Göremiyorum Çeviri İngilizce
10,546 parallel translation
Lamborghini'ler insanın ağzını açık bırakmalı. Bu yüzden en iyi yatak odası posterlerinde yer alıyorlar. Ve ben bunda o potansiyeli göremiyorum.
Lamborghinis should be jaw-dropping - that's why they make the best bedroom wall posters - and I just don't see it with this.
Onu göremiyorum.
We don't have eyes.
- Başka bir çare göremiyorum.
I really don't see any other ways.
Medeni olamamamız için bir neden göremiyorum.
I see no reason why we can't be civil.
Ama bundan değerli daha iyi bir amaç göremiyorum.
But I can see no cause more worthwhile.
Göremiyorum.
I can't look.
- Göremiyorum.
- Can't... see.
Burada bir kapı görevlisi göremiyorum.
Not seeing a hostess up in here.
Ray, yaklaş, bir bok göremiyorum.
Ray! Get in closer, I can't see jack dick!
- Ben çalınan taksiyi göremiyorum.
I don't see the stolen cab.
Eşyalarını boşalttığını göremiyorum Donna.
I don't see you unpacking any bags, Donna.
Fakat ben bile buna sebep olanı göremiyorum.
But even I cannot yet see its cause.
Onları göremiyorum bile.
I can't even see them anymore.
Patron, Bull'u da CJ'i de hiçbir yerde göremiyorum.
King, I don't see Bull or CJ anywhere.
Onu göremiyorum.
He's not here!
Hiçbir şey göremiyorum.
I can't see anything.
Kayıt defteri neredesin? Neye benzediğini biliyorum....... ama seni göremiyorum. Başım dönüyor resmen.
ledger? but I can't see you and it's making me dizzy.
Bunun için bir sebep göremiyorum.
Yeah, I just don't see any reason for that.
Seni göremiyorum.
I don't see you.
Yance, göremiyorum! - Yardım edin!
Yance, I-I can't see!
- Göremiyorum!
- Help!
Melez'i göremiyorum.
I ain't seen Half Breed.
Hayır, muhtemelen, "Tahmin et neden penisimi göremiyorum." dediğin mesajdan.
No, it's probably the, uh, text I got from you that said, "Guess why I can't see my penis right now."
Hiçbir şey göremiyorum.
I can see nothing.
Akla yatkın olmayan bir şeyler var ve ben onu göremiyorum.
Something's not adding up, and I'm missing it.
Ben bir zararını göremiyorum.
I don't see the harm.
Sorun nerede göremiyorum.
I'm not seeing a problem here.
Göremiyorum!
I don't see it!
Kendimi göremiyorum.
No, I'm not. I'm gone.
Bir bok göremiyorum!
I can't see shit!
Evleniyorlar ve ufkumda hiçbir şekilde,... bir düğün eşeği göremiyorum.
They're getting married and I don't have a wedding donkey anywhere on my horizon.
Göremiyorum.
I can't see.
Affedersin ama onun yakınlarında hiçbir fırsat göremiyorum.
I'm sorry, but I don't see an opportunity anywhere near her.
Bundan fazlasını isteyebilmek için bir sebep göremiyorum.
I don't see why I could ask for anything more.
Dönmesi için bir sebep göremiyorum.
I don't see why she would.
Bir meteor tarafından hasar görmüş bir şey göremiyorum.
I can't see anything that's been damaged by a meteorite.
Bak, ben burda suçlu kimse göremiyorum şerif.
Look, I don't see any criminals in here, Sheriff.
Blair, seni göremiyorum bebeğim. Başımı çeviremiyorum.
Blair, baby, I can't see you.
Tekrar incelemeliyiz çünkü bir şeyleri yanlış görüyorum. Ya da hiç göremiyorum.
We should check again because I'm obviously seeing things incorrectly or not seeing them at all.
- Kimseyi göremiyorum. - Öyle mi?
I don't see anybody.
Tam olarak göremiyorum ama burada tasarlanmış bir şey var.
I can't quite see it. But there's definitely an organized mind at work.
Ama sana baktığımda hiçbir şey göremiyorum.
I look at you... And I get zero.
Sizi öldürmemek için bir sebep göremiyorum.
I see no reason to spare you.
- Göremiyorum!
I don't see it!
Ama gerçekten bilmek istediğim hiçbir şeyi göremiyorum.
But I can't see what I really want to know.
- Uzun zamandır anladığını göremiyorum da.
- Yes. - Because I haven't seen it in a long time.
- Göremiyorum.
Ow! Man, I can't see it!
Göremiyorum. - Neyi göremiyorsun?
See what?
- Göremiyorum!
- I can't see!
Hiç mantık göremiyorum.
That makes no sense.
- Olmaması için sebep göremiyorum.
I don't see why not.