Hayal edebiliyor musun Çeviri İngilizce
796 parallel translation
Hayal edebiliyor musun?
Can you imagine?
100,000 frankın olduğunu hayal edebiliyor musun?
Can you see yourself with 100,000 francs?
- Kongreye gittiklerini hayal edebiliyor musun?
- Can you imagine them going to that convention?
- Hayal edebiliyor musun?
- Can you imagine?
Benim bir çocuk olduğumu hayal edebiliyor musun hiç?
Can you imagine me ever having been a child?
Ortadan kaybolsan yüzlerinin alacağı hâli hayal edebiliyor musun?
Can you imagine their faces if you just disappeared?
Beni hayal edebiliyor musun Stoke?
Can't you see me, Stoke?
Hayal edebiliyor musun...
Can you imagine?
Bunu hayal edebiliyor musun?
Can you imagine that?
Tabii, beni hayal edebiliyor musun?
Yeah, can't you just see me?
Onu hesabında en fazla bir aylık maaşı olan fotoğrafçı bir serseriyle dünyayı gezerken hayal edebiliyor musun?
Can you imagine her traveling around the world with a camera bum who never has more than a week's salary in the bank?
Beni askeri botlar ve üç günlük sakalla bir cipin üzerinde moda salonuna giderken hayal edebiliyor musun?
Can you see me driving down to the fashion salon in a jeep, wearing combat boots and a three-day beard?
Kendini bir kulübede sadece ekmek ve aşkla yaşarken hayal edebiliyor musun?
Can you see yourself living in a cottage on bread and love?
Haberi alınca Ed Cantrell'n yüzünün alacağı şekli hayal edebiliyor musun?
Can you picture Ed Cantrell's face when he hears the news?
O her neredeyse neler hissettiğini hayal edebiliyor musun?
Can't you imagine, wherever he is, what he must be feeling?
Böyle bir komikliği hayal edebiliyor musun?
Can you imagine this joke?
Sürekli yanında olduğunu hayal edebiliyor musun?
Can you imagine having her around all that time?
Atlasaydı başımıza gelebilecekleri hayal edebiliyor musun?
Can you imagine what would happen to us if she'd jumped?
Bunu hayal edebiliyor musun?
CAN YOU IMAGINE THAT?
Onu babasının yanına göndermek, bunu hayal edebiliyor musun?
Sending him to his father, can you imagine?
Güldüğümde canım yanıyor ama bu yolculuğu sil baştan yapmayı hayal edebiliyor musun?
It hurts when I laugh but can you imagine making this journey all over again?
Hayal edebiliyor musun, tüm bu...
Can you imagine, Hohanness?
Onu burada hayal edebiliyor musun?
Can you imagine the professor here?
Yemeğe para verdiğimi hayal edebiliyor musun?
Can you imagine me without my free meal?
Neler hissettiğimi hayal edebiliyor musun?
Can you imagine how I feel about it?
Özür dilerim, ama Jack Jones'un bu parçayla neler yapabileceğini hayal edebiliyor musun?
Can you imagine what Jack Jones could do with that song?
Beni buraya sıkışıp kalmış bir taşralı... olarak hayal edebiliyor musun?
Can You imagine me a provincial... buried out here? But I've kept my studio in Paris.
Bunu diğerlerine söylesek ne olacağını hayal edebiliyor musun?
I mean, can you imagine what the others would say if we told them?
Manşetleri hayal edebiliyor musun?
This thing is gonna be huge.
Bunu gördüklerinde yüzlerinin alacağı şekli hayal edebiliyor musun?
Can't you see their faces when they come to this?
Böyle bir şeye dokunmanın nasıl bir his olduğunu hayal edebiliyor musun?
Can you imagine what it'd be like, touching something like that?
Jerônimo'nun eline güç geçtiğini hayal edebiliyor musun?
Can you imagine Jerônimo in power?
Anlıyor musunuz... Nasıl hissettiğimi hayal edebiliyor musun? Susan?
Can you understand... can you imagine how I felt, Susan?
Çantamı unuttum, hayal edebiliyor musun?
Can you imagine I forgot my briefcase?
Jack ve Jill olarak yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hayal edebiliyor musun?
Can you imagine going through life as Jack and Jill?
Tom ne hisseder hayal edebiliyor musun?
Can you imagine how Tom would feel about that?
Hayal edebiliyor musun?
Imagine that?
Ensende onlar varken yaşamayı hayal edebiliyor musun?
Can you imagine living with their hooks into you?
Daha öncesinde neler yaptığımızı hayal edebiliyor musun?
Can you imagine what we could've done with this before?
Hayal edebiliyor musun?
Get the picture?
Her gece ne kadar paranın altında yattığımızı hayal edebiliyor musun?
But can you imagine how much money we're sleeping under every night?
Hayal edebiliyor musun? Gerçekten mi?
They won't tell me a thing.
Kocanın başka bir adamla evlendiğini hayal edebiliyor musun?
Can you imagine, marrying another man?
Ottavio'nun cenazeye gelmesini hayal edebiliyor musun? ve daha önce doğduğu için emrinde olmasını istemesini?
Can you imagine if Ottavio arrives for the funeral and as he's the firstborn he wants to be in command?
Kıskanç olduğumu hayal edebiliyor musun?
Could you imagine my being jealous?
Hayal edebiliyor musun?
Can you imagine that?
Bizi burada görseydi ne olurdu hayal edebiliyor musun?
Can you imagine what would've happened if she had seen us here?
- Olasılıkları hayal edebiliyor musun?
- Imagine the possibilities.
" Hayal edebiliyor musun?
" Can you imagine?
Gerçekten de, en çılgın rüyalarında bile... böyle bir kızın, senin gibi yaşlı, biryantinli bir değnek çekirgesine... ilgi duyabilme ihtimali olduğunu hayal edebiliyor musun?
Do you really imagine, even in your wildest dreams, that a girl like this could possibly be interested in an ageing, brilliantined stick insect like you?
- Hayal edebiliyor musun?
Do you have any idea? Can you possibly imagine?