Gercek Çeviri İngilizce
115,251 parallel translation
Bu çok gerçek acil durum yüzünden - hemen gitmeliyiz. - Evet.
We should leave right now for this very real emergency.
- O gerçek bir film olamaz.
That cannot be a real movie.
Gerçek sanatı bilemezsin...
You wouldn't know real art if it came...
Sivil Haklar Hareketi'nin gerçek kahramanı odur. Üstelik 200 yıl önce.
A true champion of the Civil Rights Movement 200 years before there even was a movement.
Tuhaf tanışma gerçek niyetini saklar.
Play the odd bird, hide your true intentions.
- Şimdi saf ve gerçek olan biziz!
Now we are the pure and the true!
- Saf ve gerçek olan biziz!
We are the pure and the true!
Ölümüm yalnızca gerçek başlangıcı gösterir.
It will only signal its true beginning.
Oğlumun gerçek ile daima kaypak bir ilişkisi olmuştur.
My son always had a slippery relationship with the truth.
- Gerçek ebeveynlerimi hiç hatırlamıyorum.
I don't even remember my real parents.
Sana Azra'nın gerçek olduğunu söylemiştim.
I told you azra was real.
- Sana Azra'nın gerçek olduğunu söylemiştim.
I told you Azra was real.
Hayır gerçek değil.
No, not really.
Amacım Henry'yi gerçek mirasçı yapmaktır.
My intention is to make Henry my rightful heir.
Şey, ama gerçek şu ki, Gerçek şu ki ben de onu cezalandırmak istedim.
Well, but the truth, uh, the truth is I also wanted to punish her.
- Gerçek mi peki?
- It's real? - Yeah.
Evet, gerçek adı Nazmi Dushku.
Yes, his real name is Nazmi Dushku.
Gerçek katilleri bulmaya yardım etmeyecekler.
Or be helpful finding the real killers.
Artık Collin'i ölüm makinesine çevirdiğine göre öfkesinin gerçek hedefinden intikamını alabilir.
Now that he's turned Collin into a killing machine, he can exact his revenge on the true target of his rage...
Yani indra'nın kızının gerçek sığınağın yerini bildiğini düşünüyorsun.
And you think Indra's daughter knows where the real bunker is?
Bunun gerçek olmasını dilerdim.
I wish that were true.
Gerçek bir Karakan olmaman kötü, öyle olsaydın kumandan olabilirdin o zaman kaç kişiyi öldürmüş olurdun hayal et.
You know, it's too bad that you weren't a real nightblood because then you could have been commander. Imagine how many people you could've killed then.
Majid Nassar, sorgusunda bana bizi şaşırtıp gerçek azmettiricileri saklamak için saldırıyı üstlendiğini söylemişti.
When I interviewed Majid Nassar, he told me that he took responsibility for the attack in order to divert us from the real conspirators.
- "... ve gerçek sizi özgür kılacak. "
- "And the truth will set you free." - You don't know how important.
Claudine Poyet'in gerçek olduğunu nereden bileyim?
Claudine Poyet... How do I know she really exists?
Kongre'den, lobilerden, temsilcilerden telefonlar aldık. Gerçek insanlardan.
We're getting calls from Congress, special interests, R.P.s - real people.
Ancak bugün buradaki işimize başlarken gerçek bir iş birliği ruhuyla ilerlememizi canıgönülden isterim.
But as we begin our work here today, I would like us to move toward the true spirit of partnership.
Evet Jason, bırak da devamını gerçek polis halletsin.
Yeah, Jason! Let the real cop take it from here.
Dediği doğruysa komandolarımız yanlış hedefi vurmuş. Gerçek bombacılar da hâlâ özgür.
I mean, if he's right about this, that means our seals took out the wrong guys and the real Capitol bombers are still out there.
Gerçek İnanışçılardan bahsediyorsunuz.
You're talking about the True Believers.
Burası Washington. Bir bakarsın, gerçek olmuş.
Things have a tricky way of becoming reality.
Yaptıklarım... resmi olarak onlar, senin var oluşundan daha gerçek değil.
My actions... don't officially exist, any more than you do.
Gerçek bir terörist mi yakalamak istiyorsun, kelepçelerini şu adama tak Keaton.
You wanna capture a real terrorist, put your handcuffs on this man Keaton.
Tam olarak onlara gerçek patlayıcılar vermekten bahsetmiyoruz.
We're not actually talking about giving them real explosives.
Nas, yem olarak gerçek patlayıcı kullanamayız.
Nas, we can't use real explosives as bait.
Varillerin üstünü gerçek HMX ile doldururuz altını taklitle.
We load the tops of the barrels with real HMX and the bottom layers are counterfeit.
Aramızdaki diğer her şey gerçek.
Everything else between us is real.
Kampüs polisleri değil, bildiğin gerçek polis!
Like, not the campus cops, the real cops!
Artık polislerin gerçek tepki süresini biliyoruz. Yani onu da hesaba katıp değişkenleri ona göre ayarlarsak.
See, now we know the true police response time, so if we account for that here and adjust the other variables accordingly, booyah.
Değişkenleri gerçek dünya ekonomisi değerlerine karşılık geliyor. Hisse senedi fiyatları, erzaklar, vadeli işlemler.
Its variables correspond to real-world economic values... stock prices, commodities, futures.
Gerçek yanıtlar insanın içinden gelir Jane.
True answers come from within, Jane.
En azından eski sevgilin seni öldürmeye çalışıp daha sonra işkence görmen için manyak bir kadına teslim etmedi. Onunla eve çıkmadığın için ölen gerçek aşkının üzüntüsünden faydalanmadı.
At least your ex didn't try to kill you and then hand you over to a madwoman to be tortured and exploit your grief over your one true love who died because you wouldn't move in with him.
Senin gerçek adının Boston Arliss Crab olduğuna inanamıyorum.
I can't believe your real name is Boston Arliss Crab.
- Miranda, bak, biliyorum ki bu yer, senin için bir cennet değil, fakat bana inanmalısın ki, senin gibi bir kız için... gerçek cehennem olabilecek yerler var dışarıda.
- Miranda, look, I know that this place, it's not really your idea of paradise, but, you gotta believe me, there are places out there that... would be a living hell for a girl like you.
Gerçek yumurtalara tanrı bilir bir daha ne zaman denk geleceğiz.
God knows when we'll run across real eggs again.
Senden sadece senin tanrının gerçek olmadığını kabul etmeni istiyorum.
I just need you that your god does not exist.
Gerçek bir şey yaşadığından emin bile olamıyorum.
I'm not sure you've ever experienced anything real your entire life.
Ben de gerçek bir şeyler yaşayabilmek adına buradan uzaklaştım.
So I went away for a while to try to find some authenticity.
Gerçek bir şey yaşamak için hazırım.
I'm, I'm ready for something real.
Çok iyi caz gruplarıyla..... gerçek bir sahnede..... gerçek bir kalabalığa..... çalacağız.
It's just gonna be us, couple of other great jazz bands, we're gonna be playing on actual stages... ( laughs lightly )... to actual crowds. Wow.
Yani, kilonun arkasında yatan gerçek problemlerle.
You know, see what's behind the weight.
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten çok iyisin 21
gerçekten öyle mi 37
gerçekten çok komik 20
gerçekten güzel 104
gerçekten çok hoş 30
gerçekten çok iyi 60
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten çok iyisin 21
gerçekten öyle mi 37
gerçekten çok komik 20
gerçekten güzel 104
gerçekten çok hoş 30
gerçekten çok iyi 60