Konusma Çeviri İngilizce
24,804 parallel translation
Ve dilin ağzının içinde çürürken zamanla konuşma gücünü kaybedeceksin.
And as your tongue rots inside your mouth, you'll soon lose the power of speech.
Gecenin konuşma kısmını... hallettik sanıyordum.
I thought we had, uh, wrapped up the talking portion of the evening.
- Bu kadar konuşma yeter.
- Okay, we're not having
Konuşma hazırlandı.
The speech is locked.
Konuşma yazarısın.
You're a speechwriter.
Şimdilik elinde bir tek ben varım ve bunun iyi bir şey olduğuna Amerikalıları inandıracak bir konuşma hazırlaman için 52 dakikan var.
But for now, I'm all you got, and you have... exactly 52 minutes to write a speech convincing the American people that that's a good thing.
Çok fazla konuşma vardı.
The chatter we were getting was off the charts.
Çünkü eğer düşündüğüm şeyse, bu konuşma vatan hainliğine doğru gidecek.
Because if it's what I think it is, this conversation's going to be treading dangerously close to conspiracy to commit treason.
Bana bugün konuşma şansı verdiğiniz için çok minnettarım.
I'm grateful for the opportunity to speak to you today.
Dr. Masters'la bir konuşma yapıyoruz, Nancy.
Dr. Masters and I are in the middle of a conversation, Nancy.
Eski toplum standartları yasaya bağlı vatandaşların serbest konuşma özgürlüğünü ihlâl etmeye teşebbüs eder.
Outdated community standards attempting to infringe on the free speech of law-abiding citizens.
"Konuşma" derken neyi kastediyorsunuz?
Um, well, what do you mean by "speech"?
Daha önceki konuşma için çok üzgünüm.
I'm so sorry about before.
Böyle konuşma.
Don't talk like that.
- Bunlar küfürlü konuşma sayılır!
- That is trash talk!
İşyerinde olduğumuza göre sınırları olmayan bir konuşma yapabileceğiz.
And since we are at work... no subject is off limits.
Konuşma kaybı yaşaman normal.
Loss of speech is normal.
- Sakın konuşma.
- Don't speak.
- April, bu konuşma sona ermiştir.
I... - April, this conversation's over.
O yüzden benim için bu konuşma sona erdi.
So, yeah, for me, this conversation's over.
Şu anda benimle konuşma tarzın ve davranışların evlendiğim adama benzemiyor.
The way that you're speaking to me right now, the way that you're acting, is not who I married.
- Konuşma.
- Hey, stop talking.
Doktor Yedlin, dışarıda çok güzel bir konuşma yaptığınızı söylemek istedim.
Dr. Yedlin, I-I just wanted to tell you what a wonderful little speech you made out there.
Ben konuşma yapmayı pek beceremem ve bugün bir tane yaptım zaten.
Look, I'm not much for making speeches, and I already gave one today.
- Konuşma...
Stop talking.
Nasıl bilmiyorum. Hastanedeki bir görevli veya Alman Polisi'nden biri yersiz bir konuşma yapmış olabilir.
I don't know how - someone in the hospital, or... one of the German policespeaking out of turn...
Saçma sapan konuşma.
What rubbish you speak!
Az önce kişisel bir konuşma falan mı yaptık biz?
Did we just have, like, a personal conversation?
Bu kadar konuşma yeter.
No more speeches.
- Konuşma lan.
- Shut the fuck up.
ve garip konuşma.
And speaking of weird.
Sandra, konuşma. Sadece dinle.
Sandra, don't talk, just listen.
- Böyle konuşma.
- Don't talk like that.
Çok zorlu bir konuşma yapmış olmalısın.
That must have been a tough chat with the folks.
Hepsine konuşma modülü koymuşlar. Yeni bir şeyler öğretebilirim diye düşündüm.
They all have speech modules built in, so I figured I'd give them a few new things to say.
Westside'da tanıdığım ünlü bir konuşma terapisti var.
I know a great speech therapist over at Westside.
Yarın konuşma terapistiyle randevumuz olduğunu biliyorsun.
So you know we have, uh, an appointment at the speech therapist tomorrow, right?
Konuşma terapisti oğlumun yanında "sorun" "eksiklik" ve "sakatlık" gibi kelimeler kullanmasa iyi olur.
This speech therapist better not use the word "problem" or "deficit" or "disability" around my kid.
Konuşma terapistiyle olan randevumu kaçırdık.
We missed my appointment with the speech therapist.
Yönetim Kurulu'yla durumunu konuşma fırsatı bulduk.
The board finally called me in to discuss you.
Öğrenci Birliği'nden Abuddin'deki politik değişimler hakkında konuşma yapmak için davet aldım.
I got an invitation from the Student Union to talk about the political changes in Abuddin.
Konuşma, Troy.
Stop talking, Troy.
Bu özel bir konuşma.
This is a private conversation.
Esas olarak bir konuşma.
A speech, mainly.
Konuşma?
Speech?
Ölünün arkasından kötü konuşma. Hâlâ hayatta olanlardan kötü konuşuyorum.
- I'm speaking ill of the still left alive.
Dinle, birbirimizi tanımadığımızı biliyorum ve hiç konuşma şansımız olmadı.
Listen, I know that we don't know each other, and we haven't really had a chance to talk.
Başkomiserim, kurbanın anne babasıyla uzun bir konuşma yaptım.
Hey, captain. I had a long conversation with the victim's parents,
Çok ciddiyim, sakın onunla konuşma.
I'm serious here. Do not try to talk to him.
Hayır, benimle konuşma.
No, no, no. Don't you talk to me.
- Konuşma.
- She... - Stop talking.
konuşmak 63
konuşmalıyız 270
konuşma 379
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuşmadım 21
konuşmayın 43
konuşmak istiyorum 121
konuşmak mı 60
konuşmalıyız 270
konuşma 379
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuşmadım 21
konuşmayın 43
konuşmak istiyorum 121
konuşmak mı 60