve.
Nola geçen hafta sonu Candice'le sınır aştığında ondan bıktığında onu dövmüştü.
- When Nola got cross with Candy last weekend - annoyed really - the brood beat her.
" Sevgili izleyicilerimiz, bu saatlerde TF1 kanalını seçtiğiniz için teşekkür ediyor ve şimdi sizleri, vaat ettiğimiz üzere'Pembe Pantolonlu Dişi Şeytan'da Sophia Loren'le baş başa bırakıyoruz.
Dear viewers thank you for staying with us on TF 1. And now, as promised, we'll meet with Sophia Loren, In the remarkable film "The Devil", by Jean Kieukor.
Bayan Thaw, rica etsem beni biraz Evelyn'le yalnız bırakır mısınız lütfen?
Mrs. Thaw, would you be kind enough to leave me alone with Evelyn?
Davis'le Sloan'u konuşalım. İşi bıraktılar mı?
Now, about Davis and Sloan, have they quit?
Eğer evimi terk edeceğime ve En iyi dostum Bombeli'yi bırakacağıma inanıyorsan çok aptalsın! Hem de aptalın önde gideni!
If you think I'm going to leave my house... and forget about Le Bombé who's my best friend... then you're insane, fit to be tied with rope for towing tractors!
- Oğlunu bırakıp kaçtı.
She disgraced us. She le ft your son and ran away.
- Benim, onu bırakıp kaçtığımı söylüyorlar.
They say that I le ft him and fled.
Neyse, Çikolata Bob Key'le bütün bunları geride bıraktık.
So, me, Chocolate, Bob T., we all left from down there.
Matusik'le rüya bağlantısı kurduğunda Tommy Ray onu bıçakladı.
During his dreamlink with Matusik, Tommy Ray stabbed her with a knife.
Yuli Kapitonovich'le alay etmeyi bırakın.
Stop mocking at Yuli Kapitonovich.
"Elimizdeki yeni delillere dayanarak McFarland'in suçu resmen onaylanmıştır size davayı bırakmanızı öneririm, Le Strade."
"Important fresh evidence at hand, McFarland's guilt definitely established, advise you to abandon case, Le Strade."
Eve'le beraber seni eve bırakalım.
Eve and I will take you home.
Bu akşam Stan'le Darlene'i biraz baş başa bırakacağız.
We're gonna let Stan and Darlene have some time alone tonight.
- Hiçbirşey, Paul McCane'le alıp veremediğim bir şey yok. Gerçekten çok komiksin. Bu olanlar çok etkileyici.
For 15 years we've been gathering together to solve a mystery a mystery served up by J.B.
Sizi dışarı bırakırsam, ceza yerim. Andy'le randevum var.
If I let you out, Mom will ground me, and I've got a date with Andy.
Burayı bırakıp, La Petite Château'ya gidemem.
I can't leave and go to Le Petit Château.
bile 28
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
bilemezsin 104
biletler 91
bilemedin 19
bilerek yapmadım 25
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
bilemezsin 104
biletler 91
bilemedin 19
bilerek yapmadım 25
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilen var mı 30
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
biletiniz 28
bileğim 27
biletler lütfen 39
bilen var mı 30
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
biletiniz 28
bileğim 27
biletler lütfen 39