Eh işte Çeviri İngilizce
832 parallel translation
- Eh işte.
- So-so.
Eh işte, serseri biri, cidden.
More or less of a tramp, really.
Eh işte.
Nearly.
Eh işte.
- Sort of.
Eh işte.
So-so.
- Eh işte. - Anlıyorum.
- The pay's not bad.
- Eh işte, bir hayli.
- Oh, just nicely.
- Eh işte...
- I'm okay.
- Eh işte.
- Not bad.
Eh işte, orada burada.
Yeah, here and there.
Artık çıtı çıkmıyor. Eh işte, tipik Lawrence, çok düşünceli.
This time on your own and remember...
İşler iyi mi? Eh işte.
Doin'any good?
Eh işte.
Something.
Eh işte.
Just a little.
Eh işte. Fena değildi.
Not so good.
- Eh işte, şöyle böyle. Sen?
- Well so-so... and you?
- Eh işte...
- You know...
Eh işte, sayılır.
Fairish.
Eh işte.
So and so.
Eh işte, bir ev sonuçta.
Well, it's a house, anyway.
- Acıyor mu? - Eh işte, biraz!
- Does it hurt?
- Eh işte.
- Not very good.
Eh işte, kavga etmeyi birazcık öğrenmişsin.
Well, you've learned to fight a little.
Eh işte, hayat.
Well, that's life.
Eh işte, orada ne kadar neşeli olabilirsen.
WeΙΙ, as far as was possibΙe over there.
- Hayır, eh işte, benimle evlendi.
No, she just married me.
Eh işte.
So, so.
Eh işte yolunmuş bir tavuk gibi çekti gitti.
Uh, well... he just walked away like a plucked chicken.
Çok iyi. Sen iyiydin, eh işte...
You were good, well so so...
Savaş zamanı buraya inmeye çalışırsan başın belaya girer işte.
Eh? You'll run into trouble if you try and land here in wartime.
Bir gün Londra'ya seni görmeye geleceğim Pip... işte o zaman cümbüşü gör sen?
One day I'll come and see you in London, Pip, and then what larks, eh? - Goodbye!
Eh, işte buradalar.
well, there they are.
- Eh işte, yumuşak bir şekilde.
- In a mild way.
- Evet, büyük yolculuğa çıkmak için işte buradayız, ha?
- Here we are, off on the big trip, eh?
Eh, şimdi onları aldın işte.
Well, now you've got it.
Eh, gösterdim işte.
Well, I've shown you.
Eh, işte kanıtı.
Eh? There's proof.
İşte gerçekten yanında olacak bir adam. "
"There's one man that will really come through." Eh?
-... evet, bu işte var mısın diye soruyor.
American, eh eh, yes, he wants to know if you go for it.
- İşte bu benim ağabeyim...
- Eh, this is my brother...
İşte şimdi yedi olduk, değil mi?
So now we're seven, eh?
Eh, ben - işte.
Well, I'm gonna... There.
Adalet işte.
That's justice, eh!
Eh, işte.
Well, this is it.
- İşte. Krala. Burada.
Eh, to the king.
Eh, işte orada, Karl.
Well, there she is, Karl.
Hoş tiplerdi - eh - ilahi adalet işte.
Nice types - well - poetic justice.
İşte en sevdiğim şarkı, eh.
That's my favorite tune, eh.
İşte bunu çalın, eh.
Play that thing there, eh.
Şimdi başın belada işte!
You got a real problem, eh?
İşte ısınmak için küçücük bir dirhem ha?
Just a wee dram to warm me up a bit, eh?
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117