Central park Çeviri İngilizce
928 parallel translation
Hayır, Merkez Parkı'ndan.
No, the Central Parkers.
- "Central Park" yakınlarına.
- Near Central Park.
Neden parkın içine değil?
Why not right in Central Park?
Central Park'ta şarap içiyoruz ve henüz yatmadık.
Café Society goes where Mrs. O'Bannon and her friends go.
- Gelecek sefer Central Park'a gidin.
Try Central Park next time.
Central Park'da
Central Park
Central Park'taki Cannonball Adası.
Cannonball Island in Central Park.
Orada da ortasında ada olan bir park var.
They have a central park, too, with this island in the middle.
Central Park Gölü'nde mi?
On Central Park Lake?
Burada, onun yerinde, ya da parkta! Git, Tony!
Meet him here or at his place or in a rowboat in central park!
Ben gariban bir denizciyim... yanında Central Park'ın Prensesi olan bir denizci.
I'm just a poor sailor man and him with the Princess of Central Park at his side.
Burası Tiergarten, Berlin'in Central Park'ı denirdi.
This is the Tiergarten, used to be the Central Park of Berlin.
Karanlıkta yapacak hoş şeyler çok oluyor ama Central Park'ta kürek çekmekle olmuyor.
There are lots of nice things to do in the dark but let's not go rowing in Central Park.
Arabamla Central Park'tan geçiyorum.
I'm cruisin'through Central Park.
- Central Park'ta.
- In Central Park.
Dikkat etmezseniz ikiniz de Central Park'ta gelişeceksiniz.
You'll be growing in Central Park, the two of youse if you don't watch out.
Onu görmüştün, yıllar önce Central Park'taki oyunda.
You've seen him before, years ago, in that show in Central Park.
Şu anda çektiğim Central Park'la ilgili.
This one I'm working on now is about Central Park.
Central Park filmi neredeyse bitti.
The Central Park picture's practically finished.
Göçmen Bürosu'ndaki dosyalar, Central Park'ın kuytu köşeleri... konutlar, arı kovanı gibi okullar... hapishaneler, karakollar.
Files of the Immigration Department, dark shadows of Central Park... tenements, overcrowded schools... the jails, police stations.
Central Park'tan geçip kestirme yapabiliriz. Şu taraftan.
We can cut through Central Park over there.
Bir grup uzaylı Central Park'a iniş yaptı.
Men from a flying saucer landed in the park.
... parlak giysili. Central Park'ta ışın tabancalarıyla bize ateş ettiler!
They fired ray guns at us in Central Park!
Uçan daireyle, Central Park'ta 300 kişi!
Off a flying saucer, 300 of them!
- Evet efendim, Central Park'ta.
- Yes, sir, in Central Park.
- Görünen o ki bugün Central Park'a gidiyoruz.
- It sounds like Central Park, today.
Central Park ne güzel görünüyor değil mi?
Ain't that a pretty view of Central Park?
Bana Central Park'ı gösterdi.
He showed me Central Park.
Batı 60. Cadde'de oturuyorum. Central Park'tan sadece yarım blok uzakta.
I live in the West 60s, just half a block from Central Park.
Kıymetli, değerli ve güzel bir şeyi.
I COULD SHOW YOU CENTRAL PARK, I COULD SHOW YOU 52ND. STREET!
"Neden bir taksiye atlayıp Central Park'a gitmiyor ve kendini göle atmıyorsun?"
Why don't you go and take yourself a cab and go up to Central Park and go jump in the lake? "
Yoksa kalkıp çıkardın. Central Park'ta.
Central Park.
Central Park'a yeterince gitmiyorum.
I don't get too much use outta Central Park.
Cuma günü güzel bacaklarının üstüne duruyor olursan seni Central Park'a götürürüm.
Get up on your beautiful legs by Friday and I'll take you to Central Park. - Why, what's Friday?
Sadece, bir yüzyıldan biraz daha fazla bir sürede dikilitaşın üzerindeki yazıtların neredeyse tamamı silindi.
In only a little more than a century in New York's Central Park the inscriptions on that obelisk have been almost totally obliterated.
Murray, bana 20 dolar borç ver, yoksa karını arar Central Park'da kadın kılığında dolaştığını söylerim.
Murray, lend me $ 20, or I'll tell your wife you're in Central Park wearing a dress.
Central Park'ta çişini yapıyor.
It`s up in Central Park taking a leak.
Central Park'ın ortasında değiliz.
We ain't in the middle of Central Park!
Bazen yemekten sonra Central Park Hayvanat Bahçesi'ne gidip yarım saat aslanları çiziyor.
Sometimes, after lunch, she goes to central park zoo... And sketches lions for half an hour.
Bir arkadaşım, Central Park hayvanat bahçesinde bir adamla tanıştı ve bütün hafta sonunu onunla geçirdi.
This friend of mine was going with this chap she picked up in Central Park, at the zoo... and she spent the whole weekend with him.
- Central Park'a mı?
- Central Park?
Ama, onun yerine köpeğin bile yemediği bayat kraker yiyorsun. Central Park'taki bir alt geçitte...
Instead, you're eating stale Cracker Jack left by a dog in an underpass in Central Park at...
Tüm Central Park'ta bir paket kraker için köpek kovaladım.
I chased a dog across Central Park for a box of Cracker Jack.
- 65. Cadde Batı Central Park'ta mı?
- At 65th Street and Central Park West?
Central Park'tan daha güzel.
More beautiful than Central Park.
Bu sabah saat 9'da Central Park'taki sıcaklık 35.5 derece idi, ve yakın zamanda bir düşüş beklenmiyor.
The temperature in Central Park at 9 a. M is 96 degrees with no relief in sight.
Bugün Central Park'ta bir Arnavut kordiplomat, iki polis görevlisinden sadece 100 metre uzakta olmasına rağmen hırsızların saldırısına uğradı.
A member of the Albanian Diplomatic Corps was mugged today in Central Park despite the fact that two patrolmen were only 100 yards away.
Polis, bugün Central Park'da yaşanan görülmemiş bir olayla şakına döndü.
Police today were baffled by an unusual incident that took place in Central Park.
Bana burayı "Central Park" tan bile çok sevdiğini söyledi. Çünkü tek başına da yürüyebiliyormuş ve kaybolmaktan korkmak zorunda değilmiş.
He told me he liked it even better than Central Park because he can take walks by himself, and he doesn't have to worry about getting lost.
Adam da Park Central'a gitti ve yüzdü.
He went to the Park Central and had a swim.
Seni The Battery'e, Central Park'a götürebilirim.
MAYBE YOU COULD SHOW ME SOME OF IT.