English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ P ] / Pas

Pas Çeviri İngilizce

4,994 parallel translation
Tamam, ört pas et.
All right, cover it up.
Compton'a kısa pas yapıyor.
Sends up one to Compton, short.
Devam et. Pasını ver.
Keep going, keep hustling.
Silahlar pas tutar, ama savaşçılar değil.
Weapons catch rust, warriors don't.
Gör, arttır veya pas de. Sonuç ne olacak bakalım şekerler?
Call, raise, or fold - - what's it gonna be, sweetcakes?
Eşek sıpası.
Cheeky little...
Leaper atağa geçti, pas atmak için uygun bir yer arıyor.
Leaper on the burst here, looking for a pass out wide.
Pas ver!
Get in the box!
En azından, sıpası annesinin göbek bağını kesebilmiş ama değil tek başına bir iş başına geçmek kendini çekip çevirecek kadar bile metaneti olduğunu sanmıyorum.
At least the rug rat's finally off the teat, though I doubt he'd have the fortitude to pull his own pecker, let alone run a business.
Pas geçmesi gerektiğini nereden bildi?
How did you know to fold?
Pas geç!
Fold!
Hiç kartlarını açmadı, sadece artırdı veya pas geçti.
He never showed his cards, he'd just raise or fold.
Elim zayıfken artırdı, ona tuzak kurduğumda pas geçti.
Raising when I was weak, folded when I was trapping.
Sürekli şansını zorluyorsun, oysa pas geçip yoluna devam etmen lazımdı.
You press it, when you should have folded and moved on.
- Karşı takıma pas attın.
- You passed to the other team!
Bu benim kılıfım, işte pas, bırak öleyim.
This is my sheath ; there rust, and let me die.
Pas.
Pack.
Waldo bunu pas geçiyor.
Waldo bypasses that.
Pas tutmuş.
It's filthy.
Sırtım pas tutmuş çünkü sıvazlamadın.
My back is filthy because you haven't washed it.
Pas.
Pass.
Her gece seni banyo yaparken izliyordum, ve sen çıktığında, küvetin tıpasını çekip saçlarını topluyordum.
I watched you shower every night, and after you got out, I would pick through the drain and collect your hair.
Şeytan pas almış gibi görünüyor.
Looks like the devil gets a pass.
beni sevmiyorsan eğer...
♪ Si tu ne m'aimes pas... ♪
O kadar değil.Yoldayız.
On n'est pas loin. On arrive.
Pas kızılı.
Rυst-red.
Orta sahada top sürün, sonra Leo'ya uzun pas atın, tamam mı?
Dribble arουnd middlefield, then pass a lοng shοt tο Leο. Okay?
- Leo'nun sana pas atmasını bekle!
- Wait fοr Leο tο pass yου the ball!
Bana bir pas daha ver.
Give me one more.
Terry, pas ver!
Terry, pass it!
- Buraya pas atsana.
- Kick it here.
Dünyanın en iyi futbolcusuna pas attım.
Just passed the ball to the best player in the world.
je ne comprends pas.
je ne comprends pas.
Vous ne bana regardez pas pourquoi?
Pourquoi vous ne me regardez pas?
Birisitıpasını çıkardı gibi.
Like someone pulled out the stopper.
Yani Lily Anne sana pas attı ve sen de kaçarak, kasabaya mı sızdın?
So, Lily Anne made a pass at you, and you bailed, you snuck back into town.
Çünkü onun karıştığı her anlaşmayı, her suçu ya da her ört pası bulacağım.
Every crime or cover-up he's been a part of.
Pas geçmek zorundayım.
I have to pass.
Şimdi bana bir üçlük pası ver bakalım.
Now give me the alley-oop on three.
Pas... dedim!
Alley... oop!
Yıllardır macchiato içmemiştim pasımı attım üstümden.
I haven't had a macchiato in ages, and I am buzzing. James.
Kurallar onu Pazartesi günkü koşudan uzak tutacak gerçek kanıtın olmasını gerektirmiyor.
Les règles de LAAD n'exigent pas la preuve définitive. The rules don't require actual proof to keep her from running on Monday.
Bu akşam pas geçeceğim.
I'll pass tonight.
O sana hiç pas verdi mi?
So he never made a pass at you?
- Pas anahtarını aldım.
I got the master key.
Benden pas.
Fuckin'pass.
Pas!
Pass, pass!
Pasını ver!
Ehhh!
Benden pas.
( Mel ) I fold.
Pas geçelim.
Pass.
Pas.
Fold.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]