English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ G ] / Günün sonunda

Günün sonunda Çeviri İngilizce

1,300 parallel translation
Ama gerçek şu ki, günün sonunda neye ihtiyacın varsa onu alırsın.
But the truth is, at the end of the day, you always get what you need.
Günün sonunda bildireceğim.
I'm giving my notice at the end of the day.
Günün sonunda onlara ne kadar yanıldıklarını gösterebiliriz.
At the end of the day, we can show them how wrong they are.
Günün sonunda nasıl hissedeceğine bir bakalım mı?
Can we see how you feel at the end of the day?
Ama sana söylemiştim günün sonunda bir cevap almak zorundayım.
But I told you, I have to have an answer by the end of today.
İşte o zaman, günün sonunda eve döndüğümde. Tüm agresif düşünceleri bir kenara bırakmış sekilde. Julia yı beceriyor olacağım.
And then at the end of the day, i can go home and get out any leftover aggression... by screwing julia.
Bugün, günün sonunda, hepiniz için büyük bir sürprizim olacak.
Today, at the end of the day, I will have, for all of you, a big surprise.
Buralarda olun, günün sonunda görüşürüz.
So hang in there. And I will see you at the end of the day.
Çünkü ne olursa olsun günün sonunda, onların hala beni sevdiğini biliyordum.
Coz at the end of the day, I know they still love me.
Sizin patronlariniz var, benim var ama günün sonunda, hepimiz ayni takimdayiz.
You have bosses, I have bosses. but at the end of the day, we're all on the same team.
Her günün sonunda, bütün aletler yerinde değilse, hepinizi deliğe tıkarım.
And at the end of every day, every single piece better match up, or you're all going to the hole.
Günün sonunda ofisime geri gideceğim.
I'm going back into my office at the end of the day.
... kendi işi var ve uzun bir günün sonunda...
He's 37. He owns his own business and he likes... He owns his own business and he likes...
Çünkü günün sonunda insanlar onlara saygı göstermez.... onları kıskanırlar.
Because at the end of the day, people don't respect them, they envy them.
Sanırım günün sonunda, bu yüzden buradasın.
I guess at the end of the day, that's why you're down here.
Günün sonunda işten eve gelince sizi tanıdık bir yüzün bekliyor olmasında çok rahatlatıcı bir şeyler var biliyor musunuz?
It's very comforting to come home from work and have a familiar face waiting for you.
Evet, ama günün sonunda, yerleşim birimi hâlâ yerinde duruyor ve bu da demek ki... Ne demek olduğundan emin değilim.
Yeah, but at the end of the day, the outpost was still standing and that means... well I'm not sure what that means.
Günün sonunda, kurtardığın insanların sorumluluğu sende.
At the end of the day, you're the one in charge of saving lives.
En azından, günün sonunda tapılası ve dürüst erkek arkadaşıma sarıIıyorum.
At least at the end of the day, I get to curl up with my adorable, honest boyfriend.
Hoess, hırsızlıkla geçen bir günün sonunda kampın kenarında bulunan evine dönmüştü.
After a day of pilfering Hoss returned home to a house on the edge of the concentration camp.
Ama günün sonunda oraya vardığında tek bulduğu mısır gevreğidir.
But when he gets there at the end of the day it's just corn flakes.
Günün sonunda...
At the end of the day
Günün sonunda gözlerinin içine baktım, ve şunu gördüm.
And at the end of it, I looked into his eyes, and I saw it.
Onun gibi kızlara verilen ad. Günün sonunda kurtulabilecek kişi.
Like her, who just might be able to walk away from me
Günün sonunda bütün normal adamlar tek bir şey isterler.
At the end of the day, all straight men just want one thing.
Ve ödevlerini yaptığın için günün sonunda neden alnından öpüp altın yıldız vermediğine şaşıyorsun.
And you want to know why she doesn't kiss you on the forehead and give you a gold star on your homework at the end of the day.
Günün sonunda bu şeylerin tarihe karışmış olmasını istiyorum.
By the end of the day this item should be eighty-sixed in my kitchen.
Günün sonunda, kardeşin yakalandı ve birisi onu vurdu, tamam mı?
At the end of the day, your brother got caught up and somebody shot him, okay?
Bu günün sonunda geldiğine inanamıyorum.
I can't believe this day has finally arrived.
Günün sonunda işimi bitirmiştim.
By the end of the day, it was done. - That's great.
Bu arada günün sonunda hala stresli olanlar kovulacaklar!
Oh! By the way! Anyone still experiencing stress at the end of the day... will be fired!
Her günün sonunda özet bir doküman hazır olacak.
I'll also have a resume document ready at the end of each day.
ama günün sonunda, tamamen benim olacak.
But at the end of the day, she's all mine.
Günün sonunda, herkes işe alınmıştı.
At the end of the day, everyone got hired.
Ama günün sonunda sen, onun için ordaydın.
But you were there for him at the end of the day.
Günün sonunda ailemle ve dostlarımla beraber olmak, basket oynamak ve üniversiteye gitmek istiyorum.
At the end of the day, I just want to be with my family and friends. I want to play basketball, and I want to go to college.
Tek bir şeyden eminim. Günün sonunda ya bana gerçeği anlatacaksın ya da parmaklıkların ardında olacaksın.
The one thing I know for sure is that by the end of the day you are either gonna be helping me with the truth or you are going to be behind bars.
Caroline, bunları daha önce de yaşamıştık. Siyasi vicdanın yaşadığı gel gitler... Ama gördük kü günün sonunda istediğimizi yine almışız.
Caroline, we've all been through this before, the ebbs and flows of political conscience, but we've found at the end of the day we get what we want.
Günün sonunda buraya dönüyorlar sularını içiyorlar, besleniyorlar. Çünkü biliyorlar ki burada kurduğun düzen hiç şaşmaz.
End of the day, they come back here, get water, get fed,'cause they know you got this place set up regular as the rain.
Sürpriz olmaz, çünkü günün sonunda hiçbir adam sürprizi sevmez.
No surprises,'cause at the end of the day, a man don't want no surprises.
Eskiden günün sonunda geri verirdi.
What happened to "end of the day"?
Hiç kendinize meditasyonun ortasında şunu sordunuz mu, .. ki herkes günün sonunda bunu düşünür, Ne kadar zamandır şöhret için çabalıyoruz?
Have you ever asked yourselves in an hour of meditation, which everyone finds during the day, how long we have been striving for greatness?
Her günün sonunda adınızın yanına ya gülen yüz ya da ağlayan yüz çizeceğim.
At the end of each day, I will either write a smiley face or a sad face next to your name.
Çocuğunun piyanist ya da matematik dahisi olması önemli değil, çünkü günün sonunda, önemli olan tek şey, çocuğunun mutlu olmasıdır.
Whether your kid is a concert pianist or a math genius, it just doesn't matter because at the end of the day, all that matters is if your kid is happy.
Günün sonunda masam fotokopi makinasına 1 metre daha yaklaşmıştı.
"By the end of the day, my desk was about two feet closer to the copier."
Oh, evlat, günün sonunda köpeğimi gömeceğim düşüncesine kapıldım.
Oh, boy, I got a feeling that before the end of the day, I'm going to be burying my dog.
Üç günün sonunda, onu yatağa attım ve o bütün geceyi beni tutmakla geçirdi.
After three days, I finally get him into bed and he spends the whole time holding me.
Günün sonunda eline geçecek.
You'II have it today.
Sevgili Amerikalılar... bugün, bu ülke tarihi için korkunç bir gün oldu... ama aynı zamanda da muzaffer bir gün... çünkü günün sonunda, kaos ve terörün güçlerine karşı... büyük bir zafer kazandık.
My fellow Americans, this has been a terrible day in the history of this country... and yet at the same time, a triumphant day, because in the end, we won a significant victory over the forces of chaos and terror.
Günün sonunda sen ne istersen onu yapacağım.
You know at the end of the day, I'm gonna do what you want.
Kafasına kül tablasını fırlattığım an günün en güzel anıydı sanırım. En sonunda sonsuza dek susacağını bilmek iyiydi.
You know, that just might be the best part about the day I smashed her head in with an ashtray... knowing that, once and for all, she would finally shut the hell up.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]